4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 220'nci maddesine göre eşlerden birinin yalnız kişisel kullanımına yarayan eşya ve mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan veya bir eşin sonradan miras yoluyla ya da herhangi bir şekilde karşılıksız kazanma yoluyla elde ettiği malvarlığı değerlerinin kişisel mal olduğu- Taraflar arasında ziynet eşyalarının paylaşımı konusunda anlaşma mevcut ise paylaşımın bu anlaşmaya göre gerçekleşeceği- Ziynet eşyalarının paylaşımı konusunda taraflar arasında anlaşma bulunmadığı takdirde yerel örf ve adetin varlığı iddia ve ispat edilirse bu kurala göre paylaşımın gerçekleştirileceği; aksi takdirde erkeğe ve kadına takılan/verilen ve ekonomik değer taşıyan her şeyin kural olarak kendilerine ait sayılacağı- Ne var ki takılar içinde karşı cinse özgü ( kadına ya da erkeğe özgü) bir şey varsa o cinse verilmiş sayılacağı- Ne var ki takılar içinde karşı cinse özgü ( kadına ya da erkeğe özgü) bir şey varsa o cinse verilmiş sayılacağı- Özgü olma konusunda çekişme varsa ve gerektiğinde bilirkişi incelemesi yapılması gerekeceği- Bilirkişi incelemesi sonucunda o şeyin her iki cinse özgü olduğu belirlenmişse o şey takılan/verilen eşe ait olacağı- Takı sandığı/torbasına konulan ekonomik değer taşıyan şeyin aidiyeti konusunda; konulan şey kadına ya da erkeğe özgü bir şeu ise o cinse verilmiş sayılacağı, o şeyin her iki cinse özgü olduğu belirlenmişse ortak kabul edileceği-
Davacı tarafından ihyası istenen şirket aleyhine ............... tarihinde açılan ve bu tarihten itibaren devam eden iş kazasından kaynaklı maddi ve manevi tazminat davasının ve icra takibinin şirketin tasfiye nedeniyle terkin tarihinden önce açıldığı/başlatıldığının anlaşıldığı, davalı tasfiye memuru şirket aleyhine açılan dava ve davacı lehine tazminata hükmedilen karar ve bu kararın infazı için başlatılan takip bulunmasına ve söz konusu dava ve icra takibinden haberdar olmasına rağmen şirketi usul ve yasaya aykırı olarak tasfiyesine karar verdiği ve tasfiye nedeniyle şirketi sicilden terkin ettirdiği, davacının alacağın tahsili için şirketin ihyasını talep etmekte hukuki yararının bulunduğu, bu sebeple İlk Derece Mahkemesince dava konusu şirketin ihyasına ve tasfiye işlemleri için tasfiye memuru atanmasına karar verilmesinin ve tasfiye işlemlerinin usulsüz yapılması sebebiyle dava açılmasına davalı tasfiye memuru sebep olduğundan aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu-
İtirazın iptali davasının görülebilmesi için geçerli bir icra takibi bulunmasının dava şartı olduğu, ilk derece mahkemesince ................. İcra Hukuk Mahkemesinde görülen takibin iptali davasının sonucunun beklenmesi gerekirken karar verilmesinin doğru olmadığı, ilk derece mahkemesi kararından sonra icra takibinin iptal edildiği, bu durumda davanın usulden reddi gerektiği, her ne kadar dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmiş ise de takip tarihinin 16.12.2016 olduğu, davalı tarafından açılan iflas erteleme dosya numarasının ........... ve tedbir karar tarihinin 20.05.2015 olduğu halde davalı vekilince itiraz dilekçesinde iflas erteleme davası ve tedbir kararlarından bahsedilmediği ve bu hususta bir itirazda bulunulmadığı, dava tarihi itibariyle geçerli bir icra takibi olduğu ve yargılama aşamasında dava şartının ortadan kalkmış olması nedeniyle taraf vekilleri yararına vekâlet ücreti takdirine yer olmadığı-
Takip talebinde davacının asıl alacak ve mahrum kalınan kar payı olmak üzere toplam talep ettiği ancak ödeme emrinde asıl alacak ve yeni alacak kalemi olmak üzere toplam alacak talep edildiği, bu nedenle ödeme emrinin açıkça takip talebine aykırı düzenlendiği davada; geçerli bir ödeme emri ile geçerli bir itirazın olduğundan söz edilemeyeceği, davacının ödeme emrinin yanlış düzenlendiğini ve bilebilecek durumda olması ve yeni ve doğru ödeme emri tebliğini isteme imkanı varken eldeki davayı açmakta kusurlu olduğu kanaatine varıldığından davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön olmadığı ve 6325 sayılı HUAK'nın 18/a maddesinin 13. fıkrası ile 6100 sayılı HMK'nin 326. maddesi uyarınca arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye ödenmesine karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece dava konusunun para ile belirlenebilir nitelikte olması nedeniyle nispi harca tabi olduğu nazara alınarak, 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 27. ve 32. maddeleri gereğince harçların tamamlatılması için süre verilerek harcın tamamlanması halinde işin esasına girilip sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Takip tarihi, temlik tarihi ve şikayet tarihi dikkate alındığında, ................ A.Ş’nin takibe konu alacağını, davalı ...................Taşımacılık Oto Kiralama … Ltd. Şti.’ye 02/08/2017 tarihinde devir ve temlik ettiği, temlik eden davalı bankanın şikayet tarihinde takip alacaklısı olmadığı sabit olup tarafına husumet yöneltilemeyeceği gibi aleyhine vekalet ücreti takdir edilmesinin ve yargılama giderlerine mahkum edilmesinin doğru olmadığı-
Asgari ücretin kamu düzenine ilişkin olduğu, bilirkişi tarafından belirlenen tutarın davalıdan tahsili gerektiği ancak davalı harçtan muaf olmadığı halde harç alınmamasında isabet bulunmadığı-
Bölge Adliye Mahkemesince, HMK'nın 353/1-b.2 maddesi gereğince mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilerek, birleşen davada borçlu ...............'in usulsüz tebligat şikâyeti dışındaki sair itiraz ve şikayetlerin; asıl dava dosyasında da şikayet dilekçesinde aynen tekrar edilmiş olduğu gerekçesi ile birleşen davada borçlu .............'in borca itiraz, zaman aşımı itirazı, takibe konu senedin sonradan doldurulduğuna ilişkin şikayet ile mükerrer takibin iptali talebi yönünden HMK'nin 114/1-ı maddesi gereği derdestlik nedeniyle birleşen davanın usulden reddine karar verildiği görülmekle birlikte, alacaklının davada kendini bir vekille temsil ettirdiği de gözetilerek, ilk derece yargılaması açısından birleşen dava yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 11/3. maddesi uyarınca maktu tarife üzerinden alacaklı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerekeceği-
Davalıların, iş davalarının kendilerine ihbar edilmiş olmasına göre, davalarda hüküm altına alınan, faiz, yargılama giderleri ve vekalet ücretleri ile söz konusu alacakların tahsili amacıyla girişilen icra takip masraflarından da payları oranında sorumlu tutulmaları gerekirken, bu istemlerin reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Bölge Adliye Mahkemesinin "...harcın tamamlatılmaması doğru olmamış ise de, davanın süre aşımından reddine karar verildiğinden, anılan eksiklik sonuca etkili görülmemiştir." şeklindeki gerekçesinin Harçlar Kanunu' nun 30. maddesindeki emredici düzenlemeye açıkça aykırı olduğu- İlk Derece Mahkemesince öncelikle dava değerine yönelik olarak dava dilekçesinin açıklatılması, takip dosyasında hacizli malın değerinin tespit edilmemiş ise, Mahkemece re'sen belirlenmesi, bundan sonra hacizli malın değeri ile takip konusu asıl alacak miktarından hangisi az ise, dava değerinin ona göre tespit edilmesi, harcın eksik alındığı anlaşılırsa, Harçlar Kanunu'nun 30. maddesi uyarınca gerekli yasal prosedür işletilmesi gerekirken Harçlar Kanununun 30. maddesine aykırı şekilde noksan harç ile açılan davaya devam edilerek yazılı şekilde karar verilmesinin hatalı olduğu-