Davacı celsede şirketi davaya dahil ettiğini şifahi olarak beyan etmiş ise de, asliye hukuk mahkemesinde yazılı yargılama usulü geçerli olup sözlü beyan ile davaya taraf eklenemeyeceği gibi, şirketin davaya dahil edilmesi için usulüne uygun harç yatırılmadığından, şirketin davaya taraf olarak eklenemeyeceği ve davada taraf sıfatı bulunmayan şirketin oluşan zarardan sorumlu tutulamayacağı-
Haksız fiil nedeniyle tazminat ödetilmesi istemine ilişkin olan davada, Özel İdarenin davacıdan, dava konusu edilen atıkların kaldırılması ve yerin eski hale getirilmesine yönelik bir istemi bulunmadığına, bu yönde bir dava da açılmadığına göre davacının eldeki davayı açmasında ve milin kaldırılmasına yönelik istekte bulunmasında hukuki bir yararı bulunmadığından, kararın bozulması gerektiği-
Görevin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesi hizmet kusuru niteliğinde olup, İdare’nin hizmet kusurundan doğan zararlardan dolayı, İdari Yargılama Usulü Yasası’nın 2/1-b maddesi gereğince, İdare’ye karşı idari yargı yerinde tam yargı davası açılması gerekeceği-
Haksız eylem nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olan davada, davalı Karayolları Genel Müdürlüğü, bir kamu tüzel kişiliği olduğundan; kural olarak, işlem ve eylemlerinin kamusal nitelik taşıyacağından, görevin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinin hizmet kusuru niteliğinde olduğu- İdare’nin hizmet kusurundan doğan zararlardan dolayı; İdari Yargılama Usulü Yasası’nın 2/1-b maddesi gereğince İdare’ye karşı idari yargı yerinde tam yargı davası açılması gerekeceği-
Haksız eylem nedeni ile uğranılan maddi zararın ödetilmesi istemine ilişkin olan istemde, davacı fazlaya ilişkin hakkını saklı tutmuş olup eldeki davanın konusu saklı tutulan fazlaya yönelik hakka ilişkin olduğundan kesin hükümden söz edilemeyecek olup işin esası incelenerek karar verilmesi gerekeceği-
Haksız eylem sebebiyle uğranılan maddi ve manevi zararın ödetilmesi istemiyle açılan davada, haksız eylem aynı zamanda ceza kanununda ya da ceza hükümlerini taşıyan özel kanunlarda suç teşkil ediyorsa ve bu yasalarda, bu eylem için daha uzun bir zamanaşımı süresi tayin edilmişse, tazminat davasının da ceza davasına dair zamanaşımı süresine tabi olduğu- Hukuk mahkemelerinde açılacak tazminat davalarına uygulanacak ceza davası zamanaşımı sürelerinin, mahkemece ağırlatıcı veya hafifletici nedenler dikkate alınarak hükmedilen ( kişisel ) ceza sürelerine göre değil, TKC. mad. 66'da ayrı ayrı gösterilen üst süreler üzerinden hesaplanacağı- Haksız eylemin gerçekleştiği 22.11.2002 tarihi gözetildiğinde, beş ( 5 ) yıllık dava zamanaşımı süresinin 22.11.2007 tarihinde dolduğu, eldeki davanın ise, dava zamanaşımı süresi geçtikten sonra 18.12.2009 tarihinde açıldığı- Davacının, ceza davasına katılmış ise de, şahsi hak talebinde bulunmadığından, ceza davasına müdahale talebi dava zamanaşımı süresini kesmeyeceği- Yerel mahkemece, zararın doğduğu tarihin 29.4.2004 olarak kabul edilmesi, ceza davasında kesinleşen haksız eylem tarihinin 22.11.2002 olması karşısında, bu yöndeki kabulü yerinde değil ise de, sonucu itibariyle zamanaşımı süresi dolduğundan davanın reddine karar verilmesinin doğru olduğu-
Davacı tüzel kişiliğin taşınmazın kullandırılmaması nedeniyle uğranılan zararın tazmini hususunda aktif dava ehliyeti bulunmadığından, davanın husumetten reddi gerekeceği-
Kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken veya görevlerini yaparken kişilere zarar vermesi, ilgili kamu kurumunun hizmet kusurunu oluşturacağından, bu durumda sorumlu, kamu görevlisinin emrinde çalışmakta olduğu kamu kurumu olup davanın o kurum aleyhine açılması gerektiği(T.C. Anayasası 40/III, 129/V, 657 sayılı Yasa m.13, HGK 2011/4-592 E., 2012/25 K. sayılı Kararı)-
Hizmet kusuruna dayanan tazminat istemlerinin de, idari yargı yerinde ve idareye karşı yöneltilmesi gerekeceği (Anayasa m.129/5, 657 sayılı Yasa m.13)- Gerçek kişiler aleyhine idari yargı yerinde dava açılamayacağı ve görev hususunun husumetten önce geldiği gözetilerek, mahkemece haksız eylem nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkin davanın adli yargıda görülmesi gerektiğinin ve davalıya husumet yöneltilebileceğinin kabul edilmesi gerekeceği-