İşbu şikayet dosyası ile birlikte Dairemize toplam otuz üç adet dosyanın geldiği, incelenmelerinde; farklı icra takip dosyalarından kaynaklı, aynı davalıya karşı açılan ve sebepleri aynı olan usulsüz tebliğ şikayeti hakkında olduğu, bu şikayetler hakkında aynı Mahkemece aynı tarihte karar verildiği görüldüğünden, işbu şikayetler yönünden vekâlet ücretinin tespitinde AAÜT’nin 22. maddesinin dikkate alınması gerektiği- İlgili mevzuat hükümleri gereğince; şikayetin kabulü nedeniyle şikayetçi lehine vekalet ücretine hükmedilmesi yerinde olmakla birlikte, vekalet ücretinin tam ücretin %50’si olarak belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi usul ve yasaya aykırı olup açıklanan nedenle kararın bozulması gerekir ise de, bu yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığı-
İşbu şikayet dosyası ile birlikte Dairemize toplam otuz üç adet dosyanın geldiği, incelenmelerinde; farklı icra takip dosyalarından kaynaklı, aynı davalıya karşı açılan ve sebepleri aynı olan usulsüz tebliğ şikayeti hakkında olduğunun, bu şikayetler hakkında aynı Mahkemece aynı tarihte karar verildiğinin görüldüğü, bu bağlamda, işbu şikayetler yönünden vekâlet ücretinin tespitinde AAÜT’nin 22. maddesinin dikkate alınması gerektiği- İlgili mevzuat hükümleri gereğince; şikayetin kabulü nedeniyle şikayetçi lehine vekalet ücretine hükmedilmesi yerinde olmakla birlikte, vekalet ücretinin tam ücretin %50’si olarak belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi usul ve yasaya aykırı olup açıklanan nedenle kararın bozulması gerekir ise de, bu yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığı-
Kaçak tüketime dayalı borçtan dolayı açılan icra takibine karşı açılan ititazın iptali davasının, icra dosyasından vazgeçme nedeniyle kapatıldığı, takibe konu kaçak tutanağının iptal edildiği ve takipten vazgeçildiği, bu nedenle davanın konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesinin talep edildiği uyuşmazlıkta dava açılmasına sebebiyet vermeyen davalı lehine kendisini vekille temsil ettirdiğinden vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği-
HMK. m. 326/2'de yer alan "Davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa, mahkeme, yargılama giderlerini tarafların haklılık oranına göre paylaştırır." hükmünün; kamulaştırmasız el atma sebebine dayalı tazminat davalarının kısmen kabulüne karar verildiği hâllerde, kural uyarınca davacının yargılama giderlerinin bir bölümünden sorumlu tutulmasının, taşınmazın gerçek karşılığını elde edememesine yol açabileceği gerekçesiyle anayasaya aykırı olmasından dolayı iptal edildiği-
Mahkemece, adı geçen borçlu şirket yönünden, İİK'nın 193/2 maddesi uyarınca takibin düştüğü ve hacizlerin kalktığı, dolayısıyla dava konusuz kaldığından istihkak davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı- İstihkak davası konusuz kaldığında karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca asıl alacak miktarı ile haczedilen menkulün değerinden hangisi az ise onun üzerinden nispi olarak hesaplanacak vekalet ücretinin davanın açılmasına sebebiyet veren tarafa yükletilmesi gerekeceği-
Takibe konu asıl alacak miktarı, takip talebinde ve ihtiyati haciz kararında 57.500 TL olarak belirtildiği ve İcra Müdürlüğü’nün ............ tarihli ‘’ ............ tarihinde gönderilen borç bedeli sehven 157.500,00 TL olarak gönderilmişse de dosyamız İhtiyati Haciz bedeli 57.500,00 TL'dir.’’ şeklindeki yazısı ile asıl alacak miktarının 57.500 TL olduğunun teyit edildiği, bu durumda, asıl alacak miktarı hacizli malların değerinden az olduğundan avukatlık ücretinin takibe konu asıl alacak miktarı üzerinden hesap edilmesi gerekirken davalı taraf yararına daha fazla miktarda vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığı, ne var ki bu yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği-
Takibe konu asıl alacak miktarı (368.000 TL), hacizli malların değerinden( 2.400.000,00 TL) az olduğundan avukatlık ücretinin takibe konu asıl alacak miktarı üzerinden hesap edilmesi gerekirken davalı taraf yararına daha fazla miktarda vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığı- Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT'nin 3/2 nci maddesinde, ret sebebi ortak olan davalılar lehine tek avukatlık ücretine hükmolunacağı belirtilmiş olup, Mahkemece, eldeki davada ret sebebi aynı olan ve kendilerini vekille temsil ettiren davalılar lehine tek vekalet ücreti tayin ve takdiri gerekirken, ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesinin isabetsiz olduğu, ne var ki bu yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği-
Takip dayanağı ilamın Yargıtay incelemesi sonucu bozulması karşısında Mahkemenin “ davanın konusuz kaldığına“ ilişkin gerekçesi yerinde olduğundan, davacı/borçlunun esasa ilişkin temyiz itirazlarının yerinde olmadığı, ancak, mahkemenin gerekçesi dahi açıklanmayan “davacının şikayetinde haklı görülmediği“ şeklindeki kanaatinin yerinde olmadığı- Mahkemece, bozmaya uyulmakla üçüncü kişinin lehine doğan usuli kazanılmış hak göz ardı edilmek suretiyle, davacı üçüncü kişinin dava tarihi itibarı ile şikayetinde haklı olduğu hükmüne uyulan Dairemizin bozma ilamından anlaşıldığı halde davacının yaptığı yargılama giderleri ile vekalet ücretinin ve karar-ilam harcının davalıya yükletilmesi gerekirken, mahkemece gerekçesi dahi açıklanmadan, kanaate dayalı olarak davacının yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasının ve davacının davalının yaptığı yargılama giderlerinden sorumlu tutulup, davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğu-
Takibe konu senetteki son ciranta olan davalı alacaklı tarafından muteriz borçlu hakkında kambiyo vasfını haiz çeke dayalı olarak başlatılan takipte, itirazın süresinde yapıldığı, senetteki imzanın borçluya ait olduğunu ispat külfeti senet elinde olup takibe başlayan ve imzanın borçluya ait olduğunu iddia eden alacaklıya ait olduğu, mahkemece aldırılan bilirkişi raporunda, senet üzerindeki imzanın muteriz borçlunun eli ürünü olmadığı hususunda kesin kanaat bildirildiği, raporda borçlunun mukayeseye esas imza örneklerine ilişkin evrak asılları üzerinden inceleme yapıldığı gibi davalı alacaklı tarafça beyan edilen vekaletnamenin de incelemede esas alındığı, raporun hüküm kurmaya ve denetime elverişli olduğu, mahkemece davalı alacaklı vekilinin yeniden rapor alınması talebinin 23.12.2020 tarihli duruşmada verilen ara karar ile yerinde görülmediğinden reddedildiği, kesin kanaat içeren yeterli nitelikteki raporun mahkemece hükme esas alınarak itirazın kabulü ile davalı alacaklı aleyhine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesinde isabetsizlik bulunmadığı-
Taşınmazın paylı mülkiyete tabi olması nedeniyle şikayetin borçlunun pay oranı esas alınarak çözümlenmesi gerektiği belirtildikten sonra, mahkemece alınan bilirkişi raporunda, taşınmazın borçluya ait 1/4 hisse değerinin 150.000,00 TL, borçlunun satın alabileceği haline münasip ev değerinin ise 300.000,00 TL olarak belirlenmesi karşısında, şikayete konu taşınmazın borçlunun haline münasip evi olduğu gerekçesiyle şikayetin kabulü ile şikayete konu taşınmazdaki borçlunun 1/4 hissesine konulan haczin kaldırılmasına karar verilmesi gerekeceği- HMK'nın 326. maddesinde yer alan, kanunda yazılı haller dışında yargılama giderlerinin aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına ilişkin düzenleme gereğince, borçlunun meskeniyet şikayetinde haklı olması ve alacaklının aşamalarda şikayetin reddi talebini sürdürmesi nedeniyle, alacaklı aleyhine yargılama giderleri ve HMK'nın 323/ğ maddesi gereğince yargılama giderleri kapsamında olan vekalet ücretine hükmedilmesinin yerinde olduğu-