Sözleşme, dava dışı üçüncü kişinin Kamu İhale Kurumu kararına itirazı üzerine idari yargıda yürütmenin durdurulması talepli dava açması sonucunda, Kamu İhale Kurumu kararı ile iptal edilmiş olduğundan, davacıya bir kusur atfedilmediğinden davacının yapmış olduğu masrafları isteyebileceği- Yüklenici kâr kaybı ve müspet zararını talep edemez ise de sözleşme nedeniyle yaptığı giderleri davalıdan isteyebileceği-
Taraflar arasındaki sözleşme ve sözleşmenin dayanağı olan encümen kararının, kesinleşen mahkeme ilâmıyla iptâl edilmesi sonucu sözleşmenin ifası imkânsız hale gelmiş, hukuki imkânsızlık doğmuştur. Ayrıca, kesinleşen mahkeme ilâmına bağlı iptâl kararının gerekçesi tartışılarak somut olayda kusur değerlendirmesi yapılması da doğru değildir. O halde sözleşmenin hukuki imkânsızlık sonucu ifa edilemeyeceği kabul edilmeli, sözleşme sonrası objektif imkânsızlık haline göre uyuşmazlık sonuçlandırılmalıdır. Bu durumda, davacı yüklenici ancak yaptığı imalatın bedelini talep edebilir, kâr kaybı (olumlu zarar) isteyemez. Terkin tarihinde eldeki dava derdest olup, davacı şirket yetkililerinin başvurusu üzerine şirketin ihyasına karar verilmiştir. Bu durumda, yapılan temlikin geçerli olduğu ve HMK 125/2. maddesi hükmü uyarınca, dava konusu alacağı kısmen devraldığı açıktır.
Asıl davada dava, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine dayalı nama ifa kapsamında satışa izin talebine ilişkindir.
11. HD. 12.09.2022 T. E: 2021/3765, K: 5774
Davalı işveren şirketin olay günü şoförlerin izinli ve raporlu olmaları nedeniyle asıl işi şoförlük olmayan işçilere araç kullanma görevini vermesi ve aracın görevlendirilmiş şoför haricinde kullanılmaması konusunda işçilere kurallar koyarak bu kurallara uyulması konusunda gerekli eğitim ve denetim görevini yerine getirmemesi nedeniyle kusuru bulunduğu, meydana gelen iş kazası olayı ile zarar arasındaki illiyet bağının sigortalının ağır kusuru nedeniyle kesilmediği-
Mülkiyeti siteye ait olmayan arazi üzerine inşa edilerek kamu kullanımına açık şekilde teslim edilen yeşil alan, otopark ve sosyal alanlar yönünden davacının iddiasının açık ayıp niteliğinde mi yoksa ihbara ilişkin hak düşürücü süreye tabi olmaksızın genel zamanaşımı süresi içerisinde ileri sürülebilecek bir eksik ifa niteliğinde mi olduğu, bunun yanı sıra hükme esas alınan bilirkişi raporunda eksik ifa nitelendirmesi içerisinde hesaplama yapılan çatı yeşillendirmesi ile güneş kolektörlerinin yapılmamasından doğan değer azalması yönünden yapılan incelemenin yeterli olup olmadığı-
Davalının işyerinde çalışması nedeniyle davacıda oluşan bel fıtığı meslek hastalığının mahiyeti ve bu hastalık nedeniyle maluliyetinin bulunmaması da gözetildiğinde hükmedilen (20.000 TL) manevi tazminat miktarının fazla olduğu-
Davalı belediyenin, kentsel dönüşüm projesine ilişkin imar planının iptali nedeniyle edimini ifa edememesinden doğan zarar, davacıya teslim edilmesi gereken konutun rayiç bedeli kadar olduğundan, uyuşmazlığın taraflar arasındaki sözleşme hükümleri ve analiz raporu çerçevesinde değerlendirilmesi (davalının sorumluluğunun analiz raporundaki değerlerle sınırlı tutulması) durumunda, davacının gerçek zararının tazmin edilemeyeceği, davalı belediyenin sözleşmeyle teslimini vaat ettiği taşınmazın dava tarihindeki rayiç bedelinden sorumlu tutulması gerektiği- "İfa edilmeyen geçerli sözleşmede davalının taşınmazın rayicinden sorumlu tutulması gerektiği, ancak somut olayda ifa imkânsızlığının bulunduğu ve hükmolunacak tazminatın dava tarihindeki değil, ifanın imkânsız hâle geldiği tarihteki rayiç değer olması gerektiği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Teslim yeri gösterilmediğinden ve teslim alma ve malın sevkiyatını sağlama edimi de davacı alıcıya yüklendiğinden, teslimin satıcının adresi olan Türkiye'de yapılması gerektiği- "...120 gün içerisinde mal sevkiyatı alıcı tarafından gerçekleştirilmezse, peşinat olarak ödenen 75.000 USD'nin satıcıya gelir olarak kaydedilececeği ve alıcının paranın geri ödenmesini talep edemeyeceği” şeklindeki hüküm ve sözleşmenin iç savaş H.p’te sürerken taraflar arasında imzalandığı gözetildiğinde, Suriye’deki iç savaş nedeniyle davacının davalıya ödediği bedeli mücbir sebebe dayalı olarak talep edemeyeceği- "İç savaşın önceleri bastırılabilecek seviyedeyken ülkenin bir çok yerine sıçrayıp kontrolden çıktığı, mücbir sebep hâllerinden biri olan iç savaş nedeniyle davacı tarafın protokol nedeniyle ödemiş olduğu bedelin iadesine karar verilmesi gerektiği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-
Gizli ayıplı olması nedeni ile ödenen bedelin tahsili istemi-