Davacı tarafından kat’i aciz belgesi sunulmadığı gibi davalı borçlunun ev adresine haciz için gidildiği ancak cezaevinde olduğunun öğrenilmesi üzerine haciz yapılmadığı, yine borçlu adına kayıtlı araçlara ve iki taşınmaza da haciz konulduğu anlaşıldığından, davacıya geçici veya kat’i aciz belgesi sunması için uygun bir süre verilmesi veya davacı tarafından haciz konulan araçlar ile tapu kayıtları getirtilerek gerektiğinde değerleri konusunda keşif yapılarak bilirkişi raporu alındıktan sonra borçlunun aciz halinde olmadığı anlaşılıyorsa davanın ön koşul yokluğundan reddine, aksi takdirde davanın esası incelenerek mevcut delillere göre karar verilmesi gerekeceği- Bilirkişi tarafından hesaplanan dava konusu taşınmazın tasarruf tarihindeki rayiç değeri ile davalı tarafından borçluya ödenen arasında misli fark bulunmadığı gibi, davalının kötüniyetli olduğu da davacı tarafından ispatlanmadığından dava konusu bu bağımsız bölümle ilgili davalı hakkında açılan davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Davalı 3. kişinin tapudaki devir tarihi veya yakın tarihli borçluya banka aracılığıyla yaptığı ödemeler veya kredi kullanması gibi maddi ve hukuki olguların aralarında başka bir ticari ilişki bulunmaması halinde taşınmaz bedeline mahsuben yapılan ödemeler olarak kabul edileceği- Davalı 3.kişi tapudaki bedel dışındaki 50.000 TL’lik ödeme iddiasını banka dekontları ile ispatladığından bu durumda bedel farkının varlığından söz edilemeyeceği-
Davalı borçlulardan sadece birinin adresinde haciz yapılmış ve tutulan tutanak İİK’nun 105 niteliğinde geçici aciz belgesi niteliğinde ise de diğer borçlu adreslerinde yapılmış haciz ve alınmış bir aciz belgesi bulunmadığından, davalı dışındaki davalılar yönünden davanın ön koşul yokluğundan reddine karar verilmesi gerekeceği-İvazlar arasında fahiş fark olmadığı gibi davalının borçlunun mali durumunu bilen veya bilmesi lazım gelen kişilerden olduğu ispat edilmemiş olup, borçlunun bu amaçla hareket etmesi bir başka deyişle kötü niyeti yeterli olmayıp üçüncü kişinin bu amaçtan haberdar olduğunun ispatı gerekeceği- Tapu yazılı belge niteliğinde olduğundan burada yazılı olan bedelin davalı üçüncü kişi tarafından ödendiğinin kabul edilmesi, aksi iddianın ileri süren tarafından ispatı gerekirken anılan davalıya usule aykırı olarak ispat külfeti yüklenerek, bedeli ödediğini ispatlayamadığı gerekçesi ile reddinin isabetli olmadığı-
Mahkemece iddia, savunma toplanan delillere göre; dava konusu taşınmazın tapudaki satış bedelleri ile bilirkişi tarafından belirlenen rayiç değerleri arasında misli fark bulunmadığı gibi davacının muvazaayı ispat edemediğinden davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Dava konusu ev önce borçlunun yakın arkadaşı ve daha sonra borçlunun kardeşine satılmış olduğundan ve her iki davalının da borçlunun mali durumunun bozuk olduğunu bildiği açık ikrarları ile sabit olduğundan tasarrufun iptali davasının kabulüne karar verilmesi gerektiği (.6183 s. K. mad. 30)- 6183 s. Yasanın uygulanmasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarının maktu olarak belirleneceği-
Davalılar arasında İİK'nun 277.maddesinde belirtilen nitelikli bir yakınlık ya da iş ilişkisi bulunmadığı ve ivazlar arasında fahiş fark bulunmadığından tasarrufun iptali davasının reddine karar verilmesi gerektiği-
Amca-yeğen arasındaki tasrrufların iptale tabi olduğu (İİK. mad. 278)- Kredi sözleşmesinin kefili olan davacı-alacaklının, kredi borçlusu yerine yaptığı ödemenin, tasarruf tarihinden sonra olması nedeniyle tasarrufun iptali davasının reddedilemeyeceği-
İpotek bedeli dikkate alındığında ivazlar arasında fahiş fark olmadığı, davalı üçüncü kişinin borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve alacaklılarını ızrar kastı ile hareket ettiğini bildiği yönünde delil sunulmadığından bahisle tasarrufun iptali davasının reddi gerektiği-
İptali istenen tasarrufun senet ve kullanılan kredi sözleşmelerine dayalı borçtan sonra yapılmış olduğu görüldüğünden, borçlunun çocukları olan davalı 3. kişiler (İİK. mad. 278/3-1) ve borçlunun çalışanı davalı 4. kişi (İİK. mad. 280) yönünden tasarrufun iptali gerektiği- İcra takibine itiraz üzerine davacı alacaklının itirazın iptali davası açtığı anlaşıldığından, bu davanın davacı lehine sonuçlanmış ve kesinleşmiş olması halinde, anılan takip dosyası yönünden de tasarrufların iptaline, aksi takdirde kesinleşmemiş ise kesinleşmesinin beklenmesi, davalı borçlu lehine sonuçlanmış ve kesinleşmiş ise anılan takip dosyası yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Haciz tutanağının İİK. mad 105 kapsamında geçici aciz belgesi niteliğinde olduğu- Dava konusu taşınmazın tapudaki satış bedeli ile bilirkişi tarafından belirlenen rayiç değeri arasında misli fark bulunduğu, davalı üçüncü kişinin borçlu davalının durumunu ve amacını bilen kişilerden olması nedeniyle dava konusu tasarrufun iptale tabi olduğu, davalı üçüncü kişi dava konusu taşınmazı elden çıkardığından hakkındaki davanın bedele dönüştürüldüğü-