Alacaklının 2. cirantanın cirosu ile yetkili hamil sıfatını kazandığı anlaşıldığından, alacaklının, senedi tanzim eden borçlunun imzasının sıhhatini bilemeyeceğinden ağır kusurlu kabul edilemeyeceği, alacaklının, bonoyu takibe koymada kötü niyeti ve ağır kusuru bulunduğu ispatlanamadığına göre, icra inkar tazminatından sorumlu tutulamayacağı, İİK.nun 170/3.maddesi gereğince imzaya itirazın kabulü halinde takibin durdurulması yerine iptaline karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
İmza incelemesine yönelik olarak alınan raporlar arasındaki çelişki giderilmeden karar verilemeyeceği-
Borçlular hakkında kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla başlatılan takipte borçluların imza itirazı üzerine, itirazın bir bütün olarak kabulü ile takibin durdurulmasına karar verilemeyip, imzalar üzerine inceleme yapılarak hüküm kurulacağı-
Senetteki imzanın borçluya ait olduğunu ispat külfetinin senet elinde olup, takibe başlayan ve imzanın borçluya ait olduğunu iddia eden alacaklıya ait olduğu-
Takip dayanağı bonoda senedi düzenleyen şikayetçi borçlu tarafından açılmış bir menfi tespit davası bulunmadığından ve üç yıllık zamanaşımı süresi içerisinde şikayetçi borçlu aleyhinde zamanaşımını kesecek nitelikte işlem yapılmadığından bu borçlu yönünden zamanaşımının gerçekleştiği, borçlunun icra mahkemesine başvurusu İİK.nun 71/2 ve 33/a maddeleri kapsamında takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde gerçekleşen zamanaşımına ilişkin olup şikayetçi borçlu yönünden takibin kesinleşmesinden sonraki devrede üç yıllık zamanaşımı süresi dolmuş olduğundan şikayetin kabulü ile bu borçlu yönünden 'icranın geri bırakılmasına' karar verilmesi gerekeceği-
Ticari senetlerin ticari işletme ile olan ilgisi iyiniyetli 3. kişilerce kolaylıkla anlaşılamayacağından, ticari temsilcinin imzaladığı senetlerin iyiniyetli 3. kişiler bakımından işletmeyi bağlayacağı ve çeki vekaleten imzalayanın vekalet vereni sorumluluk altına sokacağından çekte imzası olan ticari temsilcinin imzasının İİK. 170 .uyarınca incelenmesi gerekeceği-
Murisin savcılıktaki beyanının takip dayanağı bonoya ilişkin olduğu konusunda bir açıklığın olmadığı, bu nedenle beyanın, takibe dayanak bono için yapıldığı kabul edilemeyeceğinden, mahkemece imzaya itirazın İİK.nun 170. maddesi gereğince yöntemince incelenmesinin ve sonuca göre karar verilmesinin gerekeceği-
Senetteki imzanın borçluya ait olduğunu iddia eden alacaklının bu iddiasını ispatlamakla yükümlü olacağı-
İmzaların istiklali ilkesi gereği aval verenin, imzası nedeni ile sorumlu olduğu, avalistin sorumluluğunun ancak kambiyo senedinde şekle dair bir eksiklik olması halinde ortadan kalkacağı, takibe konu bono şeklen geçerli olduğundan, imzanın keşideciye ait olmaması ya da tespit edilememesi halinde de aval verenin sorumluluğunun devam edeceği-
İmzaya itiraz İİK.'da özel olarak düzenlendiğinden İİK. mad. 170'in uygulanacağı; imzanın inkarı nedenine dayalı sahtelik iddiası hakkında genel nitelikte olan HMK. mad. 209'un uygulanamayacağını, bu maddenin sahtelik iddiasının imza inkarı dışında bir nedene dayanması durumunda uygulanacağı, kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibine konu edilen senedin imza inkarı nedeni ile sahteliğinin iddia edilmesi halinde İİK.nun 170/1.maddesi uyarınca satış dışında hiçbir takip işleminin durmayacağı, borçlu vekilince yapılan suç duyurusunda, 'senetteki imzanın müvekkiline ait olmadığı', 'senedin sahtecilik yoluyla elde edildiği', 'senetteki imzanın borçlunun eli mahsulü imiş gibi görüntüsü kazandırılarak düzenlenen sahte belge olduğu' açık bir suretle ifade edildiğinden, borçlu tarafından yapılan şikayetin konusu takip dayanağı bononun imza inkarına ilişkin olduğu ve borçlunun bu iddiasının HMK. mad. 209 kapsamında sahtelik iddiası niteliğinde olmadığı ve bu iddia kapsamında yapılan ceza soruşturmasının da, takibin durdurulmasını gerektirmeyeceği-