Haczedilmezlik şikayetinin kabul edilmesi için, mahcuzların kamu hizmetinde fiilen kullanılması gerekli olup, kamuya tahsis kararı alınmasının sonuca etkisinin bulunmadığı, öte yandan borçlu Belediyece haczi kabil olmayan paralar ile haczi mümkün olan paraların aynı hesapta toplanmasının ve birbirine karıştırılmasının tespiti halinde bu durumun haczedilmezlik hakkından feragat olarak kabul edilmesi gerekeceği-
İcra takibinin 6552 sayılı Yasa'nın yürürlük tarihi olan 11.09.2014 tarihinden sonra başlatılmış olması halinde; 5393 sayılı Kanun'un 15/son fıkrasına eklenen ve iptal edilmeyen “İcra dairesince haciz kararı alınmadan önce belediye'den borca yeter miktarda haczedilebilecek mal gösterilmesi istenir” hükmü gereğince öncelikle İcra Dairesi'nce bu işlemin yerine getirilmesinin, 10 gün içinde mal beyanında bulunulmaması halinde ise diğer mallar üzerinde haciz uygulanması talebinin, yerine getirileceğinin, icra takibinin 6552 sayılı Yasa'nın yürürlük tarihi olan 11.09.2014 tarihinden önce olması halinde ise; 6552 sayılı Yasa ile 15/son maddesine eklenen yukarıdaki fıkra hükmünün uygulanamayacağının kabulü gerekeceği-
Şikayete konu taşınmazların haczine ilişkin örnek 103 davet kağıdının, borçlu vekiline 27.02.2012 tarihinde tebliğ edildiği; 09.03.2012 tarihinde 7 günlük süre geçirilerek yapılan haczedilmezlik şikayetinin süre aşımı nedeniyle reddinin gerekeceği-
Mahkemece, mahallinde yapılan keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporuna istinaden, taşınmazın bulunduğu şehrin daha mütevazi bir yerinde borçlunun haline münasip evi alabileceği değerin 95.000 TL olarak kabul edilerek, satışın borçlunun haline münasip ev alabileceği 95.000,00 TL'den aşağı olmamak üzere yapılmasına karar verilmesi gerekeceği-
Emniyet Müdürlüğü'ne yazılan müzekkere cevabında hacizli taşınmazda borçlu ve eşinin yaşadığının bildirildiği; bu hususun göz önünde bulundurulup şehrin daha mütevazi semtlerinde ve daha az oda sayısı bulunan meskenlerin de borçlunun haline münasip olacağı nazara alınarak farklı bir bilirkişiden rapor alınarak, karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile sonuca gidilmesinin doğru olmadığı-
Borçlunun hesabıyla ilgili ekstrelerin celp edilip gerektiğinde bilirkişi aracılığıyla içeriğinde bulunan paraların niteliği belirlenerek hesabın havuz hesabı olup olmadığı değerlendirilmek suretiyle sonucuna göre karar verilmesi gerekirken incelemenin banka şubesine bırakılması sonucunu doğuracak şekilde hüküm oluşturulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Borçluya 103 davetiyesi tebliğ edilmediğinden, borçlunun taşınmaza haciz konulduğundan haberdar olduğuna dair takip dosyasında bir işlem yaptığı da anlaşılamadığından, haczedilmezlik şikayetinin süresinde olduğunun kabulü ile şikayetin incelenmesi gerekeceği-
Davacı tarafından kullandığı kredide temerrüde düşmesi üzerine davalı banka tarafından emekli maaşlarına bloke koyulduğunun belirtildiği davada, taraflarca imzalanan sözleşmenin ilgili maddesinde ve taahhütname (muvafakat) ile şahsın borcun ödenmemesi halinde banka nezdinde bulunan tüm alacakları, mevduat ve hesapları üzerinde bloke, hapis, mahsup, takas etme ve hesaptan tahsilat yetkisini davalı bankaya verdiği, kredi geri ödemelerinin maaş hesabından yapılmasına muvafakat ettiği açık olarak; bankanın sözleşme hükümlerine göre yaptığı işlemin sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerin dürüstlük kuralına aykırı düşecek şekilde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olduğunun kabul edilemeyeceği; emekli maaşından tahsil edilen miktarın faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesinin iyiniyet kurallarıyla bağdaşmayacağı-
Hesabın ulaştırma işleri için kullanılan hesap olduğunun, hesap üzerinden; belediyeye bağlı araçların plakalarına göre toplu taşıma bedelleri tahsil edildiğinin, belediye otobüslerinin gelirleri ve giderlerine ilişkin işlemler yapıldığı, virman işlemleri, elektrik ödemeleri, akaryakıt ödemeleri ve toplu taşıma kesintilerine ait sair gelir ve giderler gerçekleştirildiğinin tespit edilmesi halinde, hesapta haczi kabil gelirlerin bulunduğunun ve havuz hesabı olduğunun kabul edilmesi gerekeceği, bu hesap yönünden şikayetin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Asıl olanın borcun ödenmesi olup, borçlunun mutlaka meskeniyet şikayetinde bulunduğu semtte veya o yere yakın semtte oturmasının zorunlu olmadığı-