TÜRK BORÇLAR KANUNU > - Genel Hükümler > - Borç İlişkisinin Kaynakları > - Haksız Fiillerden Doğan Borç İlişkileri > - C. Zamanaşımı > Madde 72 - I. Kural
Davaya konu ölüm olayı 14/06/2001 tarihinde meydana gelmiş, ilk dava 04/10/2001 tarihinde açılmış, ıslah dilekçesi ise 07/09/2011 tarihinde verilmiş olup, ıslah dilekçesinin verildiği tarih itibariyle 818 s. BK. mad. 60 uyarınca, 1 ve 10 yıllık zamanaşımı süresi ile 765 s. TCK. mad. 455/2 ve 102 uyarınca olayın bağlı olduğu 10 yıllık uzamış ceza zamanaşımı süresi geçmiş olduğundan, davalılar tarafından ıslaha karşı süresinde zamanaşımı def'i ileri sürüldüğüne göre; ıslah ile arttırılan istemin zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği-
Trafik-iş kazasında vefat eden sigortalının hak sahibine bağlanan gelirin 506 sayılı Kanun'un 26/2. maddesince tazmini istemine ilişkin davada, zararlandırıcı sigorta olayına neden olan üçüncü şahıslar yönünden; üçüncü kişi ile sigortalı arasında akdi bir ilişki söz konusu olmayıp, 506 s. K'.nun 26/2 maddesi ile Borçlar Kanununa yollamada bulunulduğundan, BK 60'da öngörülen bir ve on yıllık haksız fiil zamanaşımı süresinin uygulaması gerektiği- Ceza mahkemesince yargılanıp hakkında cezalandırma kararı verilen üçüncü kişi yönünden, Kurumun, ceza kararının kesinleştiği tarihte faili öğrendiği kabul edilmeli, cezalandırma kararının söz konusu olmadığı durumlarda ise, yöntemince yapılacak araştırma sonunda tazminat yükümlüsünün kim olduğunun öğrenilme tarihinin saptanması gerektiği- Zamanaşımı süresinin, hem zararın, hem de tazminat yükümlüsünün öğrenildiği tarihten itibaren sonra işlemeye başlayacağı-
10 senelik zamanaşımı dolmadığından, davalının zamanaşımı def'inin reddi gerektiği, ihlal nedeniyle davacıya uyarıda bulunulup süre verilmesi gerekirken bu şekli koşulun yerine getirilmediği gerekçesiyle davanın kabulü gerektiği-
Bozma ilamına uyulduktan sonra, mahkemece yeniden tesis edilen kararda manevi tazminat yönünden verilen karar kesinleştiğinden, "yeniden karar verilmesine yer olmadığına" şeklinde karar verilmesi gerektiği- Davacının cezaevinde yattığı 4 günün karşılıksız çek keşide etmek suçundan değil, ruhsatsız silah bulundurmak suçundan olup tazminatı gerektiren bir mahkumiyet olarak kabul edilemeyerek maddi tazminatın tespitinde gelir kaybı kalemi olarak dikkate alınamayacağı-
Bir kişinin ölümüyle sonuçlanan trafik kazasının cezayı gerektiren bir fiil niteliğinde olduğu ve sürücü davacı desteğinin vefat etmiş olmasının sonuca etkili olmadığı- KTK. mad. 109/2de yer alan “cezayı gerektiren fiil” ifadesinin seçilmesinin zamanaşımı yönünden soruşturma veya kovuşturma yapılması koşullarının aranmadığı; eylem için (TCK 85/1) kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK'nın 68/1-d maddesinde öngörülen ceza zamanaşımı süresinin 20 yıl olduğu dikkate alındığında dava tarihinde zamanaşımı süresinin dolmadığı-
Ceza zamanaşımı süresinin uygulanabilmesi için haksız eylemin suç niteliğinde olması yeterli olduğu, ayrıca ceza davası açılması gerekmediği gibi mahkumiyet kararı verilmesine de gerek olmadığı-