Eldeki davada alınan bilirkişi heyeti raporunun mevcut diğer raporlarla çelişmeyip aksine bonodaki imzanın davacı borçlunun orijinal imzaları ile benzerlikler taşıdığını açık bir şekilde gösterdiği; bu durumda mahkemeden yeniden bilirkişi raporu alınmasını istemek, 6100 sayılı HMK'nin 30. maddesinde belirtilen usul ekonomisi ilkesine aykırılık oluşturacağı gibi, kanun hükümlerine uygun olarak alınan ve birbirini tamamlayan raporlarla bono altındaki imzanın davacının el ürünü olduğunun ortaya çıktığı-
İmzaya itiraz kabul edilerek takibin durdurulmasına karar verilmiş olduğundan, mahkemece İİK'nun 68/a maddesi 4. fıkrasına göre yapılacak bir imza incelemesi neticesinde tarafların tazminatla sorumlu tutulacakları-
İlamsız icra takibi sonucunda alacağı kesin aciz vesikasına bağlanan davacının alacağı için ayrıca eda davası niteliğinde alacak davası açmakta hukuki yararı olduğu-
Takip konusu çek, itiraz eden borçlu şirketin temlik cirosu ile alacaklı bankaya geçmiş olup, ciro imzasının borçlunun eli ürünü olduğunu bilebilecek durumda olan ve basiretli davranma yükümlülüğü bulunan alacaklı bankanın, çeki teslim alırken imzanın huzurunda atılmasını sağlamadığından, borçlu aleyhine kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi başlatmasında ağır kusurlu olduğunun kabulü ile tazminat ve para cezası ile sorumlu tutulması gerektiği- Kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi başlatmasında alacaklının kötü niyetli veya ağır kusurlu olduğunun tespitinde, icra mahkemesince alacaklının, taraflar arasındaki temel borç ilişkisine göre alacaklı olup olmadığının incelenemeyeceği-
Senetteki imzanın borçluya ait olduğunu ispat külfeti, senet elinde olup takibe başlayan ve imzanın borçluya ait olduğunu iddia eden alacaklıya ait olduğu, bilirkişi raporları ile bonodaki imzanın borçluya ait olduğu hususu ispat yükü kendisinde olan alacaklı tarafından ispatlanamadığı gibi, alacaklı vekilinin de rapora karşı diyeceklerinin olmadığı, imzaya itirazın kabulü ile takibin durdurulmasına karar verilmesi gerektiği-
Ortaklık sözleşmesine göre takibe konu çekler üzerinde keşide tarihi itibari ile atılmış usule uygun bir imza olmadığı ve ortaklığın sorumluluğunun olmayacağı-
Vekile kambiyo senedi düzenleme yetkisi verilmediğinden imzanın aidiyeti alacaklı tarafından kabul edilen borçlu adına kambiyo senedi düzenleyemeyeceği, bilirkişi incelemesi yapılmasını gerektirecek bir durum bulunmadığından alacaklı aleyhine tazminat ve para cezasına da hükmedilmemesi gerektiği, imza incelemesi yapılarak alacaklının tazminat ve para cezasına mahkum edilmesi isabetsiz olduğu-
Takip dayanağı bononun incelenmesinde, alacaklının senedin lehtarı, borçluların ise senedin keşidecisi konumunda bulunan murisin mirasçıları olduklarının anlaşıldığı, buna göre, alacaklının, müteveffa keşideci ile doğrudan ilişki içinde olup, keşideci imzasının murise ait olup olmadığını bilebilecek durumda olduğu, bu durumda, alacaklının, imza itirazı kabul edilen borçlulara karşı başlattığı takipte, en azından ağır kusurlu kabul edileceğinden, alacaklının tazminat ve para cezası ile sorumlu tutulması gerekeceği-
Mahkemece, öncelikle, ilgili yerlerden getirtilen ve dosya kapsamında bulunan borçluya ait karşılaştırma yapmaya elverişli imzaların esas alınması suretiyle usulünce bilirkişi incelemesi yaptırılması, bilirkişi tarafından, dosyaya celbedilen imza örneklerinin rapor tanzimine yeterli görülmediğinin belirtilmesi durumunda ise, borçluya İİK'nun 68a/5. maddesi uyarınca meşruhatlı davetiye tebliğ edilerek, geldiğinde, imza ve yazı örnekleri alınıp bilirkişi incelemesi yaptırılmak sureti ile sonuca gidilmesi gerekirken, mahkemece yasanın öngördüğü bu usule uyulmadan doğrudan borçluya meşruhatlı davetiye gönderilerek, gereğinin yerine getirilmediğinden bahisle istemin reddi yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-