Bilinen son adrese çıkarılan tebligatın iadesi halinde borçlunun adres kayıt sistemindeki adresine Tebligat Kanunu'nun 21/2.maddesine göre yapılan tebligatın usulüne uygun olduğu-
Davalının mernis adresinin başka bir yer olduğunun anlaşılması haline, Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesi gereğince davalıya yapılan tebligatın usulüne uygun olduğundan ve taraf teşkili sağlandığından söz edilemeyeceği-
Borçlu şirketin, ticaret sicilinde kayıtlı adresine çıkmış ve iade edilmiş bir tebligat olmadan Teb. K'nın 35. maddesine göre sicildeki adrese yapılan kıymet takdiri ile satış ilanı tebliğ işlemi usulsüz olup, anılan borçlu yönünden ihalenin feshi gerektiği- Beyanı ve ismi alınan komşunun imzası alınmadan veya imzadan çekinme durumu varsa, bu husus tesbit edilmeden tebliğ işleminin tamamlanan tebliğ işleminin, Tebligat Yönetmeliği'nin 30. maddesine uygun yapılmadığından usulsüz olduğu- Muhatabın adreste bulunmama sebebi, adresten geçici mi yoksa sürekli mi ayrıldığı ve tevziat saatlerinden sonra gelip gelmeyeceği tevsik edilmeden, beyanı ve ismi alınan kişinin sıfatı açık ve net bir şekilde belirlenmeden ve imzası alınmadan ya da imzadan çekinme durumu varsa, bu husus tesbit edilmeden yapılan satış ilanına ilişkin tebliğ işleminin,Tebligat Kanunu'nun 21/1 ve 23/7. maddeleri ile Tebligat Yönetmeliği'nin 30 ve 35. maddeleri hükümlerine aykırı olarak yapıldığından usulsüz olduğu ve adı geçen borçlu yönünden de ihalenin feshi gerekeceği- Teb. K.'nun 21/2. maddesine göre yapılacak tebligatlarda, tebligat mazbatasının üzerine, çıkış merciince, adresin, muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğuna ve T.K'nun 21/2. maddesine göre tebligat yapılacağına dair kaydın düşülmesi zorunlu olup, tebligat mazbataları üzerine, tebliği çıkaran mercii tarafından, Teb. K.'nun 23/1-8. ve Yönetmeliğin 16/2. maddesi kapsamında bir şerh verilmediği görülmekle, tebliğ memurunun, kendiliğinden tebliğ işlemini Teb. K.'nun 21/2. maddesi uyarınca yapması halinde de tebliğ işleminin usulsüz olduğu- Borçluya satış ilanının usulsüz tebliğ edilmesinin başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğu (İİK. mad. 127)-
Taşınmaz satışlarında, borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesinin başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğu-  Satış ilanının tebliğ tarihi itibariyle borçlunun adrese dayalı nüfus kayıt sisteminde adresi olup olmadığı araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, bu hususta bir araştırma yapılmaksızın sonuca gidilmesi isabetsiz olduğu- İİK. mad. 129/1 gereğince, şikayete konu ihale için yapılan masraflar belirlenerek, satış bedelinin taşınmazın muhammen değerinin % 50'sini ve satış masraflarını karşılayıp karşılamadığının tartışılması gerektiği-
Tebligat mazbatasını çıkaran merci tarafından Tebligat Yönetmeliği'nin 16/2. maddesi kapsamında bir şerh verilmediği için tebligatın TK'nun 21/1 ve Tebligat Yönetmeliği'nin 30. maddesine göre yapılması gerekirken dağıtıcının kendiliğinden TK'nun 21/2. maddesine göre yapmasının kanuna aykırı olduğu, ayrıca, Tebligat Kanunu'nun 10/2. maddesi gözardı edilerek, şikayetçiye önceden hiçbir tebligat çıkarılmadan ve yasal şartları oluşmadan doğrudan doğruya Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre yapıldığından da usulsüz olduğu-
Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresinin, bilinen en son adres olarak kabul edileceğine ve tebligatın burada yapılacağına imkan veren Tebligat Kanununun 10. maddesine 6099 s. Yasayla ilave edilen hükmün; bu adresin aynı davada (boşanma davasında) "hasım" olan diğer tarafın adresi olmaması halinde uygulanabilineceği- Dava dilekçesinde "müşterek konuta dönmediği" açıkça ifade edilen davalıya, aynı zamanda davacının da yerleşim yeri adresi olan adreste Tebligat Kanununun 21/2. maddesine göre yapılan tebligatın geçersiz olduğu- Kesin olmayan yetki itirazının bir ilk itiraz olduğu ve ilk itirazların bir ön sorun gibi incelenmesi ve karara bağlanması gerektiği-
Borçlu şirketin Ticaret Sicil Gazetesi'nde ilan edildiği üzere önceki adresinden ayrıldığı anlaşıldığından, bu tarihten sonra, ödeme emri tebligatının borçlu şirketin eski adresine Tebligat Kanunu'nun 21/1 maddesine göre tebliğ edilmesinin usulsüz olduğu- Muhatabın usulsüz tebligattan muttali olduğu tarihe göre, tebliğ tarihinin düzeltilmesi gerektiği-
Ödeme emrinin gerçek kişinin işyeri adresine tebliğ edilemeyeceği, tebligatın davacının bilinen en son adresinde yapılması, bunun mümkün olmaması halinde ise MERNİS kaydındaki adresine tebligat çıkartılması gerektiği- Davacıya kurum tarafından gönderilen ödeme emrinin usulsüz olduğu anlaşıldığından, ödeme emrinin iptaline ilişkin davanın süresinde olduğunun kabul edileceği- Davacının ortağı olduğu şirketin, Kuruma olan prim borcundan dolayı, şirketin malvarlığının bulunmadığı gerekçesiyle davacıya başlatılan takibe göre, davacının sahibi bulunduğu motorsikleti üzerine haciz konulmuşsa da, ortada usulüne uygun bir şekilde tebliğ edilen ödeme emri ile bu ödeme emrine istinaden uygulanan haciz işlemi bulunmadığından, haczin kaldırılması gerektiği-
Borçlunun bilinen adresine, daha önceden çıkarılmış ve tebliğ edilemeden iade edilmiş bir tebligat olmadığından, söz konusu adres mernis adresi de olsa doğrudan Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre işlem yapılamayacağı-
Borçlunun, bilinen adresine çıkartılan tebligatın bila tebliğ iade döndüğü görüldüğünden, borçlunun bilinen adresine çıkarılan tebligat iade edildiğine göre, 7201 s. Tebligat Kanunu'nun 10/2. maddesindeki koşul oluşmuş olmakla borçlunun adrese dayalı kayıt sistemindeki adresine aynı Kanunun 21/2. maddesi uyarınca tebligat çıkarılması gerekeceği; mahkemece "borçlunun adres kayıt sisteminde adresi olup olmadığı" tespit edilerek, varsa, "T.K'nun 21/2. maddesi gereğince tebligat çıkartılması için İİK'nun 17/2. maddesi gereğince icra müdürlüğüne talimat verilmesi" gerektiği-