TÜRK BORÇLAR KANUNU > - Genel Hükümler > - Borç İlişkisinin Kaynakları > - Haksız Fiillerden Doğan Borç İlişkileri > - A. Sorumluluk > - IV. Özel durumlar > Madde 58 - 3. Kişilik hakkının zedelenmesi
Kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimsenin manevi tazminata hükmedilmesini isteyebileceği- Hakim manevi tazminatın miktarını tayin ederken saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate alması gerektiği- Hakimin miktarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel hal ve şartların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde objektif olarak göstermesi gerektiği- Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olması gerektiği-
Davalı alacaklı şirketin isteği ile haciz yapılmış ise de davacıların işyerinde borçluya ait evrakların bulunmasının açıklanamamış olması nedeniyle sonradan açılan istihkak davasının kazanılmış olmasına karşın haczin yapılması sırasında davacıların da kusurlu olduğunun kabulü gerektiği, istihkak davasında da davalı alacaklı şirket aleyhinde inkar tazminatına hükmedilmemiş olduğu, haczin kasten zarar verme amacıyla yapılmamış olması nedeni ile davacıların manevi tazminat isteminin tümden reddine karar verilmesi gerektirdiği-
İİK mad. 259/1. uyarınca ihtiyati haczin haksız çıkması halinde, borçlunun ve üçüncü kişilerin bu yüzden uğradıkları bütün zararlardan alacaklının sorumlu olacağı- İhtiyati haciz haksız ve bundan maddi zarar doğmuşsa, alacaklının kusurlu olmasa dahi, zarar görene maddi tazminat ödemekle yükümlü olduğu- Manevi tazminat yönünden TBK mad. 58'deki koşulların oluşması gerektiği- Davacıların bölüşük kusurlu olmasından dolayı TBK mad. 52 uyarınca hüküm altına alınan maddi tazminat tutarından uygun bir miktar indirim yapılması gerektiği-
Evli olduğunu bildiği kişi ile ilişkiye giren davalının da eşin sadakatsizlik eylemine katıldığı ve her ikisinin de bu haksız eylemlerinden birlikte ve müteselsilen sorumlu oldukları kabul edilebilir mi?
Haksız fiil nedeniyle hükmedilecek manevi tazminat tutarının olayın özelliği yanında tarafların kusur oranı, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate alınarak belirlenmesi gerektiği-
Davalının doğrudan davacının bedensel veya ruhsal bütünlüğüne yönelik hukuka aykırı bir fiilde bulunduğundan söz edilemeyeceğinden ve iştiraken işlenebilir bir eylemin varlığının kabul edilebilmesi için, eylemin müstakilen ve asli olarak da işlenebilir olması gerektiğinden "davalının, davacının eşinin evli olduğunu bilmesine rağmen onunla duygusal birliktelik yaşayarak" evliliğin bitmesine neden olduğu savunularak manevi tazminat isteminde bulunulamayacağı-
Dava konusu yazıda davacıya atfen yer alan ifadeler bir bütün olarak ele alındığında, davacının, davalının vekili olduğu halde davalı hakkında icra takibine girişmiş olduğu, davalının bu duruma yönelik bir eleştiri ve değerlendirmede bulunduğu, bunu yaparken kullandığı, toplum tarafından bilinen “kılavuzu karga olan misali” sözünün davalının söylemlerinin davacının kişiliğine yönelik bir saldırı oluşturmadığı-
Davalı çalışanlarının davacıya ait valizi bir başka yolcuya ait valiz zannederek başka bir yolcuya vermeleri olayında davacının tatile gitmek psikolojisiyle yola çıkıp eşyasının kaybolması nedeniyle çektiği sıkıntı ve uğradığı hayal kırıklığı dolayısıyla manevi zarara uğradığı iddiasıyla istenilen manevi tazminatın TBK. mad. 58'de öngörülen şartlarının oluşmadığı gözetilmeksizin, davacı lehine manevi tazminata hükmedilemeyeceği-