8. HD. 02.07.2018 T. E: 10818, K: 14693-
Yetkili icra dairesinde takip yapılmasının itirazın iptali davasında dava şartı olduğu- Hem icra dairesinin hem de mahkemenin yetkisine itiraz edildiği durumlarda, mahkemece öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itirazın incelenmesi gerektiği-
İtirazın iptali davasında, mahkemenin yetkisine itiraz edilmiş olsun veya olmasın, mahkemenin öncelikle, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı inceleyerek kesin olarak sonuçlandırması gerektiği- İlâmsız icra takibi yalnız para alacakları için geçerli olacağından, davanın dayanağı icra takibinin de para alacağına ilişkin olduğuna kuşku bulunmadığı, taraflar arasındaki akdi ilişkinin inkâr edilmediği, dosya kapsamına göre sözleşmenin ifa edileceği yer de açıkça belirlenmediğinden davacının yerleşim yeri olan icra dairesinde de takip yapabileceği- İlâmsız icrada genel yetkili icra dairesi borçlunun yerleşim yerindeki icra dairesi iken, sözleşmeden doğan para borçlarının takibi için başlatılan takipte sözleşmenin ifa edileceği yer icra dairesinin de yetkili kılındığı-
İcra takip konusu faturaların "kapalı fatura" olduğu gerekçesiyle itirazın iptali davası reddedilmişse de, faturaların kapalı fatura olmadığı, "açık fatura" şeklinde düzenlendiği görüldüğünden, mahkemece takip tarihi itibarıyla taraf belge ve kayıtları üzerinde de inceleme yaptırılmak suretiyle varsa davacı alacağı ve buna ilişkin belgelendirilmiş davalı ödemeleri nazara alınarak rapor alınarak karar verilmesi gerektiği-
Tüketici-davacının ayıplı maldan kaynaklı tazminat davasını ister kendi ikametgahında, isterse davalının ikametgahı mahkemesinde genel yetki kurallarına göre açabileceği, seçimlik hakkın tüketiciye ait olduğu-
Takip dayanağı bonolarda ... Mahkemelerinin yetkisinin kararlaştırıldığı ve keşideci borçlu Ltd. Şti. ile alacaklı lehtar AŞ'nin tacir sıfatını haiz oldukları anlaşıldığından, borçlu şirketin yetki itirazının reddine karar verilmesi gerektiği-
Alacaklı tarafından takip borçluları hakkında kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takibe başlandığı, ödeme emrinin, diğer takip borçlusuna İstanbul adresinde tebliğ edildiği, anılan borçlunun icra müdürlüğünün yetkisine itiraz ettiğine itiraz etmediği, itiraz eden borçlunun ise, diğer takip borçlusu yönünden İstanbul İcra Müdürlüğünün yetkisi kesinleştikten sonra yetki itirazı ile icra mahkemesine başvurduğu anlaşıldığından, HMK. mad. 7/1 gereğince; itiraz eden borçlu yönünden İstanbul İcra Müdürlüğünde takip yapılmasında isabetsizlik olmadığı-
Trafik kazası sonucu ölüm nedenine dayalı olarak sigorta şirketi aleyhine açılan tazminat davasında, sigorta şirketinin bölge müdürlüğünün bulunduğu yerin yetkili olup olmadığı- Davacıların, davasını aracın zorunlu trafik sigortasını düzenleyen şirkete değil de, zorunlu taşımacılık mali sorumluluk sigortasını ve kasko sigorta poliçesini düzenleyen şirkete yöneltmesi karşısında, 2918 sayılı Kanun'un davada uygulanamayacağı-  2918 sayılı KTK’nın 110/2. maddesi ile uyumlu olsa dava tarihi dikkate alındığında, dava konusu araç otobüs olduğundan olaya 4925 s. Kanunu’nun ilga edilen 25. maddesinin uygulanması gerektiği; her iki yasanın da ilgili maddelerinde bölge müdürlüğünün yetkili olduğu yönünde bir düzenlenme bulunmadığından,4925 sayılı Yasanın 25. maddesi ve HMK’nın 7. maddesi hükmü uyarınca, bölge müdürlüklerin bulunduğu yer mahkemelerinin de yetkili mahkeme olarak kabul edilemeyeceği- "Merkez veya şubenin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemeleri, Kanun (4925 s. Karayolu Taşıma Kanunu) uyarınca yetkili kabul edildiğine göre, acente ve şubeyi denetleyen üst merci olan, genel merkezin emir ve talimatı doğrultusunda çalışan ve yetkisi şubeye göre daha fazla olan bölge müdürlüğünün bulunduğu yer mahkemesinin de yetkili olduğu" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Çeke dayalı takibin, genel yetkili yer olan borçlunun yerleşim yerindeki icra dairesinde (HMK. mad. 6), muhatap bankanın bulunduğu yer ödeme yeri sayıldığından buradaki icra dairesinde (HMK. mad. 10) ve ayrıca İİK. mad. 50/1 uyarınca çekin keşide edildiği yerdeki icra dairesinde yapılabileceği- İhtiyati haciz kararını veren mahkemenin bulunduğu yer icra dairesinin, icra takibi için yetkili olamayacağı-
Takip dayanağı bonoda keşideci ve lehtar gerçek kişi olup dosyada tacir olduklarına ilişkin belge bulunmadığına göre, yetki kaydının geçersiz olduğu- Her ne kadar bono üzerinde düzenlenme yeri yazılmamış ve düzenleyenin ad ve soyadının yanında adres olarak İstanbul gösterilmiş ise de, ödeme emrinde borçlunun adresinin "Zeytinburnu/İstanbul" olarak gösterilmesi ve ödeme emrinin, borçlunun "Zeytinburnu/İstanbul" adresine çıkartılarak borçluya tebliğ edilmesi karşısında, alacaklının da borçlunun ikametgah adresini "Zeytinburnu/İstanbul" olarak kabul ettiği ve bu halde, borçlunun ikametgah adresinin "Zeytinburnu/İstanbul" olduğu ve dolayısıyla İstanbul İcra Dairelerinin takipte yetkisiz olduğu anlaşıldığından, mahkemece, yetkiye itirazının kabulüne karar verilmesi gerektiği-