Mahkemece şikayetçi borçlu vekiline gönderilen ve ..................tarihinde tebliğ edilen tebligat zarfında, istinaf harç ve giderlerinin yatırılmasına ilişkin muhtıranın ekli olduğuna dair bir ibareye yer verilmediği, zarf üzerine yazılan ve hakim imzası taşımayan muhtıra içeriğinin de sonuç doğurmayacağının anlaşıldığı, kaldı ki muhtıraya ve zarf üzerine eksik giderin mahkeme veznesine yatırılması yerine “dosyamıza yatırılması” gerektiği şeklinde ihtar yazıldığı görülmüş olup bu nedenle de muhtıranın geçersiz olduğu- Şikayetçi borçlu vekiline ................ tarihinde tebliğ edilen muhtıra usulsüz olduğundan ve ................. tarihinde istinaf harç ve giderleri yatırılmış olduğundan; muhtıra tebliğine rağmen istinaf harç ve giderlerinin süresinde tamamlanmaması sebebi ile şikayetçi borçlunun istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına dair İlk Derece Mahkemesince verilen karar ve Bölge Adliye Mahkemesince bu karara ilişkin olarak istinaf isteminin esastan reddi yönünde verilen karar hatalı olup, borçlunun işin esasına yönelik istinaf başvurusu incelenmek üzere kararın bozulması gerekeceği-
Kıymet takdir raporuna itiraz üzerine İcra Mahkemesince alınan bilirkişi raporunda değerlemenin hangi tarihe göre yapıldığı açık bir şekilde belirtilmediği bu nedenle Dairemizin yerleşik içtihatları gereğince İİK'nın 128/a maddesinde düzenlenen iki yıllık sürenin İcra Müdürlüğünce yapılan keşif tarihinden başlatılacağı, HGK'nın 26.02.1992 gün ve 1992/70-130 E. ve K. sayılı kararında “satışın kıymet takdirinin esas alındığı tarihten 2 sene sonra yapılmasının başlı başına ihalenin feshi sebebi sayılacağı” benimsenmiş ve ayrıca İİK'nın 128. maddesinde öngörülen 2 yıllık sürenin başlangıcının bilahare kesinleşmesi kaydı ile kıymet takdirinin yapıldığı tarih olduğu açıkça vurgulanmış olmakla, söz konusu dosyada kıymetin belirlendiği keşif tarihi olan 10.10.2018 tarihinden ihale tarihi olan 09.11.2020'ye kadar iki yıllık süre geçmiş olduğu bu gerekçe ile de ihalenin feshine karar verilmesi gerektiği-
Şikayetçi borçlular aleyhine ihale bedelinin %10'u oranında para cezasına hükmedilmiş ise de, 7343 sayılı Kanun'la değişik İİK'nın 134/5-3 maddesi gereğince fesih gerekçeleri ve fesih isteyenin sıfatı gözönünde bulundurulduğunda şikayetin ihale sürecini uzatmaya matuf olmadığı değerlendirilmekle, Anayasa'nın 13. maddesinde düzenlenen ölçülülük ilkesi de nazara alınarak ihale bedelinin %10'u olarak belirlenen para cezasının %5 oranında belirlenmesinin hak, nesafet ve ölçülülük ilkelerine uygun olacağı-
Alacaklı tarafından şikayetçi borçlu aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı takip başlatıldığını, İİK'nın 295. maddesi gereğince mühlet sırasında rehinle temin edilmiş alacaklar nedeniyle rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatılabileceği veya başlamış olan takiplere devam olunabileceğini, ayrıca her ne kadar ... Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesinin 21.10.2020 tarih 2020/1537 E. -2020/1337 K. sayılı kararı ile konkordatonun tasdikine karar verilmiş ise de;dosyada yer alan tasdik kararında da rehinli/ipotekli takiplerin yapılamayacağına ya da başlamış takiplerin duracağına dair bir tedbir kararının bulunmadığının anlaşıldığını, şikayet dilekçesinde Şikayetçi borçlu tarafından kendilerine gönderilen kıymet takdiri ve satış ilanı tebligat usulsüzlüğünün açıkça ileri sürülmediğini, bu durumda borçlu tarafından en geç satış ilanı tebliğ tarihinden itibaren yasal süresinde kıymet takdirine itirazda bulunulmadığından kıymet takdirinin kesinleştiğini, İİK'nın 128/a-2.maddesi uyarınca kesinleşen kıymet takdirinin yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl geçmeden ihalenin yapıldığını, ihale sırasında ... isimli alıcıların önce ihaleye ayrı ayrı isimlerini yazdırarak paralarını ancak denkleştirebildiklerini ifade ederek ortak pey sürdükleri iddiasının ihaleye fesat kapsamında kalmadığını, kaldı ki mahkemece de bu üç kişinin ortak pey sürdüklerinin tespit edildiğini, yine mahkeme gerekçesinde de belirtildiği üzere ihalenin feshine konu taşınmazların satış bedelinin taşınmazların muhammen bedelinin üzerinde olduğunu, bu durumda zarar unsurunun gerçekleşmediğinin kabulünün gerektiğini, şikayetçinin ihalenin feshini istemekte hukuki yararının bulunmadığını, mahkemece ihalenin feshi isteminin hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine ve İİK'nın 134. maddesinin 2. fıkrasının son cümlesi gereğince işin esasına girilmediğinden şikayetçi borçlu aleyhine para cezasına hükmedilmesine yer olmadığı-
Somut olayda, İİK.nun 134. maddesi gereğince feshi istenen şikayete konu 1.310.590,20 TL muhammen bedelli taşınmazın, 2.100.000,00 TL'ye ihale edildiğini ve satış bedellerinin taşınmazın muhammen bedelinin üzerinde olduğunu, davacı hissedarın şikayet dilekçesinde ihalenin feshi ile birlikte kıymet takdiri raporunun tebliğ işlemine ve kıymet takdirinin taşınmaz değerini karşılamadığına yönelik açıkça şikayet ve itirazının bulunmadığı ve ihaleye fesat karıştırıldığına ilişkin bir iddiasının da bulunmadığından şikayetçinin İİK'nun 134/11. maddesi kapsamında kendi menfaatinin muhtel olduğunu ispatlayamadığı anlaşıldığından, ihalenin feshini istemekte hukuki yararı bulunmadığı açık olduğundan davacı paydaşın istinaf başvurusunun esastan reddine, diğer paydaşın istinaf başvurusunun ise süresinde olmadığından süreden reddine karar verilmesi gerekeceği-
İlk derece mahkemesince yapılan keşif sonucu alınan 06.04.2021 tarihli bilirkişi heyet raporu ile icra dairesince yapılan kıymet takdir tarihi olan 11.01.2018 tarihinde taşınmazın tamamının değerinin 620.000,00 TL olduğunun tespit edildiğini, bulunan değerin 620.000,00 TL ve ihalede esas alınan muhammen bedelin ise 600.000,00 TL olması karşısında mahkemece yaptırılan keşif sonucu alınan raporda taşınmazın belirlenen değerinin muhammen bedelin üzerinde olması karşısında ihalenin feshi gerekeceği-
Yerleşik Yargıtay uygulamasına göre, satış bedelinin, muhammen bedelin üzerinde olması halinde, ihalede zarar unsurunun gerçekleşmediğinin kabulü gerekirse de satılan mal, muhammen bedelin üstünde bir bedelle satılmış olmakla beraber, yapılan usulsüzlük (yolsuzluk) malın daha yüksek bedelle satılmasını önlemiş ise (yani ihalenin feshi sebebi olarak dayanılan yolsuzluk yapılmamış olsa idi, mal daha yüksek bir bedelle satılabilecek idi ise), malın daha yüksek bir bedelle satılamamış olmasından zarar görmüş olan ilgilinin (mesela borçlunun), ihalenin feshini istemekte hukuki yararı bulunduğu- İsteklilerden birinin arttırmaya katılmasının engellenmiş olması ihalenin feshi sebebi olduğu- İcra mahkemesinin, ihalenin feshi talebini incelemedeki yetkisi (itirazın kaldırılmasındaki gibi) sınırlı olmadığı, ihalenin feshi sebepleri, tanık dahil her türlü delil ile ispat edilebileceği-
İcra takibine dayanak ilamın, vekalet sözleşmesinden kaynaklanan alacağa ilişkin olduğu, ilamın infazı için kesinleşmesinin gerekmediğini, dosya içerisine sunulmuş tehiri icra kararı ve mehil vesikası bulunmadığından takibin devamında ve yapılan işlemlerde isabetsizlik bulunmadığını, 15 nolu parsele ilişkin olarak taşınmaz muhammen bedelin üzerinde satıldığından İİK 134/2 maddesi gereğince açılan davada davacının hukuki yararının bulunmadığını, bu taşınmaz yönünden mahkemenin davanın hukuki yarar yokluğundan reddine ilişkin kararında isabetsizlik bulunmadığını, diğer taşınmaz yönünden davacı vekiline usulüne uygun satış ilanı ve kıymet takdirinin tebliğ edildiğini, davacı tarafından kıymet takdirine itiraz edilmiş ise de, İİK 128/a maddesi gereğince delil avansı yatırılmadığından, kıymet takdirine itirazın reddine karar verildiğini, verilen kararda isabetsizlik bulunmaması nedeni ile davacının kıymet takdirine yönelik iddialarının artık eldeki davada incelenmesinin mümkün olmadığını, ihalede kamu düzenine aykırı herhangi bir husus da bulunmadığından, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçeleriyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verileceği-
Yerleşik Yargıtay uygulamasına göre, satış bedelinin muhammen bedelin üzerinde olması halinde ihalede zarar unsurunun gerçekleşmediğinin kabulü gerekeceği- Taşınmazın muhammen bedelinin üzerinde satıldığı anlaşılmış olsa da, kıymet takdirine itiraz kararı ile taşınmazın değeri, müdürlükçe belirlenen değerin üzerinde tespit edilmesine rağmen, icra müdürlüğünce belirlenen değer üzerinden ihaleye çıkarılmış olup, mahkemece tespit edilen değerin, ihaleye esas alınan muhammen bedelin üzerinde olduğu ve bu durumda muhammen bedelin gerçek değerini yansıtmadığı anlaşılmakla, bu aşamada, anılan taşınmaz yönünden zarar unsurunun bulunmadığından söz edilemeyeceği-
Mahkemece hükme esas alınan raporda bilirkişi tarafından hangi tarih itibari ile değerleme yapılmış olduğu açıkça belirtilmemiş olduğundan ve borçlu tarafından icra müdürlüğünce alınan rapora itiraz edildiğinden iki yıllık sürenin, icra müdürlüğünce aldırılan rapordaki değerleme tarihinden başlayacağı- Kesinleşen kıymet takdirinin yapıldığı tarihten itibaren iki yıldan fazla süre geçtikten sonra ihale gerçekleştirilmiş olması halinde, şikayetin kabulü ile re'sen ihalenin feshine karar verilmesi gerektiği-