Olası kastla yaralama nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemleri- 5149 sayılı Kanun kapsamında ev sahibi spor kulübünün spor alanının iç güvenliğini sağlamakla yükümlü olduğu, güvenliğin sağlaması bakımından kontrol ve denetim görevinin ise Türkiye Futbol Federasyonuna ait olduğu- Taleple bağlılık kuralına aykırı olarak talepten fazlasına karar verilemeyeceği- Islah ile talep edilen miktar dikkate alınmaksızın hüküm kurulmasının talep aşımı mahiyetinde olduğu-
Kasten adam öldürme eylemine dayalı destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemleri- Dava dilekçesinde tespit istemi bulunmadığı halde, taleple bağlılık ilkesi gözetilmeksizin bu yönde hüküm kurulması ve bölüşük kusur indiriminin davacıların miktar açıklama dilekçesinde talep ettiği miktarlar üzerinden yapılması gerekirken, talebi aşar şekilde mahkemenin kendi belirlediği miktarlar üzerinden yapılmasının hatalı olduğu-
Birleşen istihkak davasına yönelik mahkemece bir hüküm kurulması gerektiği-
Tehdit ve hakaret eylemleri nedeniyle manevi tazminat istemi- Davacı dava dilekçesinde davalının eylemleri nedeniyle manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiş olmasına göre mahkemece bu hususta karar verilmesi gerektiği, mahkemece, ceza davaları kapsamında davalının davacıya karşı olan eylemlerinin hukuka aykırı olduğunun tespitine ve davacı lehine manevi tazminat takdirine yer olmadığına hükmedilmesinin hatalı olduğu-
Asıl alacağa yapılan itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesi talep edildiği halde, mahkemece, talep aşılarak asıl alacak ve faiz toplamı üzerinden itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesinin hatalı olduğu, talepten fazlasına karar verilemeyeceği, dava dilekçesinde talep edilen müddeabih kapsamına girmeyen faiz yönünden de takibin devamına karar verilmesinin hatalı olduğu- Haksız fiilden kaynaklanan borçlarda uygulanacak faiz kural olarak yasal faiz olduğu- Dava konusu alacağın miktarının tespiti yargılamayı gerektirdiğinden, söz konusu alacağın likit olmadığı ve bu nedenle mahkemece icra inkar tazminatı talebinin reddi gerektiği-
Adına kayyım atanan kişinin mirasçısı olduklarını ileri sürenler tarafından usulüne uygun şekilde harcı yatırılarak açılmış bir kayyımlığın kaldırılması davası bulunmadığından, HMK'nin 26. maddesi gereği yazılı taleple bağlılık kuralı gereği usule uygun davası bulunmayan mirasçılar lehine olacak şekilde kayyımlığın kaldırılmasına dair hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Davacının kısmi davada saklı tuttuğu fazlaya ilişkin haklarını ek bir dava açarak istemediği gibi, müddeabihi aynı davada kısmi ıslah dilekçesi de vererek artırmadığı da gözetildiğinde, talebin aşılması suretiyle hüküm tesis edilemeyeceği-
Borçlular "terekenin borca batık olması" hususunda mahkeme kararı ile murisin terekesinin borca batık olduğunun tespiti ile davacıların mirası hükmen reddine ilişkin kararı ibraz ederek icra emrinin iptalini talep etmiş olduğundan, mahkemece  talep aşılmak suretiyle takibin iptaline karar verilmesinin isabetsiz olduğu, "icra emrinin iptaline" karar verilmesi gerektiği-
Yargılama aşamasında dayanılıp sunulmayan deliller, temyiz veya karar düzeltme aşamasında sunulmuş olsalar bile, bu aşamalardaki incelemeler sırasında dikkate alınamayacağı kuralının istisnasını, "dayanılıp sunulan delillin, o davaya konu borcu söndüren bir nitelik taşıması" oluşturduğu- Somut olayda, davacının dava dilekçesinde haftada 7 gün 07.00-19.00 saatleri arasında çalıştığını iddia etmesi karşısında günlük çalışmanın 12 saat olduğunun kabulü gerekirken, hakimin, tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olmadan; ondan fazlasına hükmetmesinin isabetsiz olduğu-
Mahkemece gerek kısa kararda gerekse buna uygun düzenlenen gerekçeli kararda davacı kadın lehine maddi ve manevi tazminata hükmedilmiş olup, tashihle hükmün değiştirilmesinin mümkün olmadığı, o halde mahkemece davacı kadın vekilinin tazminatlara yönelik tavzih talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, tavzih talebinin kabulü ile yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı- Mahkemece davacı kadın yararına, dava dilekçesinde talep edilen miktardan daha fazla miktarda maddi tazminata hükmedildiği, bu durumun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 26. maddesindeki taleple bağlılık ilkesine aykırılık teşkil ettiği- Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davacı kadın yararına takdir edilen manevi tazminatın az olduğu-