Malın ayıplı olmasından kaynaklanan misliyle değişim davasında davacı şirket, aracı dava dışı gerçek kişiden almış ise de, dava açıldığı sırada aracın maliki konumunda olup, davanın, 6102 sayılı TTK'nın 4. maddesi kapsamında ticari dava niteliğinde olduğu ve davanın asliye ticaret mahkemesinin görevine girdiği-
Davalının sorumluluğunun sigorta hukukundan kaynaklandığı, bu nedenle davanın Asliye Ticaret Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği-
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu mad. 4/1-a gereği her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu'nda düzenlenen hususların ticari davalar olduğu- Sigorta hukukunun 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nda düzenlendiği, bu durumda Türk Ticaret Kanunu'nda düzenlenen hususlardan olması nedeniyle dava ticari dava olup asliye ticaret mahkemesi görev alanı içinde bulunduğu-
HMK. mad. 31 uyarınca, hakimin davayı aydınlatma yükümlülüğü ilkesi bağlamında davacının talebinin tam olarak neye ilişkin olduğunun belirlenmesi gerektiği-
Görev kurallarının kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece kendiliğinden (re’sen) dikkate alınmasının zorunlu olduğu- Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı davanın, sigorta poliçesinden doğan bir dava olmadığı, bu nedenle, halefiyet davasının bir ticari dava sayılmayacağı, bu davanın, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibi olduğu, sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hakkın sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusu olduğu-
Menfi tespit-istirdat davasına konu takip rehnin paraya çevrilmesi yoluyla yapılmış bir takip olup paraya çevrilecek rehin, taraflar arasında imzalanmış genel kredi sözleşmesinin teminatı olarak verilmiş olduğundan, davanın asliye ticaret mahkemesinde görülmesi gerektiği- Genel kredi sözleşmesi ticari bir sözleşme olduğundan, bu sözleşme gereğince çekilen ticari kredi üzerinde kredi müşterisi tarafından nasıl tasarruf edildiğinin (ve ticari olmayan bir araç alımında kullanılmış olmasının) sözleşmenin ticari olan vasfına bir etkisi olmayacağı-
Sigorta hukukunun 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nda düzenlendiği, bu durumda Türk Ticaret Kanunu'nda düzenlenen hususlardan olması nedeniyle dava ticari dava olup asliye ticaret mahkemesi görev alanı içinde bulunmakta olup mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esasına girilerek yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmasının doğru görülmediği-
Yapı kooperatifleri tacir olarak kabul edilmemiş olduğu- Davacı şirket ile davalı kooperatif arasındaki kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlığın, kooperatif ile üye arasında bir uyuşmazlık olmadığı, TTK. mad. 4 uyarınca, her iki tarafın tacir olduğu ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işlerinden kaynaklanan bir uyuşmazlığın da bulunmadığı bu nedenle "davaya bakma görev ve yetkisinin ticaret mahkemesine ait olduğuna" dair verilen kararın hatalı olduğu-
Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamında davalıya ait trafik sigortalı aracın, dava dışı sürücü idaresinde iken meydana gelen trafik kazası nedeniyle davacı sigorta şirketinin ödediği hasar bedelinin sözleşme tarafı olan davalıdan tahsili istemine ilişkin davada, davalı sigortalının şirket olduğu ve tüketici sayılamayacağı ve davacı Sigorta A.Ş'nin zorunlu mali sorumluluk sigortacısı bulunduğu ve bu halde davanın, TTK.nun 1483 vd. maddelerinde sayılan hususlardan olduğu  ve  Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmesi gerektiği-
Davacı Güvence Hesabı, Yönetmeliğin 16. maddesinde sayılan hallerde ödediği tazminatı sorumlu davalılara rücu etmekte olup davalılar gerçek kişi olduğundan ve uyuşmazlık haksız fiilden kaynaklandığından, asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu-