K.li evrak zayi olduğu takdirde mahkeme tarafından iptaline karar verilebileceği- İptal kararı üzerine hak sahibinin hakkını senetsiz olarak da dermeyan veya yeni bir senet ihdasını talep edebileceği- İptal kararının olumlu sonucu ise davacının hak sahipliğini borçluya karşı göstermesi yani hak sahibinin teşhisine imkan vermesi olarak karşımıza çıkacağı, buna göre, iptal kararı davacının (iptal kararını elde eden kişinin) senette mündemiç bulunan ve iptal ile artık senetten ayrılan hakkın sahibi olduğuna ilişkin bir karine yaratılacağı- İptal kararının sadece senedi zayi eden hamilin senette mündemiç hakkı senetsiz olarak borçluya dermeyan edebilmesini ve borçlunun da iptal kararını alan kişiye ifada bulunmak suretiyle borcundan kurtulabilmesini sağlayacağı, kararın maddi hukuk yönünden bir etkisi olmadığı- İptal kararının hakkın mevcudiyetine, muhtevasına ve bu hak üzerinde tasarruf yetkisine tesir etmeyeceği- İptal kararının, iptal olunan senet yerine kaim olan bir senet niteliği taşımadığı, sadece, elden çıkmış bulunan senedin teşhis fonksiyonunu ifa etmekte ve iptal kararı hamiline senetsiz olarak alacağı talep hakkı verdiği-
Hizmet kusuruna dayanarak açılan davanın idari yargıda görülmesi gerektiği, mahkemece yargı yolu bakımından görevsizliği ve dava dilekçesinin reddine karar verilmesi gerektiği- Davacı ödemesinin dayanağı olan kazanın gerçekleştiği tarihten itibaren geçerli olan 2 yıllık zamanaşımı süresi geçmiş olsa da, davacının TBK'nun 158. maddesindeki ek dava açma süresinden yararlanacağı; idari yargı merciinde açılan davaya ilişkin olarak verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonraki altmış günlük ek sürede açılan davada zamanaşımının sözkonusu olmadığı-
Kurum zararı nedeniyle alacak istemine ilişkin davada olay tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 102/4 maddesi gereğince uzamış ceza zamanaşımı süresi 5 yıl olup busüresi olan 5 yıllık süre geçmiş olduğundan, davalı tarafından süresinde ve usulüne uygun olarak ileri sürülen zamanaşımı defi gözetilerek; davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiği-
Dava açmaya yetkili makam "olur" tarihi nazara alındığında olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı BK'nın 60. maddesi uyarınca zamanaşımı süresi dava tarihi itibariyle dolmuş olduğundan ve davalı süresinde zamanaşımı def'inde bulunduğu da dikkate alındığında, kurum zararının ödetilmesi istemine ilişkin davada, bu davalı yönünden davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği-
Davacının kalıcı işgöremezliğe uğrayacak biçimde yaralanmış olduğu kaza tarihi ile ıslahın yapıldığı tarih arasında, 765 sayılı TCK'ya göre uygulanması gereken 5 yıllık ceza zamanaşımı süresinin geçtiği, davalı vekilinin süresinde zamanaşımı def'ini ileri sürdüğü gözetilerek, bu davalı yönünden ıslah edilen kısım için davacı talebinin reddi gerektiği- Dava değeri 3.666,66 TL'nin altında olduğundan, İcra Mahkemeleri' nde takip edilen davalar için tarifeyle belirlenen 440,00 TL'lik vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği- Davacının, davalıların işleteni ve sürücüsü olduğu otobüsün, kendisi idaresindeki motorsiklete çarpmasıyla oluşan kazada ağır biçimde yaralandığını ve çalışma gücünü kaybettiğini, bakıma muhtaç hale geldiğini savunduğu davada, "davacılar için 15.000,00 TL. ve 7.500,00 TL'nin kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsili" ne dair verilen hükmün doğru olduğu-
Ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için sadece eylemin aynı zamanda bir suç oluşturmasının yeterli görüldüğü; bunun dışında fail hakkında mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığının hatta böyle bir ceza davasının açılmasının ya da zarar görenin o davada tazminat yönünden bir talepte bulunmuş olmasının aranmadığı- Ölümlü trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, davacılar lehine hükmedilen 2.500,00 TL' lik ve 1.500,00 TL' lik miktarlardan daha yüksek manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği- Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler için, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve herhalde kaza gününden başlayarak 10 yıllık zamanaşımı süresinin öngörüldüğü- Ceza zamanaşımının uygulanması bakımından sürücü ve diğer sorumlular (örneğin işleten, sigortacısı) arasında bir ayrımın yapılmadığı, kuralın tümü için geçerli olduğu, hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı-
Motorlu araç kazalarından doğan zararlar yönünden, zarar giderimini gerçekleştiren müteselsil borçlunun diğer müteselsil borçluya rücusu konusunda, özel kanun mahiyetinde olan KTK. mad. 109/4 'deki 2 yıllık zamanaşımı süresinin geçerli olduğu; davacının da ödeme tarihinden sonraki 2 yıllık zamanaşımı süresi içinde rücu davasını açtığı gözetilerek, davanın esası hakkında inceleme yapılıp karar verilmesi gerektiği-
KTK. mad. 109/II 'de öngörülen ceza zamanaşımı süresinin uygulanması için kamu davasının açılmış olmasının veya mahkumiyet kararı verilmiş bulunmasının aranmadığı; cezayı gerektiren fiilin varlığının yeterli olduğu- Zamanaşımı yönünden soruşturma veya kovuşturma yapılması koşullarının aranmadığı-
Bir kişinin ölümü, birisi çehrede sabit iz kalacak ve diğeri ise 45 gün iş ve güçten kalacak şekilde iki kişinin de yaralanmasıyla sonuçlanan trafik kazası için kaza tarihinde yürürlükte bulunan 765 s. TCK. mad. 455/2 ve 456/2 uyarınca öngörülen cezanın üst sınırı 8 yıl olduğu, 102/3. madde uyarınca zamanaşımı süresinin ise 10 yıl olduğu dikkate alındığında dava tarihinde zamanaşımı süresinin dolmadığı-
Haksız fiil aynı zamanda suç teşkil eden bir eylem ise ve Ceza Kanunu'nda daha uzun zamanaşımı süresi öngörülmüşse haksız fiil sorumluluğunda da bu (uzamış) ceza zamanaşımı süreleri uygulanacağından kişilik haklarına saldırıdan kaynaklanan tazminat istemine ilişkin davanın zamanaşımı 8 yıl olup geçilmediğinden kabulü gerektiği-