Taraflar arasında ortaklığın giderilmesi davası bulunmadığı gibi taşınmaz ve muhdesatın kamulaştırmaya konu olmadığı anlaşıldığından, davacının muhdesatın aidiyetinin tespiti davası açmasında hukuki yararının bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece, İcra İflas Kanununun 30. maddesi hükmü gözardı edilerek kal giderlerinin de eski hale getirme bedeli ile birlikte davalıdan tahsiline dair hüküm kurulup, vekalet ücreti ile yargılama giderlerinin de belirlenen bu değer üzerinden hesaplanamayacağı-
Taşınmazın bir bölümüne hukuken haklı ve geçerli bir nedene dayanılmaksızın ağaç dikilmek ve prefabrik nitelikte ev yapılmak suretiyle müdahale edilmesi karşısında el atmanın önlenmesi ve yıkım istemli davnın kabulünün isabetli olduğu- Davalı taraf yıkımı istenen prefabrik yapının, bekçiliğini yaptığı komşu taşınmazdaki villanın önceki sahibine ait olduğunu ve kendisine tahsis edildiğini savunduğundan ve yapının davalıya ait olmadığının saptanması halinde, yapı sahibinin de davada yer almasında hukuki yararının bulunacağı-
E.tmanın önlenmesi ve kal davası yönünden, dava değeri olarak sadece binanın taşkın kısmının ve zemin bedelinin esas alınması gerekeceği, davalıya ait binanın tamamının davanın değerine katılarak bu değer üzerinden harç ve vekalet ücretine hükmedilemeyeceği-
Muhdesatın, sahibine arazi mülkiyetinden ayrı bağımsız bir mülkiyet ya da sınırlı bir ayni hak sağlamayacağı, muhdesat sahibinin hakkının sadece kişisel bir hak olduğu; bir kişi lehine muhdesatın tespitine ve bunun kütüğün beyanlar hanesine yazılmasına 3402 s. K. mad. 19/2. hükmünün olanak sağladığı, muhdesat konusu ile arazinin bütünleşmesine engel olduğundan, arazi sahibinin mülkiyet hakkını ileri sürmek suretiyle ve muhdesat bedelinin hak sahibine ödenmesi koşuluyla mahkemeden terkin talebinde bulunulmasının olanaklı olduğu-
Davacının miras ve diğer paydaşların payını satın almak suretiyle maliki olduğu taşınmazın, davalının açtığı tapu iptal ve tescil davası sonucunda davalı adına tesciline karar verildiğini; davacı adına olan tapu kaydı iptal edilmeden önce taşınmaz üzerine 350'ye yakın çeşitli meyve ağaçları dikip etrafını da beton kazık ve telle çevirerek masraf yaptığını; davalının, bu nedenle sebepsiz zenginleştiğini ileri sürerek açtığı davada, ağaçların dikildiği tarihte tapu kaydının davacı üzerinde olması ve 1988 yılında açılıp 2009 yılında kesinleşen tapu iptali ve tescil davasının geçirdiği aşamalar dikkate alındığında, davacının iyiniyetli olduğunun kabul edilemeyeceği, davacı, taşınmazın 1988 yılından beri davalı olduğunu ve tapu kaydı üzerinde tedbir bulunduğunu bile bile dürüst davranma kuralına aykırı olarak ağaç dikmiş olup, mahkemece; davacının kötüniyetli zilyet olduğu kabul edilerek, TMK. mad. 722/3 gereğince inceleme ve araştırma yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Murisin, davalı tarafından satın alınan ancak tapu kaydındaki temlik yasağı nedeniyle tapuda dava dışı 3. kişi adına kayıtlı olan taşınmaz üzerine yapı inşa etmesi nedeniyle iyiniyetli olduğu kanıtlanamayıp, sübjektif koşul olan iyiniyetin kanıtlanamaması halinde diğer koşulların gerçekleşip gerçekleşmediğinin incelenmesine gerek olmadığından davacının açmış bulunduğu tapu iptali ve tescil davasının reddedilmesinde bir usulsüzlük bulunmadığı- Davacının temliken tescil talebi reddedildiğine göre yapı yıkılamadığı takdirde taşınmaz malikinin malvarlığında sebepsiz bir zenginleşme meydana geleceğinden, taşınmaz malikinin malzeme sahibine muhik (haklı) bir tazminat vermesi gerekeceği; ancak malzeme sahibi iyiniyetli değilse tazminat miktarının levazımın en az kıymetini geçemeyeceği-
Önalım nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin davada paylı taşınmazın paydaşlar arasında kullanım biçimi belirlenmiş olup da her paydaş payına ilişkin belli bir yeri kullandığı sırada, paydaşlardan birinin, kendine ayrılan yeri göstererek tapuda payını üçüncü bir kişiye satması durumunda, öbür paydaşların alıcıya karşı önalım hakkını ileri sürmeleri TMK'nun 2. maddesine aykırılık oluşturur. Somut olayda da, davacı ve pay satan davalının bağımsız olarak kullandığı bölümler bulunduğu, daha açığı, taşınmazdaki fiili paylaşım kanıtlandığından davacının önalım hakkına dayanarak tescil isteminde bulunması TMK'nun 2. maddesine uygun düşmediğiden davanın reddinin gerekeceği-
E.tmanın önlenmesi, kal ve tazminat isteğine ilişkin davalarda6100 sayılı HMK’nın yürürlüğe girdiği tarihten sonra açılan davalarda görevle ilgili olarak 6100 sayılı HMK’nın hükümlerinin uygulanması gerekeceğinden, dava, 6100 sayılı HMK’nın yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonra açıldığından asliye hukuk mahkemesi görevli olacağına-
El atmanın önlenmesi, kal ve eski hale getirme istemlerine ilişkin davada taşınmazdan geçirilen su kanalının yıkılarak yenisinin yapıldığı ileri sürüldüğünden; taşınmaza el atma olup olmadığı, el atma varsa, bu kanalın hangi idare tarafından yapıldığı, kal ve eski hale getirme bedelinin tespiti için taşınmaz başında yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu eşliğinde keşif yapılarak sonucuna göre karar verilmesinin gerekeceği-