Eşler arsındaki ziynet alacağı istemine ilişkin davada davacı, öncesinde davalı ile müşterek kiralık kasada duran ziynetlerin davalı tarafından alındığını, gerek banka cevabi yazısı gerekse de davalının yemin sırasındaki beyanı ile kanıtlamış olduğundan, davalının bankadaki kiralık kasadan aldığını kabul ettiği ziynet eşyalarını davacıya iade ettiğini kanıtlamakla yükümlü olduğu-
Davacıların, davalının haksız eylemine bağlı olarak maddi zarar oluştuğunu somut delillerle ispatlaması gerekeceği-
İlk el konumundaki kişiye yapılan temlikin inançlı işlem olması halinde, son kayıt malikinin iyiniyetli olup olmadığının değerlendirilmesi gerekeceği-
Davaya konu olayda, dinlenilmeyen üç tanığın hangi olgu hakkında tanıklık yapacakları sorularak, davacıya zararını ispatlaması için imkan tanınması gerekeceği-
İş sahibi, tarafına teslim edilen malzemelerin ayıplı olduğunu ispatladığından, yüklenicinin de hak ettiği iş bedelini kanıtlamak zorunda olduğu-
Katılma alacağı hesaplanırken TMK'nun 230 ve 231. maddeleri gereğince taşınmazın karar tarihine en yakın tarihteki değerinden davacı-birleşen dosya davalısı davalı koca lehine belirlenen değer artış payı alacağının düşülmesi ile kalan miktarın yarısına katılma alacağı olarak karar verilmesi gerekeceği-
Davacının, dava konusu ziynet eşyasının varlığını, bunların zorla elinden alındığını ve götürülmesine engel olunduğunu, evde kaldığını, davalı tarafından bozdurulduğunu, ispat yükü altında olduğu-
Davacının ziynet eşyaları nedeniyle istediği bir değer artış payı alacağı ve buna ilişkin yöntemince açılmış bir davası bulunmadığı, ancak, bu tür alacağın istenebilmesi için davacı tarafından TMK'nun 6. maddesi gereğince kanıtlanması gerekeceği-
Davacı kadın davaya konu edilen ziynet eşyasının davalıda kaldığını ileri sürmüş, davalı koca ise kadın tarafından götürüldüğünü savunmuş olup, normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekeceğinden, aksini ispat yükünün davacı kadında olduğu-
Takibe konu 10 adet bonodan ikisi dışındakilerin nakden kaydıyla düzenlendiği ve bonolarda, teminat amacıyla verildiklerine ilişkin kayıt bulunmadığı, takibe konu bonoların ödenmediği ve davalının elinde olduğu ve davacı kooperatifin takip konusu bonolardaki imzaları veya bonoların varlığını inkar etmemekte, sadece takip konusu bonoların teminat amacıyla verildiğini ileri sürdüğü anlaşıldığından ve takip konusu bonoların metninden, teminat amacıyla verildiklerine ilişkin bir kayıt bulunmadığına göre, bonoların teminat amacıyla verildiğini kanıtlama yükünün davacı kooperatife ait olduğu hususu gözden kaçırılarak ispat yükünün davalıda olduğundan bahisle menfi tespit davasının kabulüne karar verilmesinin isabetsiz olduğu-