Davalı 3. kişinn borçlunun dayısı olduğu anlaşıldığından, dava konusu tasarrufun bedel farkı ve iyiniyete bakılmaksızın İİK’nun 278/3-1 madde gereğince, davalı 3.kişinin yakın akrabalık nedeniyle borçlunun durumunun ve amacının bilebilecek kişilerden olması nedeniyle İİK’nun 280/1 madde gereğince iptale tabi olduğu-
Mahkemece, ivazlar arasında fahiş fark bulunduğu, davalının eşinin borçlularınn kızkardeşleri olduğu gibi aynı işkolunda faaliyette bulundukları İİK’nun 278/2 ve 280.maddelerine göre tasarrufun iptali gerektiği, diğer davalının da borçlular ile aynı iş kolunda faaliyette bulunduğundan borçlunun mali durumunu bilebilecek şahıslardan olduğundan bahisle davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Tasarrufun iptali davası-
Dava konusu taşınmazların tapudaki satış bedelleri (ipotekle birlikte) ile bilirkişi tarafından belirlenen rayiç değer arasında misli fark bulunmasına rağmen, İİK. mad. 278/2 uyarınca iki yıllık süre geçmiş olmasından dolayı dava konusu tasarrufların İİK’nun 278/3-2 madde gereğince iptalinin söz konusu olmadığı- Davalı borçlu "1993 yılından beri ekonomik sıkıntı içinde olduğunu, 2001 yılında daha da fazla ekonomik sıkıntıya düştüklerini, 1993 yılından beri 1.800 dönüm arazi sattıklarını" belirtirken, davalı 3.kişiler "2001 yılında da borçlu şirketten iki taşınmaz aldıklarını, borçludan aldıkları taşınmazları yine borçlu şirkete kiraladıklarını, kira bedeline ilişkin rehin sözleşmeleri yaptıklarını" belirterek bu yöndeki kira ve rehin sözleşmelerini delil olarak sunduklarından, dava konusu taşınmazlar üzerinde davacı şirketin ticari faaliyetinin konusuna uygun olarak yem fabrikası, konut, bekçi kulübesi, tavuk kümesleri, ofis, yem depoları ve atölye olduğu anlaşıldığından, dava konusu tasarrufun İİK. mad. 280/3 gereğince "ticari işletme devri" niteliğinde olduğu, davalı 3.kişilerin borçlunun durumunu ve amacını 2001 yılından beri bildikleri, dolayısıyla dava konusu tasarrufların İİK. mad. 280/1 madde gereğince de iptale tabi olduğu- Aralarında zorunlu dava arkadaşlığı bulunan davalılar yararına tek vekelat ücreti takdiri gerekirken ayrı ayrı vekalet ücreti takdirinin isabetsiz olduğu-
Davalı borçlunun borcundan dolayı dava konusu malın cebri icra yolu ile satılması halinde; takip alacaklısının alacağını ödedikten sonra malın satış bedelinden davalı 3.kişi elinde bir miktar para kalırsa bu meblağ ile sorumlu tutulacağı, geriye para kalmış ise, konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekeceği-
Davacının alacağının bonodan doğduğu, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleştiği, haciz tutanağının aciz belgesinin niteliğinde olduğu, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapıldığı anlaşıldığından, dava ön koşullarının mevcut olduğu- Davalılar arasında anne-oğul ilişkisi olup, İİK 278/3-1 maddesi gereğince yapılan işlem bağış niteliğinde olduğundan iptali gerektiği, davalının inançlı işlem iddiasının yazılı belge ile de ispatlanmamış bulunması nedeni ile davanın kabulü ile ve 280/1 maddeler gereğince takip konusu alacak ve ferileriyle sınırlı olarak tasarrufun iptaline karar verilmesi gerekeceği-
Karı koca arasında yapılan ivazlı tasarrufların bağışlama hükmünde olup iptale tabi olduğu, tasarrufun iptali davalarında karar ilam harcı takip konusu alacak miktarı ile iptali istenen tasarrufun, tasarruf tarihindeki değeri karşılaştırılarak düşük olan değer üzerinden nispi olarak hesaplanması gerektiğinden kooperatif hissesinin devir tarihindeki gerçek değerinin belirlenmesi gerekeceği, bu tür davalarda, davanın kabulü halinde alacak aciz belgesine bağlanmış ise bu miktar oranında, aksi durumda takip konusu alacak ve ferileri ile sınırlı olarak tasarrufun iptali ile İİK. mad. 283/1 gereğince bu miktar üzerinden haciz ve satış isteme yetkisi verileceği-
İhale bedelinden kalan para yok ise davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği-
Satışın akrabalar arasında yapılmış olmasına ve davalıların davacının durumunu amacını bilebilecek kişilerden olması karşısında tasarrufun iptaline karar verilmesi gerektiği- Mahkemece davalı 4. kişinin iyiniyetli olduğu kabul edilmişse de, davalı 4. kişinin diğer davalılar ile aynı köyde ikamet eden, birbirini yakınen tanıyan ve davalı borçlunun durumunu bilen bilebilecek kişilerden olduğu ve bunun yanında dava konusu taşınmazların tapudaki satış bedeli ile bilirkişi tarafından belirlenen bedel arasında misli fark bulunduğu anlaşıldığından, yapılan tasarrufun İİK. mad. 280/1 gereğince iptale tabi olduğu-
Davalı üçüncü kişinin tapudaki ödeme dışında yaptığı ödemeleri ispatladığı, bedel farkının ortadan kalktığı görüldüğünden ve söz konusu davalının kötüniyetli olduğu da  ispatlanamadığından hakkında açılan tasarrufun iptali davasının reddine karar verilmesi gerektiği- Davalı üçüncü kişi vekili, "müvekkilinin dava konusu taşınmazı kendisine ait taşınmazı satarak emlakçı aracılığıyla aldığını ve aldıkları tarihten beri de müvekkilinin annesi tarafından kullanıldığını" belirtmiş olduğundan, mahkemece, davalı 3. kişi tarafından satılan bu taşınmaza ait satış senedi istenerek gerektiğinde anılan taşınmaz üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak değerinin belirlenmesi, satılan taşınmaz ile dava konusu taşınmazın alınıp alınmadığının tespiti, gerektiğinde borçlu ve davalının satış tarihine yakın tarihli hesap hareketleri de incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-