Dava, marka hakkına tecavüz ile haksız rekabetin tespit ve men’i ile maddi ve manevi tazminata ve davalı adına tescilli markanın hükümsüzlüğü istemleri- Tecavüz edildiği ileri sürülen markanın Türkiye’de ciddi biçimde kullanılıp kullanılmadığı- Ön sorun-
Davalı ile davacı arasında sözleşmesel ilişkiye dayanan araç takip cihazlarının satışı ve montajı işinin bulunduğu olayda, davacıya bildirimde bulunmadan, davalının müşterilere internet sitesinde "bilgilendirme" başlıklı bir duyuruda bulunması üzerine, "haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi" isteminde bulunulmuş olup; anılan bu duyuruda yer alan açıklamaların, davacının faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla "kötüleme" niteliğinde olup olmadığı hususu tespit edilerek haksız rekabetin oluşup oluşmadığına karar verilmesi gerektiği-
Taksi hizmetinin haksız rekabet teşkil ettiği iddiasından kaynaklanan, haksız rekabetin tespiti, ref'i ve men'i ile kararın ilanı istemine ilişkin davada; haksız rekabetin tespiti ve men'ine karar verildiğinde, erişimin engellenmesi hususu hükmün infazı kapsamında olup, bunun hükmün infazı sırasında değerlendirilmesi gerektiği nazara alınmaksızın ve yargılama sırasında reddedilmesine rağmen gerekçesi yazılıp ihtiyati tedbir kararı olduğu da belirtilmeksizin, hüküm şeklinde karar verilmesinin doğru görülmediği- HMK' nın 113. maddesinde düzenlenen topluluk davası ile, dernekler ve diğer tüzel kişilere statüleri çerçevesinde; üyelerinin veya mensuplarının yahut temsil ettikleri kesimin menfaatlerini korumak için, kendi adlarına, ilgililerin haklarının tespiti veya hukuka aykırı durumun giderilmesi yahut ilgililerin gelecekteki haklarının ihlal edilmesinin önüne geçilmesi için dava açabilme hakkı tanınmışsa da, asıl dosyada davacı derneğin statüsünde(dernek tüzüğü) üyelerinin ekonomik menfaatlerini korumaya yetkili bulunduğuna dair bir düzenleme bulunmadığı gib; tüzel kişiye dava açma yetkisi tanınmadığı, bu haliyle, davacının TTK'nın 56/3. maddesi uyarınca, dava açma hakkının dolayısıyla aktif dava ehliyetinin bulunmadığı gözetilerek, davanın bu sebeple reddine karar verilmesi gerektiği- Taksilerin, taksi plakasına sahip olanlar tarafından kullanıldığı, UberTaksi operatörlerinin verdiği taşımacılık hizmetinin, ilgili uygulamayı kullanmayan taksi operatörleri ile aynı iş ve mevzuat şartlarına tabi olduğu, İstanbul'da faaliyet göstermek için gerekli tüm izin ve ruhsatlara sahip ticari taksi operatörleri tarafından hizmet verildiği, ücretin taksimetre ile belirlendiği, haksız rekabetin tespitinde; bir hizmetin kuruluş ve işleyişindeki eksiklikler, rakiplere karşı haksız rekabet oluşturacak şekilde hizmetin işleyişini (fiyat gibi) etkilemesi ve bundan faydalanana, rakipleri aleyhine bir avantaj sağlıyorsa bu hususların dikkate alınması gerektiği, buna göre; davalı tarafça yapılan aracılık hizmetine yönelik ileri sürülen hususlardan davacı değil, İTaksi'nin etkilenebileceği, davacının sıfatı ve temsil ettiği meslek grubu dikkate alındığında, mevzuat gereği çağrı merkezine sahip olmamak ve otomasyon sistemine kayıtlı üye ticari taksicilerden komisyon bedeli alınamamasının haksız rekabet teşkil ettiğinin davacı tarafça ileri sürülemeyeceği, UberTaksi'ye yönelik haksız rekabet teşkil ettiği öne sürülen başka bir aktif ya da pasif fiil ve iddia da bulunmadığı dikkate alınarak, davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
... Ticaret ve Sanayi Odası ile Esnaf Sanatkarlar Odası tarafından 250 gram ekmeğin satış fiyatının 1,00 TL olarak saptandığı, yargılama sırasında alınan bilirkişi raporları ile 250 gram ekmeğin maliyetinin 0,87 TL olarak saptandığı, davalı şirkete ait ticari defterler üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda davalı şirketin 250 gram ekmeğin 2015 yılı ve davacı tarafından gönderilen ihtarname tarihi olan 22.01.2016 tarihi itibariyle 0,70-0,75 TL üzerinden satışa arz edildiği, bir an için Ticaret Odası ile Esnaf Sanatkarlar Odası tarafından belirlenen 1,00 TL'inin azami satış fiyatı olduğu kabul edilse dahi 6102 sayılı TTK'nın 55/1-a-6 maddesinde belirtildiği şekilde 250 gram ekmeğin asgari maliyeti olan 0,87 TL'nin altında satışa arz etmiş olması nedeni ile haksız rekabetin oluştuğu-
Davalı tarafın davacı markasına yanaşacak suretteki fiili kullanım şekilleri dikkate alınarak davacının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, men ve ref’i ile davalı adına tescilli markaların TPMK Mal ve Hizmetler Sınıflandırma listesinin 35/06 alt grubunda yer alan genel mağazacılık hizmetleri ile 29. sınıfta yer alan mallar yönünden hükümsüzlüğüne, sair hizmetler yönünden hükümsüzlük davasının reddine dair verilen karar isabetli ise de dosya içinde yer alan ticaret sicil evrakından davalı şirketin ticaret unvanını 2008 yılında "... Ltd" olarak tescil ettirdiği ve dava tarihine kadar da fiilen kullandığı anlaşılmakta olup, dava tarihi itibariyle tescilin üzerinden altı yıldan fazla zaman geçtiği halde, davalının ticaret unvanının tesciline ve fiili kullanıma uzun süre sessiz kalan davacı tarafın, davalı tarafça bu ticaret unvanı ile bir çok yatırım ve ticari faaliyet gösterilmesinden sonra unvan terkini davası açmasının çelişkili davranış yasağına aykırılık teşkil edeceği ve bu davranışın TMK'nın 2. maddesi uyarınca dürüstlük kuralına aykırılık teşkil edeceği gibi, daha önceden tescilli benzer bir ticaret unvanı bulunmaksızın sırf işlevleri farklı olan marka hakkına dayalı olarak ticaret unvanının terkinini istemesinin de 6102 sayılı TTK'nın 52. ve 55. maddeleri ile bağdaşmadığı-
Tasarım haklarının tecavüzün tespitine ve durdurulması- Manevi tazminat- Maddi tazminat- Kararın kesinleşmesinden sonra masrafın davalıdan alınmak suretiyle Türkiye'de yayınlanan trajı en yüksek 3 gazeteden birinde yayınlanması-
... Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği tarafından 2014 yılı için 250 gram pişmiş ekmeğin fiyatının 0,70 TL olarak belirlendiği, 01.06.2014 tarihli karar ile bu fiyatın 0,75 TL'ye yükseltildiği, gıda mühendisi ve muhasebeci bilirkişi tarafından hazırlanan ve tüm maliyet kalemleri de tek tek gösterilen 20.10.2018 tarihli raporda, 2014 yılında ... ilçesinde bir adet 250 gram ekmeğin maliyetinin 0,65 TL olduğunun açıklandığı, söz konusu raporun hüküm kurmaya ve denetime elverişli olduğu, dolayısıyla ekmek üretim maliyetinin 0,65 TL olarak kabulünün gerektiği, buna karşılık davalıların ise bir adet ekmeği 0,33 TL, 0,40 TL gibi fiyatlarla sattıkları, bu hususun dosyada mevcut fotoğraflarla ispat edildiği gibi esasen davalıların aksi yönde bir savunmada bulunmadıkları tüm dosya kapsamından anlaşıldığından, davalıların eylemlerinin TTK'nın 55/1-e maddesi anlamında haksız rekabet oluşturduğu, ... ilçesinde yapılan bir kısım ihalelerde, ekmeğin 0,65 TL'nin altında satılmasının da varılan sonucu değiştirmeyeceği, zira, söz konusu ihalelerin ekmeğin toptan satışına ilişkin olup, perakende ekmek satışı yönünden değerlendirmeye esas alınmalarının mümkün görülmediği, bunun dışında, ... ilçesinde perakende ekmek satış fiyatının 0,35-0,40 TL arasında olduğunun da davalı yanca ispat edilemediği, davalıların eylemlerinin haksız rekabet teşkil ettiği-
Davacı tarafından, dava konusu vincin boom silindiri üzerinde iki ayrı şirkete yaptırılan inceleme neticesinde çatlak tespit edilememiş ise de; mahkemece yargılama safhasında alınan bilirkişi raporunda iki ayrı ultrason cihazıyla yapılan ölçümler sonucunda, hidrolik silindirin dava konusu olan piston rodunun bulunduğu yerde bir çatlaklık veya kırılma olduğu, sinyal ölçülerine bakıldığında en az 10 mm üzerinde bir çatlaklık bulunduğu, mevcut verilerle çatlağın derinlik ve genişliği net olarak ölçümü yapılamadığı için vincin liman işletmeleri içerisinde çalıştırılmasında güvenlik açısından bir sorun teşkil edip etmeyeceği, hangi sürede vincin çalışmasında arızalara sebebiyet verebileceği öngörülemediğinin tespit edildiği, bu hâliyle, bilirkişi raporundaki tespitler ile davalı şirket tarafından yapılan ve haksız rekabete konu yazıda yer alan tespitler uyumlu olup, TTK’nin 55. maddesinde belirtilen haksız rekabet fiilinin gerçekleşmediği, yani bilirkişilerce dava konusu vincin boom silindiri üzerinde çatlak olduğunun tespit edilmesi karşısında davalılar tarafından davacının iş yaptığı şirkete güvenlik uyarısında bulunulmasının davacının kişiliğini, emtiasını, iş mahsulünü, faaliyetini yahut ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya lüzumsuz beyanlarla kötüleme olarak nitelendirilmesinin mümkün olmadığı, bu itibarla; davalıların beyanının yanlış olmadığı tespit edilmekle birlikte, bu beyanın yanıltıcı veya lüzumsuz olmadığının da anlaşıldığı, zira, davalıların üretici ve servis hizmeti veren konumları, davacının merhunun değerinin muhafazası için gerekli ihtimamı göstermekle yükümlü olması, davalıların da bu muhafaza ve uygun çalıştırma yükümlülüğüne uyulmasını temin için liman güvenliğini tehdit eder durum belirlediklerinde, ileride doğabilecek sorumluluklarını da nazara alarak, durumu önceden şirkete bildirme, uyarma ve dava konusu vincin ticari itibarını da koruma durumunda oldukları hususları da gözetildiğinde davaya konu yazının haksız rekabet oluşturmadığı, o hâlde; davalıların eyleminin haksız rekabet teşkil etmeyeceği gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Dava, marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, durdurulması, önlenmesi ve tazminat istemleri- Kullanımın markanın tescil kapsamındaki bir mal veya hizmete ilişkin olması- Ambalajlara ve ürün görünümlerine ancak tasarım koruması kapsamında yer verilmesi- Farklı sektörlerdeki farklı faaliyette bulunan taraflar arasında TTK 55 m. anlamında bir haksız rekabetten söz edilemeyeceği-Tescilli tasarım koruması ile ve sınırlı süre ile elde edilecek hukuki korumanın, haksız rekabet kurallarıyla süre sınırsız olarak elde edilmesinin mümkün olmaması-
Tarafların ticaret unvanlarına ayırt edicilik sağlaması gereken ticaret unvanının “ek” kısmının “kervan” ibaresinden oluştuğu, bu durumda tarafların ticaret unvanlarına bir bütün hâlinde bakıldığında “kervan” ibaresi ticaret unvanının “ek” kısmı olmasına rağmen ticaret unvanlarının asli unsuru hâline geldiğinin anlaşıldığı, ancak unvanların çekirdek kısmından da anlaşılacağı üzere tarafların ticari işletmelerinin faaliyet alanları farklı olup, davacının ev tekstili sektöründe davalının ise kuruyemiş sektöründe faaliyet gösterdiği, davacının ticaret unvanının dava tarihi itibariyle tanınmış olduğu da ispat edilemediğinden ve tarafların ticari işletmelerinin faaliyet konuları tamamen birbirinden farklı olduğundan her iki sektörün tüketicileri nezdinde bu iki ticaret unvanının karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı ve dolayısıyla ticaret unvanının terkini şartlarının oluşmadığının kabulü gerektiği-