TÜRK BORÇLAR KANUNU > - Genel Hükümler > - Borç İlişkisinin Kaynakları > - Haksız Fiillerden Doğan Borç İlişkileri > - A. Sorumluluk > Madde 49 - I. Genel olarak
Somut olayda davacının davalı Banka şubesinde bulunan hesabından davalı X tarafından internet bankacılığı yoluyla hisse senedi alıp satması ve aynı hesaptan davalı X tarafından davacının rızası ve bilgisi dışında üçüncü kişilere para gönderilmesi nedeniyle uğranılan zararın tazminin talep edildiği - Davacının hesaplarından usulsüz aktarılan 1.758,00 TL ve 600,00 TL yönünden daha öncesinde yapılan yargılama neticesinde her iki davalının sorumlu olduğu belirtilerek davanın kabulüne karar verildiği, kararın kesinleşmesi nedeniyle alacağın bu kısmının sabit olduğu - Davacının hesabında bulunan paralar ile internet üzerinden hisse senedi alım satımı yapılması hususunda davacı ile davalı arasında vekalet ilişkisi bulunduğundan vekilin müvekkiline karşı iyi niyetle ve müvekkilinin iradesine uygun olarak hareket etmekle yükümlü olduğu - Davalı X'in vekalet akdine aykırı eylemleri nedeniyle davacının uğradığı zarardan sorumlu olduğu, bozma ilamı uyarınca alacağın bu kısmı nedeniyle davalı bankanın sorumluluğunun bulunmadığı - Alınan ek bilirkişi raporu uyarınca davalı X'in vekalet görevini kötüye kullanması nedeniyle 56.554,31 TL asıl alacak, 23.252,11 TL bu alacağın dava tarihine kadar işlemiş faiz tutarı kadar davacının zararı olduğu - Dava tarihine kadar işlemiş faiz ile birlikte hüküm kurulması halinde hükmün infazını kolaylaşacağı gözetilerek karar verildiği - Somut olayda davalı bankanın manevi tazminat istemi yönünden sorumluluğunu gerektirir bir hususun kanıtlanamadığı - Diğer davalının haksız eylemi nedeniyle davacı yararına tarafların ekonomik ve sosyal durumları gözetilerek manevi tazminata hükmedildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalı banka hakkında açılan manevi tazminat davasının reddine karar verilmesi gerektiği -
Davalı şirket tarafından, davacının oğlu borçlu aleyhine icra takibi yapıldığı, borçlu adına çıkarılan ödeme emrine ilişkin tebligatın adresinde borçluya bizzat tebliğ edildiği, aynı adrese iki kez hacze gidildiği, ancak evin kapalı bulunması nedeniyle haczin gerçekleştirilemediği, daha sonra aynı adreste üçüncü kez hacze gidilerek, kapının çilingir marifetiyle açılmasından sonra, davacıya ait bir takım menkul malların hazcedilerek yediemine teslim edildiği, davacı tarafından açılan istihkak davasının kesin olarak kabulüne karar verildiği anlaşılmış ve davalı şirketin, haczi gerçekleştiği yer borçlunun mernis adresi olup, olayların açıklanan seyri içinde salt davacıya zarar vermek amacıyla haciz işlemlerinin yapıldığından başka bir ifade ile haksız haciz işleminden söz edilemeyeceği ve bu durumda davacının manevi tazminat isteminin reddi gerektiği-
Türk Hukuk sisteminde ev başkanının sorumluluğu kusura dayanamayacağı- Ev başkanının sorumluluğunun ilk şartının, gözetime muhtaç bir aile üyesinin zararlı bir davranışta bulunması olduğu; zararlı davranışın olumlu hareketlerle olabileceği gibi olumsuz hareketlerle de yaratılabileceği- Olumsuz davranışın, başkasını zarardan korumak için bir harekette bulunmak yükümlülüğünün mevcut olmasına rağmen böyle bir davranışta bulunulmadığı zaman söz konusu olduğu- MK. m. 369/1 'in uygulanabilmesi için herşeyden önce ortada bir zararın bulunması gerektiği- Ev başkanının kendine düşen özen ve gözetim görevini yerine getirip getirmediği, zarar verici somut olayın özelliklerine göre belirlenmesi gerektiği- Ev başkanının alışılmış şekilde durum ve koşulların gerektirdiği dikkatle gözetim altında bulundurduğunu veya bu dikkat ve özeni gösterseydi dahi zararın meydana gelmesini engelleyemeyeceğini ispat etmedikçe, ev halkından olan küçüğün ve sayılan diğer kişilerin verdiği zarardan sorumlu olacağı- Davalının oğlunun kiralanan aracı kullanmak istediği, davacının da kullanmasına müsaade ettiği anlaşılmaktadır. Olayın özelliği dikkate alındığında; ehliyeti olmayan ve yaşı itibariyle trafikte araç kullanmasına yasal imkan bulunmayan küçüğün mevcut eylemi gerçekleştirmesinde, davalı babanın ev başkanı sıfatıyla zarar verici olayın gerekli kıldığı tedbirleri almadığı görülmektedir. Bu yönüyle davalı babanın kusursuz sorumluluğu olduğu belirleneceği-
Kaza tespit tutanağı ve kesinleşmemiş ceza dosyasında aldırılan trafik polis memurunca düzenlenen bilirkişi raporu arasındaki kusura ilişkin çelişki giderilmeden karar verilemeyeceğinden raporun hüküm kurmaya elverişli olmadığı ve mahkemece alanında uzman bir bilirkişi veya bilirkişi heyetinden kaza tespit tutanağı, ceza dosyası ve tüm dosya kapsamına göre tarafların olaydaki kusur oranlarını hiçbir duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirleyen, kusur yönünden meydana gelen çelişkileri gideren, ayrıntılı, gerekçeli ve denetime açık yeni bir rapor alınması gerektiği-
Haksız fiil nedeniyle zararın tazminini istemine ilişkin davada, mahkemelerin görevinin dava şartı olduğu, dava şartının davanın her aşamasında incelenebileceği gözetilerek mahkemece dava dilekçesinin görevsizlik nedeni ile reddine karar verilmesi gerektiği-
Hakimin manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olması gerektiği- Ecrimisilin, kötüniyetli zilyedin geri vermekle yükümlü olduğu bir şeyi haksız olarak alıkoyması nedeniyle hak sahibine ödemek zorunda kaldığı bir tür haksız fiil tazminatı niteliğinde olduğu-