3. HD. 13.04.2017 T. E: 2015/19852, K: 5211-
Gerek tashih yolu ile gerekse tavzih yolu ile hüküm fıkrası sınırlandırılamayacağı, genişletilemeyeceği ve değiştirilemeyeceği-
Evli olduğunu bildiği kişiyle ilişkiye giren davalının, dava dışı eşin sadakatsizlik eylemine katılması karşısında, her ikisinin de bu haksız eylemlerinden birlikte ve müteselsilen sorumluysa da, dava tarihinden sonraki bir tarihte davacı ve eşi arasındaki boşanma davasında verilen karar ile eşinin davacıya dava konusu haksız eylem nedeniyle manevi tazminat ödediği anlaşıldığından, borcun müteselsil borçlulardan dava dışı eş tarafından ödenmesi nedeniyle TBK. mad. 166 gereğince davalının sorumluluğunun ortadan kalktığı ve bu durumda manevi tazminat davasının da konusunun kalmadığı-
Eşlerin evlilik birliği nedeniyle sadakat yükümlülüğü altında olduğu- Evli olduğunu bildiği kişiyle ilişkiye giren davalının, dava dışı eşin sadakatsizlik eylemine katılması karşısında, her ikisinin de bu haksız eylemlerinden birlikte ve müteselsilen sorumlu olacakları- Haksız fiil sorumluluğu genişletilemeyeceğinden ve yansıma yoluyla manevi tazminat talep edilemeyeceğinden, davalının eyleminin çocukların kişilik haklarına da saldırı niteliğinde olduğunun kabul edilemeyeceği-
Kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimsenin manevi tazminata hükmedilmesini isteyebileceği- Hakim manevi tazminatın miktarını tayin ederken saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate alması gerektiği- Hakimin miktarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel hal ve şartların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde objektif olarak göstermesi gerektiği- Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olması gerektiği-
Davalı alacaklı şirketin isteği ile haciz yapılmış ise de davacıların işyerinde borçluya ait evrakların bulunmasının açıklanamamış olması nedeniyle sonradan açılan istihkak davasının kazanılmış olmasına karşın haczin yapılması sırasında davacıların da kusurlu olduğunun kabulü gerektiği, istihkak davasında da davalı alacaklı şirket aleyhinde inkar tazminatına hükmedilmemiş olduğu, haczin kasten zarar verme amacıyla yapılmamış olması nedeni ile davacıların manevi tazminat isteminin tümden reddine karar verilmesi gerektirdiği-
İİK mad. 259/1. uyarınca ihtiyati haczin haksız çıkması halinde, borçlunun ve üçüncü kişilerin bu yüzden uğradıkları bütün zararlardan alacaklının sorumlu olacağı- İhtiyati haciz haksız ve bundan maddi zarar doğmuşsa, alacaklının kusurlu olmasa dahi, zarar görene maddi tazminat ödemekle yükümlü olduğu- Manevi tazminat yönünden TBK mad. 58'deki koşulların oluşması gerektiği- Davacıların bölüşük kusurlu olmasından dolayı TBK mad. 52 uyarınca hüküm altına alınan maddi tazminat tutarından uygun bir miktar indirim yapılması gerektiği-
Evli olduğunu bildiği kişi ile ilişkiye giren davalının da eşin sadakatsizlik eylemine katıldığı ve her ikisinin de bu haksız eylemlerinden birlikte ve müteselsilen sorumlu oldukları kabul edilebilir mi?
Haksız fiil nedeniyle hükmedilecek manevi tazminat tutarının olayın özelliği yanında tarafların kusur oranı, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate alınarak belirlenmesi gerektiği-