Davacıların Afganistan vatandaşı olduğu, anılan ülkenin Hukuk Usulüne Dair Lahey Sözleşmesine taraf ülkeler arasında yer almadığı, Afganistan ile Türkiye arasında teminattan muafiyeti öngören ikili bir anlaşma bulunmadığı ve emsal dosyalarda Adalet Bakanlığından alınan bilgi yazılarına göre, sözü edilen ülke vatandaşlarının teminattan muaf tutulmasına imkan veren fiili bir uygulamanın da bulunmadığı dikkate alınarak; uyuşmazlığın mahiyet ve miktarına göre takdiren belirlenen 10.000,00 TL teminatın banka hesabına yatırılması için süre verildiği, davacılar vekilinin kendisine tanınan kesin süre içinde teminatı yatırarak 21.10.2022 tarihli işlem dekontunu dosyaya ibraz ettiği ve böylelikle Yargıtay bozma ilamında işaret edilen dava şartı eksikliğinin giderilmiş olduğunun anlaşıldığı-
Muris sigortalıya ait kanda yüksek oranda alkol olduğunun tespit edildiği, alkollü olarak araç kullanması sebebiyle F. Kaza Sigortası Genel Şartlarında teminat dışı hal olarak belirtilen "sigortalının kendisine bile bile ağır tehlikeye maruz bırakacak hareketlerde bulunması" düzenlemesi gereğince talebin teminat kapsamı dışında kalacağı, poliçe teminatının işlerlik kazanması için ölümün kaza sonucu meydana gelmesi gerektiği- Aşikar sarhoşluk halinin kaza sayılmayan hal olarak belirtildiği; olayda aşikar sarhoşluğun kaza sayılmayacağını düzenleyen genel şart maddesinin uygulanırlığının bulunduğu, alkol ile kaza arasında münhasıran illiyet bağı olacağı kanaatinin oluştuğu, ancak Yargıtay kararları dikkate alınarak, alkol ile kaza arasında münhasır etkinin varlığının tespitinin trafik ve nörolog bilirkişi heyeti tarafından yapılmasının öngörüldüğünün belirtildiği- bu kapsamda dosyanın nörolog bilirkişinin de bulunduğu heyete gönderildiği, 11.04.2016 günlü bilirkişi heyet raporunda tıbbi mütaalada kazanın münhasıran araç sürücüsünün alkollü olması nedeniyle meydana geldiği sonucuna varıldığı yönünde görüş belirtildiği; dosya kapsamında alınmış olan bilirkişi raporlarının, isabetli ve hüküm kurmaya elverişli olduğu ölüm halinde uğranılan zararların tazmini F. Kaza Sigortası Genel Şartlarının ilgili maddeleri gereğince istenemeyeceğinden, davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Mahkeme hükmünün gerekçesiz olduğu, hüküm fıkrasında yazılması gereken hususlara yere verilmediği, kabule göre de davacının fazlaya ilişkin hakları bulunmadığı halde sırf güncel asgari ücretlerin uygulanarak yeni alınan tazminat raporu ile kazanılmış haklar ihlal edilecek şekilde karar verilmesinin doğru görülmediği-
Sürücünün kandaki alkol durumunun tespit edilemediği, koklamak ile alkol tespiti yapılamayacağı, koklanarak bulunan alkolün yasal sınır olan 0.50 promilden fazla olduğunun söylenemeyeceği, bu nedenle kazanın sürücünün sırf alkollü olmasından kaynaklı olmadığı, asıl nedenin yol şartlarına uygun hızda araç kullanmamak olduğu ve kazanın %100 sürücünün kusuru ile meydana geldiğinin anlaşıldığı- Dava konusu kazanın münhasıran alkolün etkisi altında meydana geldiği sübut bulmadığı gibi, sürücünün yasal sınırın üzerinde alkollü olduğu dahi ispat edilemediğinden, davacı sigorta şirketinin alkole dayalı rücu isteminin reddine karar verilmesinde bir usulsüzlük görülmediği-
Dava, trafik kazası sonucu oluşan ölüm nedeniyle, ölenlerin yakınlarının, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 53/3. (818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 45/2.) maddesi gereği, destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir...
Davacıların ceza yargılaması sırasında aldıkları ödemenin ne kadarının maddi, ne kadarının manevi tazminat için olduğu hususunda yeniden değerlendirme yapılması istenmiş, yerel mahkeme ise yapılan ödemenin tamamının maddi tazminata mahsuben yapıldığını kabul ederek hesaplama yaptığı; oysa ki, yapılan ödeme ceza kararında da açıkça belirtildiği üzere maddi ve manevi tazminata karşılık yapılmış olup ne kadarının maddi ne kadarının manevi tazminata karşılık yapıldığı anlaşılmadığından yapılan ödemenin yarısının maddi tazminata diğer yarısının da manevi tazminata karşılık yapıldığının kabulü gerektiği- Manevi tazminat, olaydan duyulan elem, üzüntü ve acının karşılığı olup, niteliği itibariyle bölünemez ve sonradan artırılamaz olmasına ve davacılar ceza yargılaması sırasında verilen karar ile manevi zararlarının karşılanmış olmasına göre davacılar yönünden anılan davacıların manevi tazminat taleplerinin reddi gerektiği-
Hakem Heyetince, eldeki uyuşmazlıkta destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulunmayan ve sağ olduğu beyan edilen babasının payı da ayrılarak destek paylarının belirlenmesi, daha sonra Dairemizin yerleşik uygulamaları ile belirlenen ve yukarıda ifade olunan destek payları esas alınmak suretiyle bilirkişiden ek rapor alınarak (usuli kazanılmış haklar gözetilmek suretiyle) davacının talep edebileceği tazminat miktarının belirlenmesi gerektiği- Ev hanımı olan ve gelir getirici bir işte fiilen çalışmayan destek nedeniyle tazminat hesabı yapılırken, tazminat hesabının yapıldığı tüm dönemlerde (aktif dönem olarak kabul edilen dönem için de) AGİ dahil edilmemiş asgari ücret üzerinden hesap yapılmasının gerekli olduğu- Davacılar desteğinin aktif dönemi olarak kabul edilen dönem için de AGİ dahil edilmemiş net asgari ücret üzerinden tazminat hesabının yapılması (pasif dönem hesabının kök rapordaki gibi yapılması) için rapor düzenleyen bilirkişiden ek rapor alınıp oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği- Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik ve AAÜT bir bütün olarak yorumlandığında tarafların avukat ile temsil edildiği hâllerde, taraflar aleyhine hükmedilecek vekâlet ücretinin, her iki taraf için de AAÜT’de yer alan asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekâlet ücretinin beşte biri olarak hükmolunması gerektiği-
Kaza tarihi itibari ile aracın Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortacısı, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesinin kaza tarihindeki limitleri dahilinde işletenin üçüncü kişilere vermiş olduğu zararı karşılayacağı- Sorumluluğunun kapsamı, kaza tarihi itibariyle 01.06.2015 tarihinden önce yürürlükte olan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları’na göre belirleneceği-
Davacılara mirasçılık sıfatlarından bağımsız olarak destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatıyla ödeme yapıldığı, davalı Güvence Hesabı'nın yaptığı ödemeyi murisin mirasçılarından mirasçılık sıfatlarına dayanarak talep ettiği, dosyada davacılarca mirasın gerçek reddine ilişkin sunulmuş bir karar bulunmadığı gibi hükmen reddi yönünden açılmış bir dava veya eldeki davada ileri sürülmüş bir def'i de bulunmadığından, davalının zarardan sorumlu olan kişilere mevzuat gereği rücu hakkının bulunduğu-
4. HD. 16.01.2024 T. E: 2021/26296, K: 451