3402 sayılı Yasanın 18. maddesine dayalı tescil isteğine ilişkin davanın kabulüne karar verilmekle yetinilerek tescil hükmü kurulmamış olmasının infazı mümkün olmayan bir hüküm olduğu- Bir kimseye dahili dava yoluyla taraf sıfatı yüklenemeyeceği-
5841 sayılı Yasanın yürürlüğü döneminde karara bağlanan davada hak düşürücü süreden reddedilmişse de, anılan yasa Anayasa Mahkemesince iptal edilmiş olduğundan ve henüz anlaşmazlık hali devam ediyorsa iptalin kapsamına gireceğinden, hak düşürücü süreden reddine ilişkin kurulan kararın Anayasa Mahkemesi’nin anılan iptal kararından sonra doğru olduğunun kabul edilemeyeceği- İşin esasının belirlenecek olan kıyı kenar çizgisine göre çözüme kavuşturulacağı- Çekişme konusu taşınmaza kadastro tespiti esnasında uygulanan tapu kaydının hazinenin de taraf olduğu mahkeme ilamı ile oluştuğu anlaşıldığına göre, öncelikle tescil ilamının dayanağı harita uygulanarak kapsamının saptanması ve belirlenen durumun krokiye yansıtılması, çekişmeli taşınmazın kroki kapsamında kalması halinde tecsil ilamının tarafı olan Hazineyi bağlayacağının düşünülmesi, davanın kısmen veya tamamen kabulü halinde de, 6099 s. K. hükümlerinin gözetilmesi suretiyle uyuşmazlığın çözüme kavuşturulması gerekeceği-
Tahsis kapsamındaki yerin hak sahibi adına tescil edilebilmesi için belli bazı koşulları sağlaması gerekeceği-
Nüfusa kaydedilmeden ölmüş veya herhangi bir nedenle nüfusta kaydı bulunmayan kişilerin tapu kaydındaki kimlik bilgilerinin düzeltilmesi mümkün olmayıp davaya konu olayda mevcut duruma göre tapu maliki olarak görünen kişinin artık nüfus siciline tescilinin mümkün olmadığı-
Sicil kaydı iptal edilen dava konusu taşınmazlar yönünden, Kaydın dayanağını teşkil eden idari işlemin iptal edilmesiyle, sicil kaydının TMK.'nun 1025. maddesi hükmü uyarınca yolsuz tescil durumuna düşeceği ve sicilin iptaline karar verilmesi gerekeceği-
Tapulu taşınmazların satışında tarafların kabul beyanlarının bu işlemin resmi şekilde yapılmamış olmasının önüne geçeceği ve hisselerin bu tapu dışı satışa göre tescilinin gerekeceği-
Muris muvazaası nedeniyle tapu iptal ve tescil davasında, miras bırakan tarafından davalıya temlik edilen çekişme konusu taşınmazın imar uygulaması sonucunda davalı adına tescil edilen taşınmazdaki pay üzerinden, davacıların veraset ilamındaki miras payları oranında iptal ve tescile karar verilmesi gerektiği-
M. müeccel, ileriye yönelik bir bağışlama vaadidir, koca dışında üçüncü bir kişinin de bağışlama vaadi geçerlidir; ancak, bu durum üçüncü kişi yararına borç altına girme olmayıp, bağışlama vaadidir, bağışlama vaadinin geçerliliği yazılı olma koşuluna bağlıdır, taşınmazın sicil kaydı da davalıya intikal ettirilmiş olup; temlikin gerçekleştirilme nedeninin mehir olduğu, davanın iradeyi sakatlayan bir sebebe dayalı açılmadığı, muvazaaya ilişkin iddianın da yazılı belge ile kanıtlanamadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesi uyarınca dava dışı yükleniciye devredilen bağımsız bölümler üzerine yüklenicinin borcu sebebiyle konulan haciz şerhinin yüklenicinin temerrüdü sonucu sözleşmenin feshedilmiş ve tapu kayıtlarının iptal edilerek arsa sahipleri adına feshine karar verilmiş olması nedeniyle terkini istemine ilişkin davada, haciz yüklenicinin borcu nedeniyle konulmuş olduğu ve yüklenicinin ayni hak kazanmadığı bağımsız bölümler üzerinde davalının cebri icra işlemlerine devam etmesinin hukuki dayanağı kalmadığından davanın kabulüne karar verileceği-
Kadastro Kanunu'nun 12. maddesinin üçüncü fıkrasına eklenen kadastro tutanakları aleyhine açılacak davalara ilişkin hak düşürücü sürenin iddia ve taşınmazın niteliğine ya da tarafların sıfatına bakılmaksızın uygulanacağına ilişkin hükmün Anayasa’nın 43.ve 169. maddelerine aykırı olduğu, iptaline ilişkin Anayasa Mahkemesi kararı: