TÜRK BORÇLAR KANUNU > - Genel Hükümler > - Borç İlişkisinin Kaynakları > - Haksız Fiillerden Doğan Borç İlişkileri > - C. Zamanaşımı > Madde 72 - I. Kural
Haksız eylemden doğan zararın tazminine ilişkin davaların, zarar görenin zararı ve zarar vereni öğrendiği tarihten itibaren bir sene ve her halde haksız fiil tarihinden itibaren on senede zamanaşımına uğrayacağı-
Haksız eylem tarihinde yürürlükte bulunan 765 s. TCK. mad. 240.gereğince, görevi kötüye kullanma suçunun zamanaşımı süresi ise, beş yıl olup, davacının alacağı zamanaşımına uğramış bulunduğundan, haksız eylem nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin davanın reddi gerekeceği-
Olay tarihi itibariyle yürürlükte olan 818 s. BK. mad. 60/1 uyarınca zamanaşımı süresinin fiil ve failin öğrenildiği tarihten itibaren bir yıl, her halükarda on yıl olduğu- Davacı üniversite bir kamu kurumu olup, kamu kurumları yönünden zamanaşımı süresinin, o kurumun dava açmaya emir vermeye yetkili makamının zararın varlığını ve zarar vereni öğrendiği tarihten, yani yetkili makamın olur tarihinden başlayacağı, Dava, "Devlete ve Kişilere Memurlarca Verilen Zararların Nevi ve Miktarının Tespiti Komisyonu" tarafından verilen karar üzerine açıldığından, davacının zararı ve zarara neden olan kişiyi bu komisyon kararı ile öğrendiğinin kabulü gerektiği-
Haksız eylem nedeni ile uğranılan zararın ödetilmesi istemine ilişkin davada, olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı BK'nın 60/1-2 maddelerinin (TBK. 72) uygulanacağı, fiilin ceza kanunları uyarınca daha uzun zamanaşımı süresi bulunan cezayı gerektiren bir eylemden doğması halinde ise ceza zamanaşımı süresinin uygulanacağı, buna göre aynı zamanda suç teşkil eden davalının eylemi için TCK'da 5 yıllık zamanaşımı süresinin öngörüldüğü, bu sürenin de eylem ve dava tarihi gözönüne alınarak dolduğunun kabulü gerekeceği, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verileceği-
Kamu davası ile küçükbaş hayvanın karar kesinleştiğinde sahibi sanık-davacıya iadesine karar verildiği ve kararın onanarak kesinleştiği ve ilam niteliği kazandığı anlaşıldığından, İİK. mad. 39/1 ve olay tarihi itibari ile yürürlükte bulunan 818 s. BK. mad.135/2 uyarınca uyuşmazlığa 10 yıllık ilam zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği, haksız fiile ilişkin bir yıllık zamanaşımı süresinin esas alımasının isabetsiz olduğu- Davaya konu küçükbaş hayvanlara menşei şahadetnameleri ve sevk belgeleri olmadığı için kaçak zannıyla el konulduğu, bu itibarla davacının da zararın oluşumunda müterafik kusuru bulunduğu anlaşıldığından, tazminat miktarından uygun bir indirim yapılması gerektiği-
818 sayılı Borçlar Yasası'nın 60/2. maddesi (6098 sayılı TBK m.72) gereğince zarara yol açan eylemin, aynı zamanda suç sayılan bir eylemden doğması durumunda olayda uygulanacak zamanaşımı süresinin, o suçun bağlı olduğu ceza zamanaşımı süresi olması gerektiği- Ceza zamanaşımı süresinin uygulanabilmesi için haksız eylemin suç niteliğinde olmasının yeterli olduğu-
818 sayılı BK’nun 133. maddesinde, alacaklının icra takibine geçmesi, mahkeme veya hakemde dava açması veya açılan davaya karşı defide bulunması veya iflas masasında hakkını talep etmesi halinde zamanaşımının kesileceği, 134. maddesinde ise zamanaşımının müteselsilen borçlu olanlardan veya taksimi kabil olmayan bir borcun müşterek borçlularından birine karşı kat edilmiş olması halinde diğerlerine karşı da kat edilmiş olacağı, bu maddelere göre, müteselsil borçlulardan birine karşı zamanaşımının kesilmesi diğer müteselsil borçlulara karşı da zamanaşımını keseceği, bu hükmün haksız fiillerden doğan müteselsil sorumlulukta sadece tam teselsülde yani BK 50. maddeye dayanan müteselsil sorumlulukta uygulama alanı bulacağı; buna karşın eksik teselsülde yani BK 51. maddeye dayanan müteselsil sorumlulukta uygulama alanı bulamayacağı-
Uyuşmazlığın, TTK. mad. 1472 uyarınca, sigorta şirketi tarafından sigortalısına ödenen tazminatın, kusurlu olan davalıdan rücuen tahsiline ilişkin olduğu- Sigortacının, sigortalıya ödediği tazminat oranında sigortalının yerine geçeceği ve onun kanuni halefi olacağı- Sigortacının, zarara sebebiyet veren aleyhinde açtığı rücu davasının, kanundan doğan halefiyete dayandığı ve halef olanın, halefiyet yolu ile nasıl bir hak iktisap etmiş ise, o hakka sahip olacağı; sigorta ettirenin ne hakkı varsa bunların, şartları gerçekleşince sigortacıya geçeceği; sigortacının, sigorta ettirenin bütün defilerini 3. şahsa karşı ileri sürebileceği ve TBK. mad. 52'ye dayanabileceği; tabiatıyla sigorta ettirenin olayda dava hakkı yoksa, sigortacıya da bu yönde bir hakkın intikal etmeyeceği- Davacı sigorta şirketi olup, uyuşmazlık haksız fiilden kaynaklandığından, uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerektiği-