Yargılama sırasında dinlenen tanıklar ve sunulan deliller değerlendirildiğinde, içerisinde özel yazışmaların, davacının bir kısım senede bağlı tutarları eski işyerine ödeyeceğine dair taahhüdünü içeren işten ayrılma dilekçesi ve ödeme dekontlarının olduğu işyeri özlük dosyasının yeni çalıştığı işverenine gönderilmesi eyleminin davacıyı rahatsız etme, onu doğruları söylemeyen bir kişi olarak gösterme amacı taşıdığı, bu olay sonrası davacının iş sözleşmesinin feshinin gündeme geldiği ancak buna engel olunduğu, yaşanan olay nedeniyle davacının manevi yönden etkileneceği açık olup bu nedenle manevi tazminata hak kazandığının kabulü gerektiği-
Davalının, dava dışı eşi ile birlikte olması ile kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu iddiası ile davacının açtığı manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkin davada, davalının doğrudan davacının bedensel veya ruhsal bütünlüğüne yönelik hukuka aykırı bir fiilde bulunduğundan söz edilemeyeceği, eşin eylemini birlikte gerçekleştirdiği kişiler yönünden herhangi bir düzenleme getirilmemiş olduğu, davalının zararın meydana gelmesinden asli olarak sorumlu tutulamayacağı ve Kanun hükmünün aradığı anlamda iştirak halinin de söz konusu olmadığı ve davalının eyleminin, davacının kişilik değerlerine saldırı oluşturacak nitelikte bir eylem olarak kabul edilemeyeceği (TBK. mad. 58)-
Tazminat istemine ilişkin davada,  manevi tazminata hükmedilebilmesi için, şahsiyet hakkının hukuka aykırı bir şekilde zarara uğraması gerekip, kişilik haklarının zarar görmediği hallerde, eylem hukuka aykırı olsa dahi manevi tazminata hükmedilmesinin yerinde olmayacağı-
TBK. mad. 58'e göre,davalının davacı ile kendisinin evli olduğunu bildiği halde dava dışı eşi ile birlikte olmasının, davacının kişilik değerlerine saldırı oluşturacak nitelikte bir eylem olarak kabul edilemeyeceği- 
Vekil avukatın özen yükümlülüğüne aykırı davranışı sonucu uğranılan maddi ve manevi zararın tazmini istemine ilişkin davada, manevi tazminata hükmedilebilmesi için, şahsiyet hakkının hukuka aykırı bir şekilde zarara uğraması gerekip, kişilik hakkının zarara uğramadığı hallerde eylem hukuka aykırı olsa dahi manevi tazminata hükmedilemeyeceği-
Yayının, güncelliğini koruyan soruşturmalar ve bu soruşturmada adı geçen kişiler arasındaki iddia olunan bağlantıların, Cumhuriyet Savcılığında yürütülen soruşturmalar ilgi gösterilmek suretiyle “...belirtiliyor..”, “...araştırılıyor...” ifadeleriyle ilgi çekici biçimde kamuoyuna sunulmasından ibaret olup bu yönüyle hukuka aykırı bir yayından söz edilemeyeceği, şu halde istemin tümden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı biçimde kısmen kabul kararı verilmiş olması doğru olmadığından kararın bozulması gerektiği-
TBK. mad.58. uyarınca, davalının, davacının dava dışı eşinin evli olduğunu bilmesine rağmen onunla duygusal birliktelik yaşayarak evliliğinin bitmesine neden olmasının, davacının kişilik değerlerine saldırı oluşturacak nitelikte bir eylem olarak kabul edilemeyeceği-
Kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkin davada, manevi tazminatın miktarı, tarafların kusur oranı, sıfatı, işgal ettikleri makam ve ekonomik durumları dikkate alınarak, zarara uğrayanın manevi huzurunu doğurmayı gerçekleştirecek düzeyde olması gerektiği-
Geçimsizlik nedeniyle ayrı yaşadığı davalı eşin, açtığı boşanma davalarında, gerçeğe aykırı olarak kendisine sadakatsiz davrandığı ve başka erkeklerle aldattığını beyan ettiğini, davalı hakkında açılan ceza dosyasında da, aynı neviden haksız suçlamaları yönelttiğini, bu haksız suçlamalar karşısında çevresi ile ilişkilerinin kötü yönde etkilendiğini, manevi olarak yıkıldığını ve üzüldüğünü belirterek manevi tazminat isteminde bulunmuş olan eş lehine davalının davacıya isnat ettiği sadakatsizlik suçlamasının ağırlığı gözetildiğinde daha üst düzeyde manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği-
Manevi tazminat davasının kısmen kabulüne karar verilmiş olup, mahkemece taraflar lehine karar tarihinde yürürlükte olan ''(1) Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için Tarifenin İkinci Kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (yedinci maddenin ikinci fıkrası, dokuzuncu maddenin birinci fıkrasının son cümlesi ile onuncu maddenin son fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla,) Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir. (2) Ancak hükmedilen ücret kabul veya reddedilen miktarı geçemez." şeklindeki A.A.Ü.T.'nin 13. maddesinin fıkraları gözetilerek vekalet ücretlerine hükmedilmesi gerektiği-