Tarafların tacir olması sebebiyle ticari dava niteliğinde olan davalarda asliye hukuk mahkemesince re'sen mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığından davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği- Sözleşmeden doğan davalar sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabileceği- Davanın konusu, varlığı inkâr edilmeyen sözleşmeden doğan bir para borcu olup da, sözleşmede aksi kararlaştırılmamış ise, bu para borcu, götürülecek borçlardan olduğundan alacaklının ödeme zamanındaki ikametgâhında ödeneceği ve alacaklı bu para borcunun ödenmesi için kendi ikametgâhında takip ya da dava açabileceği-
HUMK. yürürlükte iken açılan dava ile ilgili olarak; taraflar arasındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinde, çıkacak uyuşmazlıklara ilişkin yetki şartı da kabul edilmiş ve sözleşmedeki bu hüküm, genel yetkili mahkemede dava açılmasına engel değilse de, bu yetki şartına istinaden verilen yetkisizlik kararı, taraflarca temyiz edilmeyerek, benimsenmiş olup, uyuşmazlığın mahiyeti itibariyle de, yasada, kesin yetki kararlaştırılmamış olduğundan, mahkemece, işin esasına girilerek, bir hüküm verilmesi gerekirken, yazılı şekilde, dava dilekçesinin yetkisizlik nedeniyle reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Para alacağına ilişkin takipte, borçlu gerek borca itirazında ve gerekse cevap dilekçesinde akdi ilişkiyi reddetmediğinden,TBK. 89/1 ve HMK.’nun 10 gereğince, alacaklının, anılan para borcu için kendi ikametgâhında takip başlatabileceği-
İİK'nın 261. maddesinin ihtiyati haciz kararının infaz edilmesi gereken yeri belirlediği, icra takibi yönünden icra dairesinin yetkisinin anılan maddede belirlenmediği, yetki konusunda İİK'nın 50. maddesi atfı ile HMK' nın genel yetki kurallarının uygulanması gerektiği-
Davalılardan ... adlı yabancı uyruklu şirketin merkezi...’da olan ..... şirketi olduğu taraflar arasında çekişmesiz ve sabit olup, davacı istemleri de gözetilerek fesh edilmiş sözleşmeye dayalı olarak dahi HMK.nın 10.maddesi uyarınca dava açılabileceği gibi, esasen sözleşmedeki karakteristik edimin ifa yerinin de ... İli olduğunun kabulü gerekip esasen haksız fiilin bir türü olan haksız rekabet olgusunun gerçekleştiği ve zararın meydana geldiği yerin de .... İli olduğu açık olup yabancı uyruklu anılan davalının yetki itirazının reddi ile işin esasına girilmek gerektiği-
İİK.nun 261. maddesinin ihtiyati haciz kararının infaz edilmesi gereken yeri belirlediği, icra takibi yönünden icra dairesinin yetkisinin anılan maddede belirlenmediği, yetki konusunda İİK. 50 ile HMK' nın genel yetki kurallarının uygulanması gerektiği-
Takibin başlatıldığı yerin dayanağı belirtilmediği, mahkemece, İİK 50. maddesi atfıyla HMK'nın yetkiye dair hükümleri çerçevesinde borçlunun yetkiye itirazının kabulü gerekeceği-
Takip dayanağı faturalarda sözleşmenin icra olunacağı yer yazılı olmadığından ve akdi ilişki de borçlu tarafından reddedilmediğinden, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 89/1 ve H.M.K’nun 10. maddesi gereğince, alacaklının para borcu için kendi ikametgâhında takip başlatabileceği-
Davalının yerleşim yeri Tokat olup, davacının muamele merkezinin de Tokat'ta olduğu, buna göre davanın Kayseri'de açılabilmesi için faturalarda davacının şube adresi olarak gösterilen Kayseri'deki şubesi ile davalı arasında yapılan alım satım işlemlerinden doğduğunun saptanmasının gerekeceği, uyuşmazlık şubenin işlemlerinden değil de, davacının muamele merkezinin işlemlerinden kaynaklanıyor ise o takdirde yetkili mahkemenin Tokat olduğunun ve yetki itirazının kabulünün gerekeceği, aksine işlemlerin şubenin işlemi olduğunun saptanması halinde ise yetki itirazının reddinin gerekeceği-
Mahkemece HMK m.6 uyarınca genel yetkili mahkeme olan davalının yerleşim yeri mahkemesinde dava açılması gerektiği ancak davalının ikametgahının bulunduğu yerdeki adliyenin kapatılmasıyla takibe konu kredi borcunun dayanağı olan genel kredi sözleşmesinin akdedildiği yerdeki icra dairesinin yetkili olduğu belirtilerek söz konusu uyuşmazlığın HMK. 'nın 10. ve 14/1 maddeleri gözetilmeden hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-