Alacaklı vekili tarafından avansın yatırıldığı tarihte istem geçerli olup, gönderme talebinin avansının yatırıldığı tarihte yapılmış sayılacağından ve bu tarih itibarı ile başvurunun HMK.'nun 20. maddesinde öngörülen iki haftalık kesin süre içerisinde olmadığı anlaşıldığından, mahkemece, yasal sürede yetkili mahkemeye gönderilmesinin talep edilmediği gözönünde bulundurularak, kamu düzeni ile ilgili olan HMK'nun 20. maddesi uyarınca takibin açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemenin görevsizlik kararının 23.07.2012 tarihinde kesinleştiği davacının 12.07.2012 tarihli dosyanın görevli ve yetkili mahkemeye gönderme talebinin yasal süresinde olduğu saptandığından, mahkemenin direnme kararının doğru olduğunun anlaşıldığı-
İhalenin feshi istemine ilişkin şikayet hakkında yetkisizlik kararı verilmesi üzerine, mahkemece, dava dosyasının yasal sürede yetkili mahkemeye gönderilmesinin talep edilmediği göz önünde bulundurularak, kamu düzeni ile ilgili olan HMK'nun 20. maddesi uyarınca re’sen davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekeceği-
Görevsizlik kararının onanmasına ilişkin ilam davacıya 02.11.2011 çarşamba günü tebliğ edildiği halde, 17.11.2011 perşembe günü verilen dilekçe ile dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi isteğinde bulunulduğundan, onama ilamının tebliğ edildiği gün ile başvurma günü arasında iki haftadan fazla bir süre geçtiğinden, görevli mahkemede görülen davanın görevsiz mahkemede açılan davanın devamı sayılamayacağı, hal böyle olunca, HMK’nın 20. maddesi dikkate alınarak davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken, işin esasının hükme bağlanmasının isabetsiz olduğu-
Dava tarihinde, müstakil ticaret mahkemesinin bulunmaması nedeniyle, ticari nitelikteki iflasın ertelenmesi davasında davanın açıldığı asliye hukuk mahkemesi görevli olduğu, ancak yargılama sırasında aynı yerde asliye ticaret mahkemesi kurularak faaliyete geçtiğinden, asliye hukuk mahkemesince dosyanın asliye ticaret mahkemesine re'sen devredilmesine karar verilmesi gerekeceği-
Bir davanın ticari dava olabilmesi için her iki tarafın tacir olması ve uyuşmazlığın ticari işletmelerinden kaynaklanması gerektiğinden, davalının tacir olup olmadığı araştırılmadan ve görev itirazı üzerinde durulmadan, mahkemenin kendini görevli sayarak yetkisizlik nedeniyle davanın usulden reddine karar vermesinin hatalı olduğu- İtirazın iptali davasında, icra dairesinin yetkisine itirazda bulunulması halinde, mahkeme öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı incelenerek, icra dairesinin yetkisiz olduğu sonucuna varılması halinde, mahkemece kendisinin yetkili olup olmadığına bakılmaksızın "yetkili yerde usulüne uygun yapılmış bir icra takibi bulunmadığından" itirazın iptali davasının reddine karar verilmesi gerektiği-
Yetkisizlik kararının kesinleşmesini müteakip, yetkisiz icra müdürlüğünce yapılan işlemlerin geçersiz olacağı- Borçlu, yetki itirazı ile birlikte borca itirazlarını bildirmemiş olsa bile, takibin şekline göre yetkili icra dairesince gönderilen ödeme emrinin tebliği üzerine, süresi içinde yetkili icra mahkemesine borca itirazlarını ve şikayetlerini sunabileceği, yetkili icra dairesince, borçluya yeniden ödeme emri tebliğ edilmesi üzerine borçlu tarafından yapılacak itiraz ve şikayetlerin, o icra dairesinin bağlı olduğu icra mahkemesince incelenerek değerlendirileceği-
Mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş ise de, davacının karar kesinleşmeden önceki bir tarihte yetkili mahkemeye gönderilmesi talepli dilekçeyi vermiş olduğu anlaşıldığından, dosyanın yetkili mahkemeye gönderilmesi gerekeceği-