Borçlunun, edimini hiç veya gereği gibi ifa etmezse, kusurlu olmadığını kanıtlayamadığı takdirde, alacaklının bundan doğan zararını gidermekle yükümlü olduğu, yüklenici davalı şirket, paylaşım dengesini bozmak suretiyle, sözleşmeye aykırı davrandığından, alacaklı arsa sahibinin, bu nedenle uğradığı zararı karşılaması gerektiği-
Kiralananın tahliye edildiğinin kabul edilebilmesi için kiralananın fiilen boşaltılması yeterli olmayıp anahtarın da kiralayana teslim edilmesi gerektiği-
Taşınmaz satışında kısmi zapt nedeniyle tazminat istemine yönelik davada, davacının 19.000 m2 olarak nizalı taşınmazı 05.01.2007 tarihinde satın aldıktan sonra, satıştan önce taşınmazın bir kısmına kamulaştırmasız olarak dava dışı Belediye tarafından el atılması ve bu sebeple davalılar tarafından Belediye tarafından el atılması ve bu sebeple davalılar tarafından Belediye aleyhine açılan tazminat davası neticesinde bu kısmın yol olarak terkinine karar verilmesi ve bu kararın 01.11.2004 tarihinde kesinleşmesine rağmen hüküm özetinin ilgili tapu siciline şerhi için gerekli işlemlerin yapılmaması nedeniyle, taşınmazın 2158,19 m2'lik kısmına 30.10.2007 tarihinde el konulduğu, davacının satışa konu gayrimenkulün bir kısmının yola terkinine ilişkin olguyu, satış öncesi ya da en geç satış anında bildiğini gösteren ve yasal anlamda geçerli bir yazılı delilin bulunmadığı anlaşılmakla, davalıların zapta karşı tekeffül hükümleri uyarınca el konulan bölüme ilişkin satış bedelini davacı alıcıya iade etmeleri gerektiği, aksi durumda davalılara aynı taşınmaz için hem kamulaştırmasız el atmaya dayalı tazminat ve hem de taşınmaz satışı nedeniyle bedel tahsiline imkan tanınmış olacağı, bu halin de sebepsiz zenginleşme sonucu doğuracağı-
Davalı kiracının süresi sona ermeden kira sözleşmesini tek taraflı feshederek kiralananı tahliye etmesi durumunda davalı kiracının sözleşmeyi feshi haksız olduğundan, kira süresinin sonuna kadar kira parasından sorumlu olacağı, davacının zararının, tahliye tarihinden kiralananın aynı koşullarla yeniden kiraya verilebileceği tarihe kadar boş kaldığı süreye ilişkin kira parasından ibaret olup, bu sürenin de kira sözleşmesinde 1 ay olarak belirlendiği-
Davacı arsa sahibi, bağımsız bölümlerin kendisine fiilen teslim edildiği ve tasarruf etmeye başladığı tarihe kadar gecikme tazminatı talep edebileceği(BK. md 96, 106/II; TBK. md.112,125/1)- Yargıtay'ın yerleşik içtihatları gereğince, yüklenici, ortak yerlere ve kendisine ait bağımsız bölümlere de yaptığı fazladan imalatlar hariç, sadece arsa sahibinin bağımsız bölümlerinde yaptığı fazladan,sözleşme dışı imalat bedellerinin tahsilini talep edebileceği, buna göre, gerekirse yerinde tekrar keşif yapılarak, davalı yüklenicinin sadece arsa sahiplerinin bağımsız bölümlerine yaptığı fazladan imalat varsa, bunların serbest piyasa fiyatları ile saptanan bedellerinin, davacının alacağından mahsup edileceği-
Hatalı yapılmış ve bakımı eksik depo çatısının şiddetli yağmurda biriken suyu depo içine sızdırmasının, davalının söz konusu emtiayı çatısı kusurlu ve yağmura karşı koruma sağlayamayacak durumdaki bir depoda tuttuğunu, böylece de emtiayı dış etkenlere karşı emniyetli bir yerde muhafaza etmediğini gösterdiği, şiddetli yağmurun veya çatıdaki yapım hatası ve bakım eksikliğinin, davalı davranışı ile zarar arasındaki illiyet bağını kesecek ya da davalının kusurunu azaltacak nitelikte görülemeyeceği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön olmadığı-
Taraflar arasında düzenlenen taşınmaz satış vaadi sözleşmesi noterde resmi şekilde düzenlendiğinden geçerli ve iki taraf için de borç doğurmakta olup, (6098 s TBK. mad. 27 ve 112) sözleşmeden doğan yükümlülükleri yerine getirmemeleri sebebiyle davacının bundan doğacak müspet (gerçek) zararını gidermeleri gerektiği sonucu ortaya çıkmakta ise de, tanık beyanları, satış vaadi ve taksim sözleşmelerine konu muris  adına kayıtlı taşınmazda, tarafların da içinde yer aldığı mirasçılar adına yapılan miras payları oranında intikalden sonra taksim sözleşmesine uygun şekilde mirasçılardan ...’in paylarını üç kardeşine, annenin de miras payını üç çocuğuna devretmeleri, sonrasında davacının da kendi payını önce kısmen sonra tamamen dava dışı gerçek kişilere satması, tapudaki tedavüllerin miras taksim sözleşmesine uygun olarak yerine getirilmesi karşısında, tüm mirasçıların katılımı ile yapılan tarihsiz miras taksim sözleşmesinin davada dayanılan satış vaadi sözleşmesinden sonra düzenlendiğinin, bu durumda da satış vaadi sözleşmesi ile taraflara yüklenen yükümlülüklerin, daha sonra tüm mirasçıların katılımı ve özgür iradeleri ile düzenlendiği anlaşılan ve tapuda da devirlere konu edilen miras taksim sözleşmesi ile ortadan kalktığının, tarafların miras taksim sözleşmesi ile satış vaadi sözleşmesinden caydıklarının (vazgeçtiklerinin) ve satış vaadi sözleşmesinin bozulduğunun kabulü gerektiği, artık tarafların ortak ve özgür iradeleri ile düzenlenen miras taksim sözleşmesi sebebiyle satış vaadi sözleşmesinden sonra davalıların kusuru olmaksızın ortaya çıkan imkansızlık nedeniyle davalılar borçlarından kurtulduklarından, davacı tarafın caydığı (vazgeçtiği) satış vaadi sözleşmesine dayanarak gerek mülkiyet gerek tazminat isteme hakkının da ortadan kalkmış olduğu ve bu sebeple davacı taraf lehine hüküm kurulma imkanının da kalmadığı-
Kiraya veren, kira süresi sona ermeden akdi haksız şekilde feshettiği takdirde, davacı zararının, kiralananın üçüncü şahsa satıldığı tarihten itibaren, kiracının benzer nitelikteki taşınmazı aynı koşullarla, ne kadar sürede kiralayabileceği ve bu süre içerisindeki zararın tespitinden ibaret olacağı-
Satın alınan aracın faturada belirtilen özelliklere uygun olmaması nedeniyle değiştirilmesi, mümkün olmadığı takdirde bedelin yada araca yapılan masrafın tahsili istemi-
Davacı, satıldığı iddia edilen taşınmazın maliki olmayıp malikin vekili olarak işlem yapmış ve dosyaya bir örneği sunulan taahhütnamede davacının imzası bulunmamakta olup, antifiriz satışının da dava dışı Ltd. Şti. ile davalı A.Ş arasında gerçekleştiği, davacının satış akdinin taraf olmayıp dosyaya sunulan teslim belgelerinin birinde teslim alan sıfatı ile imzasının bulunduğu anlaşıldığından, somut olay bakımından davacının aktif dava ehliyeti bulunmadığından açılan davanın reddi gerektiği-