Davalının davacı doktora ait muayenehanede tutulan hastalara ilişkin kayıtları ile hasta kişisel bilgi ve iletişim bilgilerinin bir kopyasını edinerek daha sonra çalışmaya başladığı, aynı zamanda dermatoloji ürünleri de satılan dava dışı eczane ile paylaşma eylemi "haksız fiil" niteliğinde olduğundan, davacı lehine uygun manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği- Ceza dosyasında davalı hakkında "hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına" karar verilmesinin de bu durumu değiştirmeyeceği-
Davacının ticaret unvanının davalıdan daha eski olması- Ticaret unvanının çekirdek unsuru- Ayırt edicilik- Ticaret unvanlarının birbiri ile karıştırılma ihtimali- Basiretli tacirden beklenen özenli davranış şekli- İbarenin, davalının ticaret unvanından terkinini talebi- Markaya tecavüz ve haksız rekabet davasının ve tazminat koşullarının ispatı- Vekalet ücreti- 4 yıl sessiz kalmanın suretiyle dava açma hakkının yitirilmesi için yeterli olmadığı-
Marka hakkına tecavüz- Haksız rekabet- Tazminat- Katma Değer Vergisinin hükmolunan tazminata eklenip eklenmeyeceği-
Markaların kendi özel yasası niteliğindeki 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (mülga 556 sayılı Marka KHK) hükümleriyle korunması ve 6102 sayılı TTK’nın 55/1-a-4 maddesindeki düzenleme karşısında, eski içtihatların sürdürülemeyeceği- Davacının tescilli markasının benzerinin, tescil kapsamındaki ilaç emtiasında kullanılması şeklindeki davalı eyleminin TTK’nın 55/1-a-4.maddesi uyarınca aynı zamanda haksız rekabet teşkil ettiğine ilişkin gerekçesi yerinde görülmediği-
Davacı tarafından davalıya ait reklamın yanıltıcı olması nedeniyle haksız rekabetin varlığının tespiti ve önlenmesinin talep edildiği, davalının ise kendisine ait ürünün ihbar olunan şirket tarafından yapılan test ve denetim sonucu belirlenen oranda enerji tasarrufu sağladığını savunduğu, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunda teknik yönden %71'e varan enerji tasarrufunun mümkün olmadığının ve reklamın yanıltıcı olduğunun tespit edildiği, bu durumda farklı bir cihaz geliştirdiğini ve fazladan tasarruf sağladığını iddia eden davalının savunmasını kanıtlaması gerektiği, yapılan yargılamada davacının ispat yükünü yerine getirdiği ve cihazın %71'e varan oranda enerji tasarrufu sağlamadığının sabit olduğu, o hâlde davalının yapılan reklamın doğruluğunun kanıtlaması gerektiği, ispat yükü kendisinde olan davalının ise iddiasını kanıtlayamadığı-
Davalı şirket ünvanındaki ibarenin TTK 52 uyarınca değiştirilmesine veya silinmesine, tecavüzün sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasına ve bu ünvanı taşıyan ticari emtia ve belgelerin imha edilmesine, dava konusu işaretin kullanıldığı iş evrakı, reklam, mal ve ambalajlar üzerinden kaldırılmasına, bu kullanımdan kaynaklı TTK’nın 54 ve 55. maddeleri gereğince haksız rekabetin tespiti ve men’ine karar verilmesi talepleri-
Marka hakkına tecavüz- Telaffuz olarak ayniyet oluşması-
Ayırt edici işaretler arasında benzerlik ve karıştırılma ihtimalinin değerlendirilmesi yapılırken karşılaştırmaya konu ibareler arasında görsel, sescil ve kavramsal unsurların bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiği- İbareler arasında önemli ölçüde kavramsal farklılık bulunduğu ve vasıf bildirici nitelikleri itibariyle ayırt ediciliği zayıf olan bu tür işaretlerin ortalama tüketiciler tarafından karıştırılmayacağı, haksız rekabet ve ticaret unvanına tecavüz oluşturmayacağı kabul edilerek davanın tamamının reddine karar verilmesi gerektiği
Mali hakları davacıya devredilen dava konusu grafik tasarımın davalı tarafından marka başvurusuna konu edilmek suretiyle izinsiz çoğaltıldığı, fiziki ve internet ortamlarında tanıtımlara konu edilmek suretiyle ve internet ortamında yayınlanarak umuma iletildiği, böylece davacının grafik eserden doğan mali haklarının ihlal edildiği, logonun aynı zamanda bir iş ürünü olduğu ve ekonomik anlamı bulunduğu, bu eylemlerin aynı zamanda haksız rekabet hükümlerine de aykırılık oluşturduğu, TTK'nın haksız rekabete ilişkin hükümleri gereğince de koruma sağladığı, ihlal konusu olan logonun -FSEK 84. madde anlamında- "işaret" olarak koruma konusu olabildiği, davacının ekonomik değer taşıyan iş ürününden, davalının haksız yararlanmasının da bulunduğu-
Tescille kazanılan tasarım hakkının, tasarım üzerindeki ve tasarımdan doğan inhisari yetkilerle donatılmış mutlak bir hak olduğu ve herkese karşı ileri sürülebileceği- Davacıya karşı açılan davada davacının eyleminin davalının tasarım hakkına tecavüz teşkil ettiği mahkeme kararıyla sabit olursa, ihtarname gönderilen şirketlerin eylemleri de davalının tasarım hakkına tecavüz teşkil edeceğinden, davalı tarafından davacının müşterilerine gönderilen ihtarnamelerin içeriğinde yer alan hususların davacıyı kötüleme boyutunda olmadığı, ihtarname gönderilen şirketlerin taraflar arasındaki çekişmeyi bildiği ya da bilmeleri gerektiği dikkate alındığında dava konusu ihtarnamelerin uyarı niteliğinde olduğu ve şikâyet hakkı kapsamında kaldığı, dava konusu ihtarnamelerin haksız rekabet oluşturmadığı-"Davalının açtığı dava derdestken dava konusu ihtarnamelerin davacının müşterilerine gönderilmesinin yasal hakkı kullanma erkini ziyadesiyle aştığı, anılan mahkemece davanın reddine dair verilen kararın kesinleştiği, davacının davalıya yönelik eyleminin tasarım hakkına tecavüz teşkil etmediğinin kesinleştiği, dolayısıyla dava konusu ihtarnamelerin içeriğinin yanlış, yanıltıcı ve incitici beyanlardan oluştuğu" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-