Önceki haciz üzerine meskeniyet şikayetinde bulunulmamış olmasının, yapılan yeni haciz nedeniyle haczedilmezlik şikayetinde bulunulmasına ve bu şikayetin incelenmesine engel olmadığı, zira, borçlunun şikayet hakkının her haciz nedeniyle yeniden doğacağı-
Mahkemenin bozma ilamına uyması ile alacaklı yararına usuli kazanılmış hak meydana geldiğinden, mahkemece yapılacak işin, uyduğu bozma ilâmında gösterilen esas çerçevesinde işlem yapmak ve hüküm kurmaktan ibaret olduğu-
Teminat mektuplarının kıymetli evrak niteliği bulunmadığı- Banka ile muhatap arasında garanti sözleşmesi niteliğinde olan teminat mektubunda lehtar, akit durumda olmadığından; yani, teminat mektubu ile doğmuş ve doğacak bir hak bulunmadığından, lehtarın borcu için teminat mektubunun haczedilmesinin yasal imkanı bulunmadığı- Teminat mektubu hangi iş için verilmiş ise onun için haczedilip paraya çevrilebileceği-
Vekil ile takip edilen işlerde vekile tebligat zorunlu olduğundan asile yapılan tebligatların usulüne uygun olup olmamasının sonuca etkili olmadığı-
Asliye hukuk mahkemesince verilen ihtiyati tedbir kararının, "rızai devir ve temlikleri önleyici" nitelikte olduğu, haciz konulmasına engel teşkil etmeyeceği- Asliye hukuk mahkemesinin kesinleşen kararı ile "tapuda borçlu adına kayıtlı bir kısım hissenin, şikayetçi adına tesciline karar verilmiş" olup, taşınmazın borçlunun borcu nedeniyle haczedilebilmesi için haciz tarihinde borçlu adına kayıtlı olması zorunlu olduğundan ve haciz tarihinde, taşınmazın bir kısım hissesi borçlu adına kayıtlı olduğundan, icra müdürünün haciz işleminde usulsüzlük bulunmadığı- Sonradan tapu iptal ve tescil kararına dayalı olarak taşınmazın maliki olan 3. kişinin, haczin kaldırılması için, genel mahkemede mülkiyet hakkına dayalı olarak dava açması gerektiği-
İcra dosyasının incelenmesinde haciz konulan banka mevduatı mahkemenin de kabulünde olduğu gibi 4081 sayılı Yasa'nın 22. maddesi gereği haczedilemez ise de, haczin konulduğu 23.11.2011 tarihinden sonra İcra dosyasından anılan hesaptaki paranın dosyaya istenmesi yönünde bir işlem gerçekleştirilmediğinden haczin İİK'nun 106-110 maddeleri gereği düştüğünün kabulünün yerinde olduğu-
Meskeniyet iddiasına dayalı haczedilmezlik şikayetinde, borçlunun haline münasip evin kıymeti belirlenirken, sadece taşınmazın arsa değeri ve meskenin kıymetinin belirlenmesi gerektiği- Borçlunun diğer ihtiyaçları için gerekli olan taşınmazın eklentilerinin değerleri, bu değerin içinde yer almadığı, borçlunun daha mütevazi niteliklere sahip yerlerde haline münasip daha küçük meskeni edinebileceği miktarın belirlenmesinin zorunlu olduğu-
Borçlunun "haline münasip" evinin haczedilemeyeceği, bir meskenin borçlunun haline uygun olup olmadığının adı geçenin haciz anındaki sosyal durumuna ve borçlu ile ailesinin ihtiyaçlarına göre belirleneceği, Beşiktaş ve Şişli ilçe sınırları içerisinde iki oda bir salondan oluşacak borçlunun haline münasip meskeni 250.000,00 TL'ye satın alabileceklerini belirten ek bilirkişi raporunun bu haliyle Yargıtay denetimine elverişli olmadığı, çünkü, asıl olan borcun ödenmesi olup, borçlunun mutlaka Beşiktaş ve Şişli ilçe sınırları içerisinde meskeninin bulunmasının zorunlu olmadığı, bu nedenle borçlunun daha mütevazi niteliklere sahip yerlerde daha küçük haline münasip meskeni edinebileceği miktarın belirlenmemesinin doğru olmadığı-
Haczedilmezlik şikayeti, İİK'nun 16/1. maddesi uyarınca 7 günlük süreye tabi olup, bu sürenin öğrenme tarihinden başlayacağı- İİK'da haczinin yenilenmesine dair bir düzenleme mevcut olmayıp, aynı takip dosyasından da olsa, konulan her haciz yeni bir işlem olup borçlunun her haciz için şikayet hakkı bulunduğu-
Bina 3 katlı olup daireler üzerinde henüz kat irtifakı veya kat mülkiyeti kurulmadığından ve borçlunun da tapuda taşınmazın mülkiyetine tam hisse ile sahip olduğundan bilirkişilerce taşınmazın tamamının arsa değeri ve meskenin kıymeti belirlendikten sonra borçlunun haline münasip evin değeri belirlenerek sonuca gidilmesi gerekeceği-