Miras bırakanın, davacıya da, davalı gibi temliklerde bulunduğu-nun anlaşılması ve miras bırakanın davacıdan mal kaçırmak amacı ile hareket ettiğinin kanıtlanamaması halinde, «muvazaa» nedeniyle iptal kararı verilemeyeceği -
Bedeli mirasbırakan tarafından ödenen ancak tapusu mirasbırakanın bildirdiği kişi (oğlu, kızı vb.) üzerine çıkarılan taşınmaz hakkında, muris muvazaası sebebiyle tapu iptal davası açılabileceği-
Bir kimsenin, malvarlığının tümünü ya da ona yakın bir bölümünü bağışlamasının, olayın özelliğine göre «saklı payı zedeleme kasdı»nın objektif delili sayılabileceği -
«Muris muvazaası»na dayalı davalarda davacının payına hasren karar verileceğinden, «tüm mirasçıların birlikte dava açmaları» zorunluğunun öngören MK.640 hükmünün uygulama alanı bulmayacağı -
«Miras bırakanın, kendi miras payını yok etmek amacı ile muvazaalı işlem yaptığı» iddiası ile açılan davalarda BK.65 (şimdi; TBK. mad. 81) hükmünün uygulanamayacağı -
Bağışlayanın serbestçe dönebileceği (kayıtsız şartsız rücu şartıyla yapılan) bağışlamaların, ne zaman yapılmış olursa olsun -ayrıca, saklı payı ihlal kasdı ile yapılıp yapılmadığı araştırılmaksızın- mutlak olarak tenkise tâbi olduğu (MK. 565/3) -
Uygulamada «muris muvazaası» diye isimlendirilen davaların, miras bırakanın, miraçılardan mal kaçırmak amacı ile gerçekte bağışladığı ancak görünürde «satış» veya «koşullu bağış» yolu ile temlik ettiği (elden çıkardığı) taşınmaz mallar için söz konusu olduğu -
Miras bırakan ile ölünceye kadar bakma sözleşmesi yapmış olan kişi arasında nafaka yükümlülüğünün bulunmaması halinde, yapılan temlikin ivazlı sayılıp, tenkisine karar verilemeyeceği -