Nişanın haksız bozulması nedeniyle, davalı tarafa verilen nişan hediyelerinin aynen iadesi olmazsa bedelinin tahsili istemine ilişkin açılan davada, HMK. mad. 297 dikkate alınarak bilirkişi raporuna bakıldığında tespit edilen ziynet eşyalarının ayar ve gramının belirtildiği- Bilirkişi raporunda belirtilen hususlar ayrı ayrı hükme yazılmış olmasa da bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği ve hükümde gereklidüzenlemeler yapıldıktan sonra onanması gerektiği- 
Davalının, davacı tarafından kendisine nişan töreninde hediye edilen ziynetleri iade ettiğini iddia ettiği, dinlenen davalı tanığının ise, 1 çift bilezik ile 2 adet yüzüğün, davalı ile birlikte, davacı tarafa iade edildiğini beyan ettiği, asıl olan tanığın doğru söylediği olduğundan mahkemece, bu tanığın beyanına itibar edilmeyerek hüküm tesis edildiği, itibar edilmeme sebebinin gerekçede tartışılmadığı anlaşıldığından davalı tanığın beyanı ile dosyadaki diğer bilgi ve belgeler tartışılarak sonucu dairesinde bir karar verilmesi gerektiği-
Alışılmış (mutad) hediyelerden kasıt; giymekle, kullanmakla eskiyen ve tüketilen eşyalar olduğu ve kural olarak iadelerinin istenemeyeceği, karşı davacı (asıl davalı) tarafından nişan için kiralanan salon bedeli yönünden verilen kabul kararında bir isabet bulunmadığı, karşı davacı (davalının) maddi tazminat davasının reddi gerekirken; salon kira bedeli yönünden verilen kabul kararının isabetsiz olup, bozmayı gerektirdiği-
Aksine ciddi ve inandırıcı delil ve olaylar bulunmadıkça, tanıkların gerçeği söylediğinin kabul edileceği- Davalı, nişan hediyesi olan ziynetleri davacıya iade ettiğini yöntemine uygun olarak kanıtladığından; ziynetlerin geri iadesi talebinin reddedilmesi gerektiği-
Davalı tarafça gerekçe göstermeksizin nişanın bozduğu iddiasıyla davacının, nişan esnasında ve nişanlılık süresince karşı tarafa verdiği ziynet eşyalarının aynen teslimi, olmazsa bedelinin tahsili, ayrıca davalının ortada hiçbir neden yokken nişanı bozmasından dolayı müvekkilinin uğramış olduğu manevi zararların karşılığının istemiyle açılan davada, yerel mahkeme kararının gerekçesinde, hükmedilen sonuca nasıl varıldığı konusunda herhangi bir açıklama yapılmadığı, ispat yükünün hangi tarafa düştüğü ve iddiasını ispatlayıp ispatlayamadığının tartışılmadığı anlaşıldığından, yasanın aradığı anlamda gerekçeli bir hüküm mevcut olmaması ve ortada denetlenebilecek gerekçeli bir karar bulunmaması nedeniyle, mahkemece verilen kararın usul ve yasaya uygun olmadığı-
Teb. Kan. mad. 17'ye göre tebliğ edilmeyen gerekçeli karar ve temyiz dilekçesinin usulüne uygun olarak tebliğ edilerek temyiz süresi beklendikten sonra dosyanın temyiz incelenmesine esas olmak üzere gönderilmesi için mahkemeye geri çevrilmesi gerektiği-
Davacı tarafça, dava ve ıslah dilekçelerinde faiz talep edilmemiş olmasına rağmen, mahkemece ziynet eşyası bedeli ve maddi tazminat bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline karar verilmesi doğru değilse de, bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden "...dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile..." ifadesinin hükümden çıkarılması suretiyle hükmün düzeltilmesi gerektiği-
Nişan hediyelerinin iadesi ve tazminat davasına ilişkin uyuşmazlıkta, tespit ve teslimine karar verilen ziynet eşyaların infazda tereddüt oluşturmayacak biçimde her ayarı ve ağırlığı ayrı ayrı belirtilerek ifade edilmesi gerektiği-
Davalı kadına takılan takıların davacının babası ve kız kardeşi tarafından takıldığı, alyansın ise davacıya iade edildiği anlaşılmakla, takılarla ilgili ispatlanamayan davanın reddi gerekeceği- Talep olmasına karşın manevi tazminat yönünden hüküm kurulmamasının isabetsiz olduğu-
Davacının davalı nişanlısı ile evlendiklerinde oturacakları evde yaptığı onarım ve değişikliklere harcanan bedelleri, nişanın bozulması üzerine davalıdan talep edemeyeceği-