İpoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan takibin mahkeme tarafından iptaline karar verilmediği veya takipten açıkça feragat edilmediği sürece aynı ipotek nedeniyle yeni bir takip yapılamayacağı-
Üst hakkı ipoteği ile güvence altına alınmış olan alacak ödenmediği takdirde, ipotek alacaklısının, ipotek konusu “üst hakkı”nın paraya çevrilmesi için, üst hakkı sahibini borçlu göstermek suretiyle cebri icraya başvurması ve taşınmaz rehninin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapması gerektiği, burada paraya çevrilecek değerin, üst hakkının üzerinde kurulduğu gayrimenkul değil, bağımsız ve sürekli nitelikteki üst hakkı olduğu-
Davacı, genel kredi sözleşmesinde hem ipotek veren hem de müteselsil kefil olarak yer almaktaysa da, davacı rücuen dava konusu yaptığı ödemeyi ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla aleyhine yapılan takip nedeniyle gerçekleştirmiş olduğundan, ipotek veren sıfatıyla ödeme yapan davacının yapmış olduğu bu ödemeyi genel kredi sözleşmesinde kefil olan davalılardan rücuen tahsilini talep etmesinin mümkün olmadığı-
Tedbir kararı verildiği andan itibaren hüküm ifade edeceğinden mahkemenin takiplerin durdurulmasına ilişkin tedbir kararının, kararın verildiği tarih itibariyle hukuki sonuçlarını doğuracağı, bu tarihten itibaren takibin olduğu yerde durdurulması, tedbir kararından sonra, yapılan işlemlerin iptali yönünde hüküm kurulması gerekeceği-
Mahkemece eksik olduğu anlaşılan gider avansının tamamlattırılması için HMK'nun 120/2. maddesi gereğince verilecek iki haftalık kesin süre ile birlikte gider avansının neye ilişkin olduğu net olarak belirlenmesi ve taraf avansın yatırılmamasının hukuki sonuçları konusunda uyarı yapılması gerekeceği, bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmezse, ancak o takdirde davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddedilmesi gerekeceği-
Takip dayanağı ipotek akit tablosunda yetki sözleşmesi bulunsa idi dahi sözleşmenin bir tarafı gerçek kişi olduğundan yetki sözleşmesinin bir geçerliliğinin bulunmayacağı, ayrıca takipte bono da dayanak gösterilmiş ise de, ipteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapıldığından bonodaki yetki şartının icra mahkemesinin yetkisini tayinde hukuki bir öneminin bulunmadığı-
İcra takibinin asıl kredi borçlusu (lehine ipotek verilen) aleyhine açılmasının asıl olduğu, takip sonunda üçüncü kişinin taşınmazının paraya çevrilmesi söz konusu olduğundan, o kişi hakkında da takip yapılması gerekeceği, ipotek veren üçüncü kişi ya da ipotekli taşınmazı ipotekle yükümlü olarak alan 3.kişi ile asıl borçlu arasında zorunlu takip arkadaşlığı olduğu, icra müdürünün işlemine yönelik başvuru İİK.nun 16. maddesine dayalı şikayet olup, şikayetin esasının incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
İhale konusu borçlu lehine kurulan üst hakkının satışa esas değerinin, taraflar arasındaki resmi sözleşme hükümleri dikkate alınarak, sözleşme süresince üst hakkının üzerindeki yapılar ile birlikte sözleşmeye uygun kullanılması neticesi üst hakkı sahibine sağlayacağı her türlü yarar değerlendirilerek, kalan sözleşme süresine göre belirlenmesi gerektiği-
İlamlı takibe konu edilen takip dayanağı ipotek ve ipotek tesisi ve tescil istemi ile Tapu Müdürlüğü'nün onam şerhinden anılan ipoteğin kesin borç ipoteği (karz ipoteği) niteliğinde kurulmadığı; doğmuş ve doğacak borç için verilmiş limit ipoteği olup olmadığının açık olmadığı, bu durumda takip konusu yapılan alacağın varlığı ve muaccel olup olmadığı yargılamayı gerektireceğinden anılan takibin iptali yönünde hüküm tesisi gerekeceği-
İleride gerçekleşecek veya gerçekleşmesi muhtemel bir alacağın teminatı olarak tesis edilen ve MK.nun 851 ve 881. maddelerinde ifadesini bulan azami had (üst sınır) ipoteğinde borcun ulaşacağı miktar belirsiz olduğundan taşınmazın ne miktar için teminat oluşturacağının ipotek akit tablosunda limitle sınırlanabileceği, ipoteğin üst sınır ipoteği olması halinde, borçlunun sadece ipotek akit tablosunda belirtilen miktar ile sınırlı olmak üzere sorumlu olduğu, ipotek aktinin niteliği gözönüne alındığında limitin aşıldığı yönündeki şikayetlerin süreye tabi olmadığı-