Davalı vekilinin mahkemeye sunduğu davacının borcu kabul ettiğine ilişkin belgenin doğruluğu ve bağlayıcılığı hakkında araştırma yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasında, İİK. 67/1 "Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliğ tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak genel hükümler dairesinde alacağın varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir" hükmüne göre, somut olayda, davalı borçlunun itirazı davacı alacaklıya tebliğ edilmediğinden bir yıllık sukutu hak süresinin başlamamış kabul edileceği-
Davacının, İİK'nun 89/3 maddesinden kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkin dava açtığı, mahkeme tarafından yüzde kırk tazminata karar verildiği, bu tazminatın ancak davanın esastan incelenip karar verilmesi halinde davadaki haklılık durumuna göre verilebilecek bir tazminat türü olduğu-
Dava dilekçesinde ''dava konusu bono bedelinin davalıya ödendiğinin tespiti'' talebinde bulunan davacının, niteliği itibariyle bu talebinin olumlu tespit davası niteliğinde olduğu, eda davası açılması mümkün olan hallerde olumlu tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı-
Taraflar arasındaki menfi tespit davasında, davacı taraf dershaneden ayrılma sebebini “memnun kalmama” olarak göstermiş, buna göre 4077 Sayılı Yasanın 4/A maddesinde ayıplı hizmet ile ilgili düzenleme mevcut olup 2. fıkra uyarınca tüketicinin ayıbın hizmetin ifa edildiği tarihten itibaren otuz gün içinde sağlayıcıya bildirme yükümlülüğü bulunmakta olduğu için, sözleşmeden dönme ve bedel indirimi ve hizmetin yeniden görülmesi seçimlik haklarını kullanabilmesi için hizmetin ayıplı olduğunu süresinde ihbar etmesi ve ayıbı ispat etmesi gerekeceği-
Kısa kararda davacı tarafın tazminata ilişkin talebi reddedildiği gerekçeli kararda ise bu tazminat talebi hakkında bir karar verilmediği gibi gerekçeli kararın hüküm kısmında davanın kabulüne denilerek açılmış bir menfi tespit davasında kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki oluşturulamayacağı-
Davacının keşide tarihinde çekte tahrifat yapıldığı ve lehdarın imzasının sahte olduğu iddiası karşısında, davacı .... A.Ş'nin eski genel müdürünün yetkisi sona erdirildikten sonra çeki ciroladığı yönünde bir iddia bulunmadığından ve imzayı şirketi temsil ettiği dönemde attığını kabul de ettiğinden mahkemece davacı yetkili temsilcisinin ciro imzasının azilden önce atılmış olduğunun ayrıca keşideci parafı ile çekteki tarihin değiştirilmiş olduğunun kabulü gerekeceği-
İcra takibine konu genel kredi sözleşmesinde kefaleten imzasının bulunmadığı ve takip dosyasında yazılı miktarda borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin davada, takip dayanağı kredi sözleşmesinde müşterek borçlu müteselsil kefil ve kefil kefalet limiti ve kendi temerrüdünün hukuki sonuçlarından sorumlu olan davacının takip tarihi itibariyle sorumlu olduğu miktarın saptanması için banka kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak davacı kefilin sorumluluğunun belirlenmesi gerekeceği-
Çek bir ödeme vasıtası olup kural olarak mevcut bir borcun tasfiyesine yönelik olarak verildiğinin kabulü gerekeceği; bu karinenin aksini iddia eden davacının iddiasını yazılı delille kanıtlaması gerekeceği-