Trafik kazası sonucu araçta meydana gelen hasar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin açılan davada, kusur oranlarının tespiti için trafik polis memuru bilirkişiden aldırılan 05/11/2012 tarihli rapora göre; davalı şirketin gerekli işaretlemeleri yapmadan yolu trafiğe kapatarak kazaya sebep olduğu anlaşıldığından kazanın oluşumunda %80 oranında, karşı araç sürücüsü ...'nun yolun sağ kenarında bulunan “Dur” işaret levhasını dikkate almayarak yola çıktığından %20 oranında kusurlu, davacıya ait araç sürücüsü ...'nun ise kusursuz olduğunun belirlendiği- Taraf vekillerinin itirazı üzerine İTÜ Makine Fakültesi öğretim üyelerinden oluşan kusur uzmanı bilirkişi heyetinden aldırılan 18/03/2013 tarihli raporda da bu görüşe iştirak edilmiş; belirlenen kusur oranları mahkemece kabul görerek hükme esas alındığı- Aynı kazaya ilişkin her iki dosyada kusur konusunda aldırılan bilirkişi raporları tamamıyla birbirinden farklı olup bu farklılık nedeniyle ortaya çıkan çelişkinin giderilmesi gerektiğinden, eksik incelemeyle hüküm kurulması doğru olmadığı- Tarafların davaya konu trafik kazasındaki kusur durumlarının tespiti için dosyanın Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi'ne gönderilerek tüm dosya kapsamına göre kaza tespit tutanağı, bilirkişi raporları ve diğer tüm delillerin irdelendiği ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli rapor alınması ve daha önce alınan raporlar arasındaki çelişki giderilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Genel Garanti Taahhütnamesi kapsamında verilen taahhütlerin yerine getirilmemiş olması nedeniyle doğan zararlarına karşılık tazminat istemine ilişkin davada, davacının, uzun süreden beri ve müteaddit kereler yapılan kredi tahsisi ve araç satış işlemlerinde davalının taahütnameleri fax ile göndermesi üzerine araç kredisinin davalıya havale edildiğini, davalının da bunun karşılığında satışı yapılan araç ruhsatının üzerine banka lehine rehin şerhi düştüğünü, taraflar arasında bu uygulamanın yerleşik hale geldiğini iddia ettiği, taraflar arasında davacının iddia ettiği gibi yerleşik bir uygulamanın olup olmadığı araştırılarak sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği-
Bir güven kuruluşu olan bankanın kendisine verilen mevduatı saklamak ve sahibine ödemekle yükümlü olup, bu işlemleri yaparken de gerekli dikkat ve özeni göstermek zorunda olduğu-
Haksız eylem nedeni ile uğranılan maddi ve manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkin davada, istek halinde faizin, haksız eylemin vuku bulduğu (zararın ortaya çıktığı) tarihten itibaren işletilmesi gerektiği-
Patlama nedeniyle binada oluşan hasar bedeli ile yoksun kalınan kira bedelinin tazmini istemine ilişkin davada; davalının kusuru sonucu meydana gelen patlama nedeniyle davacılara ait binanın tamamında hasar oluştuğu, binanın yıkılmasını gerektirdiği, davacıların bina bedeli dışında, bina yapılıncaya kadar binadaki tüm kiralananlardan elde edeceği kira gelirlerinden de yoksun kaldığı, olay tarihinden hasar gören bina ile aynı nitelikteki bir binanın yeniden yapılması süresine kadar mahrum kalınan kira kaybından davalının sorumlu olacağı, haksız fiilin meydana gelmesiyle birlikte mahrum kalınan tüm kira zararının doğduğunun ve tamamının istenebilir hale geldiğinin kabulü gerekeceği, ancak davacı vekilince olay tarihinden karar tarihine kadar olan süre için yoksun kalınan kira kaybı talep edilmiş, olduğundan, bu hususlar üzerinde durularak karar verilmesi gerekeceği-
Sürücünün tek taraflı yaptığı trafik kazası sonucu, davacıya ait oto korkuluklara verdiği zararın tahsili istemine ilişkin davada, kaza tarihi itibariyle zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesini düzenleyen sigortacının davalı sigorta şirketi olup olmadığı saptanarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece, davacı banka tarafından tazmini istenen zararın gerçekleşmesinde davacı bankanın davalı personele banka mevzuatı ile ilgili gerekli eğitimin verilmesinde, kredi sistemini kesin ve net kurallara göre belirlenmesinde ve sistemin kurulmasında müterafık kusurunun bulunup bulunmadığı ayrıca yapılan işlemlerin niteliği ve hacmi gereği davalılar yararına uygun bir miktar hakkaniyet indirimi yapılıp yapılamayacağı hususlarının tartışılarak karar verilmesi gerekeceği-
Davacının valizinin kaybı suretiyle oluşan zarar, hava yolu taşımasında gerçekleştiğinden tazminat miktarının tayini yönünden Varşova Konvansiyonu hükümlerinin uygulanılması gerektiği, Varşova Konvansiyonu hükümleri uyarınca taşıyıcıyı sorumlu kılan haller bakımından üst tavan belirlenmiş, sınırlı sorumluluk ilke olarak kabul edildiği, ancak davalının sınırlı sorumluluğu tespit edilirken dosyada bulunan bagaj fişinde/valiz takip fişinde yazılı bulunan miktar üzerinden hesaplama yapılması gerektiği-
Davalı avukatın vekalet görevini kötüye kullanarak bilgisi haricinde karşı tarafla sulh olduğunu ileri sürerek maddi ve manevi tazminat is­temiyle dava açan davacı şirket, tüketici vasfını taşımadığından, bu davaya genel mahkemelerde bakılması gerektiği-
Ceza mahkemesi kararının hukuk hakimini bağlayabilmesi için TBK'nun 74. maddesi uyarınca ceza mahkemesi kararının maddi olgu yönüyle kesinleşmiş olması gerektiği, bu yönden kesinleşmiş bir karar bulunmaması halinde, hukuk hakimini bağlayacak bir ceza mahkemesi kararından da söz edilemeyeceği-