Kamu yararı nedeni ile bir kimsenin tapusunun iptal edilerek taşınmazın kayıt dışı bırakılmasında hukuka aykırı bir durum bulunmadığı ancak davalının da tapu kaydının iptalinden dolayı tazminat talebinde bulunabileceği-
Vekâlet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil davasında; sözleşme yapan 3.kişi iyi niyetli ise yani vekilin vekâlet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa vekil ile yaptığı sözleşmenin geçerli olacağı ve vekil edeni bağlayacağı- Vekil, vekâlet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekâlet eden arasında bir iç sorun olarak kalıp, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkisi olmayacağı-
Vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescili isteğine ilişkin davanın genel mahkemelerde çözülmesi gerekeceği-
Bir kimsenin ehliyetinin tespitinin şahıs ve mamelek hukuku bakımından doğurduğu sonuçlar itibariyle büyük önem taşıdığı- Temyiz kudretinin yokluğunun; yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk gibi salt biyolojik nedenlere değil, aynı zamanda bilinç, idrak, irade gibi psikolojik unsurlara da bağlı olduğundan, bunları belirlemenin hakimlik mesleğinin dışında özel ve teknik bilgi gerektirdiği- Hukuki ehliyetsizlik yönünden tarafların bildirecekleri tüm delillerin toplanması, varsa miras bırakana ait sağlık kurulu raporları, hasta müşahade kâğıtları, reçeteler vs. istenmesi, tüm dosyanın Adlı Tıp Kurumu'na gönderilmesi, akit tarihinde miras bırakanın ehliyetli olup olmadığı yönünde rapor alınması, ehliyetli olduğunun anlaşılması halinde muvazaa iddialarının incelenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, noksan soruşturma ile davacı mirasçıların açtığı muvazaaya dayalı tapı iptal ve tescil veya tenkis isteğinin reddine karar verilemeyeceği-
İdari karara dayalı cetvelin sicilde infazı sırasında, hak sahipliği listesi dışına çıkılarak kayıt oluşturulması Türk Medeni Kanununun 1025 (eski 933) maddesinde açıklandığı üzere yolsuz tescil niteliğinde olup bu durumda çekişmenin giderilmesinin adli yargının görevinde olduğu açık olduğundan, yolsuz tescil iddiasıyla açılan istek yönünden, iddia ve savunma doğrultusunda tüm delillerin toplanıp, sonucuna göre işin esası yönünden bir karar verilmesinin gerekeceği-
MK’nun 1007. Maddesinde düzenlenen zararın, taşınmazın tamamen davacının elinden çıktığı günde gerçekleşmiş olacağı, taşınmaz değerinin saptanmasında emsal metodunun uygulandığı durumlarda emsal taşınmaz ile dava konusu taşınmazın DOP düşülmüş imar parseli olup olmadığının araştırılması gerekeceği-
Hileli yollarla elde edilmiş taşınmaz mülkiyetinin iptali için açılan davalarda, her türlü delile başvurulabileceği-
Tapu iptali davasında ayrıca tescil isteğinde bulunulmamış olmasının, iptal davasının reddi için başlıbaşına bir sebep teşkil etmeyip, bu durumda mahkemece iptal isteminin tescili kapsamadığı gözetilerek, davacıya ayrıca tescil davası açması için imkan tanımak ve dava açılması halinde her iki dava birleştirilerek karara bağlamak, ne var ki davacı iptal değil sadece tescil isteğinde bulunmuş ise, tescil isteğinin tapu sicilinde mevcut eski kaydın iptalini de kapsadığı gözetilerek, davacının ayrıca “tapu kaydının iptalini” de dava etmesine gerek olmayacağı-
Kanuna karşı hile iddiasının da bu dava içerisinde muvazaa iddiası ile birlikte değerlendirilmesi gerekeceği-
Ayırtım gücü bulunmayan kimsenin geçerli bir iradesi olmayacağından Yasada gösterilen ayrık haller hariç yapacağı işlemlere sonuç bağlanamayacağı,davayı açan kişinin fiil ehliyeti yokluğu ileri sürüldüğünden bu olgunun eldeki davayı dava ehliyeti yönünden etkileyeceği-