Uyuşmazlık; kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takipte borçlu tarafından imzaya itiraz edildiği somut olayda, Jandarma Kriminal Daire Başkanlığı ve Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Başkanlığı tarafından düzenlenen raporlarda imzanın borçlunun eli ürünü olup olmadığı yönünde daha ileri bir tespite gidilemediğinin bildirilmesi karşısında, grafoloji konusunda uzman üç kişilik bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen ve imzanın borçlunun eli ürünü olduğunu belirten 09.12.2019 tarihli raporun hükme esas alıp alınamayacağı, buradan varılacak sonuca göre imzaya itirazın reddine karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır..
Kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takipte borçlu tarafından takibe dayanak olan çekteki imzanın borçlu şirket yetkilisine ait olmadığı belirtilerek imzaya itiraz edildiği somut olayda, dosya içeriğinde mevcut bilirkişi raporlarında farklı sonuçlara ulaşılması ve alacaklı vekilinin yeni bir bilirkişi raporu alınmasını talep etmemesi karşısında, yeniden bilirkişi raporu alınmasının gerekip gerekmediği-
Somut olayda, Bölge Adliye Mahkemesi'nin ortadan kaldırma kararı öncesi mahkemece grafoloji uzmanından alınan 19.11.2018 tarihli bilirkişi raporunda inceleme konusu borçlu imzasının mevcut mukayese imzalarına kıyısla ".............'in eli ürünü olmadığı" kanaatine varıldığının bildirildiği, bilirkişi raporunun taraflara usulüne uygun tebliğ edildiğinin, davalı vekilinin bilirkişi raporuna karşı itiraz dilekçesi sunduğunun, ortadan kaldırma ve iade kararı sonrası, İstinaf ilamı doğrultusunda imza incelemesi yapılması için dosyanın ATK'ya gönderildiğinin, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı'nın ............. tarihli müzekkeresi ekindeki bilirkişi raporunda; söz konusu imzanın "............'in eli ürünü olduğu" kanaatine varıldığının bildirildiği, raporun taraflara usulüne uygun tebliğ edildiğinin, bu rapora borçlu vekilinin hüküm kurmaya elverişli olmadığını ve yeniden bilirkişi raporu alınması gerektiğini ileri sürerek itiraz ettiğinin görüldüğü, Mahkemece Adli Tıp Kurumu'ndan alınan rapor hükme esas alınarak itirazın reddine karar verilmiş ise de, raporun anılan kurumdan alınmış ve heyetçe düzenlenmiş olması yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre ona üstünlük sağlamayacağından bu rapora itibar edilerek sonuca gidilemeyeceği, Zira Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinin imza incelemesinde son merci olarak kabulü hususunda yasal bir düzenleme bulunmamaktadır (Hukuk Genel Kurulunun 07.10.2009 tarih ve 2009/12-282 sayılı kararı). Bu durumda ilk alınan rapor ile Adli Tıp Kurumu'ndan alınan rapor arasında çelişki bulunduğu, davacı-borçlu tarafından çelişkinin giderilmesi için yeni bir bilirkişi incelemesi yapılmasının talep edildiği görülmekle, Adli Tıp Kurumu'ndan alınan raporun da ilk rapora üstünlük sağlamayacağı gözetildiğinde raporlar arasındaki çelişki giderilmeksizin yazılı şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
İlk derece mahkemesince, çekin ön yüzünde yer alan " şahsi avalimdir" kısmı altındaki imzanın borçlulardan .................'a ait olup olmadığının tespiti için kuşkudan uzak, Yargıtay denetimine ve hüküm kurmaya elverişli rapor alınarak, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, uyuşmazlığa çözüm getirecek nitelikte bulunmayan bilirkişi raporu hükme esas alınarak avalistin imza itirazı hakkında eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisinin ve alacaklının istinaf başvurusunun Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddinin isabetsiz olduğu-
Mahkeme huzurunda alınan imzaların mukayese belgelerdeki imzalara üstünlüğü bulunmadığı- Mahkemece; dosya içerisinde bulunan, borçlu şirket yetkilisinin imzasını taşıyan ve hakkında sahtelik kararı bulunmayan tüm mukayese belgelerdeki imzaların, bir gruplandırma yapılmadan incelemeye esas alınması suretiyle Adli Tıp Kurumu’ndan rapor alınarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, mukayese belgelerin iki gruba ayrılması ve istiktap imzalarına üstünlük tanınması sonucu hazırlanan, hüküm kurmaya elverişli olmayan bilirkişi raporuna dayanılarak sonuca gidilmesinin hatalı olduğu-
Borçlu vekilinin ................. tarihli İcra Müdürlüğü'ne yaptığı itirazında “ takip dosyasından tarafımıza gönderilen ödeme emrini tebellüğ ettik” şeklinde beyanda bulunduğu borçlunun ............. tarihli cevap dilekçesinin incelenmesinde ödeme emrinin tebliğ edildiği veya edilmediği yönünde bir beyanı da bulunmadığı anlaşılmakla borçlunun dayanak belgedeki imzaya itirazının olmadığı bu haliyle belgenin İİK'nın 68. maddesinde sayılan imzası inkar edilmeyen borç ikrarını içeren senet olduğu anlaşılmakla Bölge Adliye Mahkemesince borçlunun istinaf isteminin esastan reddine karar verilmesi gerekeceği-
Yabancı para alacağını içeren takibe yapılan itirazın kaldırılmasında icra inkar tazminatının Türk Lirası üzerinden belirlenmesi gerekeceği-
Mahkemece, öncelikle, dosyada mübrez fotokopi belgelerin asılları ve taraflarca gösterilen kurumlardan mukayeseye esas belge asılları getirtilerek, borçlu şirket yetkilisine ait karşılaştırma yapmaya elverişli imzaların esas alınması suretiyle usulünce bilirkişi incelemesi yaptırılması, bilirkişi tarafından dosyaya celbedilen imza örneklerinin rapor tanzimine yeterli görülmediğinin belirtilmesi durumunda ise; borçluya İİK’nun 68a/5. maddesi uyarınca meşruhatlı davetiye tebliğine rağmen duruşmaya gelmemesinin alacaklı lehine değerlendirilmesi suretiyle sonuca gidilmesi gerekirken, mahkemece yasanın öngördüğü bu usule uyulmadan doğrudan borçluya meşruhatlı davetiye gönderilerek gereğinin yerine getirilmediğinden bahisle istemin reddi yönünde hüküm tesisinin ve istinaf başvurusunun da Bölge Adliye Mahkemesi’nce esastan reddedilmesinin isabetsiz olduğu-
İtirazın iptali davasının açılması halinde, aynı alacakla ilgili genel hükümlere göre alacak davası açılmasında hukuki yarar olmadığı, itirazın iptali davası süresinde açılmamışsa veya başka bir nedenle alacaklı davaya alacak davası olarak devam etmek istediği takdirde itirazın iptali davasını ıslah suretiyle alacak davasına dönüştürebileceği, borçlunun icra takibine yaptığı itirazdan kısmen veya tamamen vazgeçmek suretiyle alacaklının alacağını kısmen veya tamamen kabul edebileceği- İtirazın iptali davasının, tarafların dava konusu alacak hakkında serbestçe tasarrufta bulunabileceği dava türlerinden olduğu- Ticari dava niteliğindeki itirazın iptali davalarının, zorunlu arabuluculuğa tâbi olduğu ve bu nedenle başvuru konusu Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri arasındaki içtihat farklılığının, davadan önce arabulucuya başvurulmasının dava şartı olduğu yönünde birleştirilmesi gerektiği-