Haciz tarihinde taşınmazın, tapuda, takip borçluları adına kayıtlı olmayıp şikayetçi adına kayıtlı olduğu sabit ve tartışmasız olduğuna göre, mahkemece, şikayete konu icra memuru işleminin kısmen iptaline ve 3. kişinin taşınmaz mülkiyetini iktisap tarihinden sonra konulan hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği-
Menfi tespit talebine ilişkin dava, ödeme nedeniyle kendiliğinden istirdada dönüşeceğinden hesaplanan tazminattan bu gerekçeyle indirim yapılmasının hatalı olduğu- Davaya konu icra takibinin davacının ortağı olduğu limited şirketin borcu nedeniyle yapıldığı, davacı tarafından davalı şirket aleyhine açılan menfi tespit davası sonunda davacının borçlu olmadığının tespitine karar verildiği, kararın onanarak kesinleştiği uyuşmazlıkta, haciz işleminin borçlu olmadığını bildiği veya borçluya ait olmadığını bildiği kişi ve eşyaya yönelik yapılması durumunda, haksız hacizin söz konusu olacağı; bu nedenle davacının maddi zararının karşılanması gerekirse de, kişilik haklarına saldırı oluşturacak şekilde bir haksız haciz işlemi olmadığından, haksız haciz nedeniyle manevi tazminata hükmedilebilmesi için davalının kötüniyetinin ve ağır kusurunun varlığı arandığından, davacının, dava dışı borçlu şirketin ortağı olduğu da dikkate alındığında salt davacıya zarar vermek amacıyla haciz işlemlerinin yapıldığı söylenemeyeceğinden, haksız haciz nedeniyle manevi tazminat isteminin reddi gerektiği-
Haksız haciz nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin davada, davacıya ait çekici ve dorsenin haczedilerek muhafaza altına alındığı, söz konusu araçların (2 buçuk ay sonra) davacıya teslim edildiği, davacının araçlarını kullanamaması nedeniyle kazanç kaybı olduğu, araçların yaklaşık 75 gün yediemin deposunda kaldığı, mahkemece bu süre zarfı nazara alınarak hesaplama yapıldığı anlaşılmışsa da, mahkemece, haczin konulduğu ve kaldırıldığı tarihler arasında kalan tüm günler üzerinden zarar tespiti yerine, davacının bu süreyi kapsayan günlerin tamamında çalışması mümkün olmadığından, TBK. mad. 51-52 gereğince uygun bir miktarda hakkaniyet indirimi yapılması gerektiği-
Alacağın haricen tahsil edildiği hallerde, haczin kaldırılması için "492 s. Harçlar Kanunu mad. 23 uyarıca (tahsil harcının yarısı oranında)" harç ödenmesi gerektiği-
Yargıtay'dan tehiri icra kararı almak üzere icra müdürlüğü tarafından mehil verilebilmesi için ibraz edilen teminat mektubu veya yatırılan nakdi teminat, ödeme yerine geçmez ise de, borçlu tarafından yatırılan teminatın, yatırıldığı tarih itibari ile icra takip dosyası alacağını tüm fer’ileri ile birlikte karşılaması halinde, mevcut hacizlerin aşkın hale geleceği kuşkusuz olduğu- Dosya hesabında tespit edilen bakiye borç miktarını fazlası ile karşılar miktarda teminat mektubu icra dairesine sunulmak suretiyle dosya borcu depo edilmiş olduğundan, daha önce konulmuş bulunan hacizlerin aşkın hale geleceğinin kabulü gerektiği-
Taşınmazlar üzerindeki haczin tümden kaldırılması istenmediğinden, alacaklının bir taşınmaza ilişkin haczin kaldırılması talebinin alacağın haricen tahsil edildiği anlamına gelmediği ve bu nedenle de alacaklıdan tahsil harcı istenemeyeceği-
Dosyadaki hacizlerin tümden kaldırılması istenmemiş olduğundan, alacaklının, "borçlunun bir adet taşınmaz" ve "bir adet araç" üzerindeki haczin kaldırılması talebinin alacağın haricen tahsil edildiği anlamına gelmediği ve be nedenle de alacaklıdan tahsil harcı istenemeyeceği-
Davalının takibe konu 500 TL'lik senedin davacı tarafından verildiğini, senetteki 500 TL’lik miktarın önüne 9 eklenmek suretiyle 9.500 TL'lik senet haline getirtildiğini, bu şekilde kendisi tarafından takibe konulduğunu, Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki beyanlarında kabul ettiği uyuşmazlıkta, bononun tahrif edilmiş halinin 9.500,00 TL olduğu ve 10.000,00 TL manevi zarara hükmedildiği değerlendirildiğinde iki miktar arasında hak ve dengenin de dikkate alınmamış olmasının isabetsiz olup, borçlu olan davacının hangi sebeplerle manevi zarara uğradığı kanıtlanamadığından icra takibine uğradığından bahisle manevi zarara hükmedilemeyeceği-
Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı üzerine borçlu belediyeye mal beyanında bulunması için yeniden 10 günlük süre verilmesi gerekmediğinden, mahkemece, şikayetin kabulü ile icra müdürlüğünün 03.07.2015 tarihli "borçlu belediyeye yeteri miktarda haczedilebilecek mal göstermesi için 10 günlük süre verilmesine, mal beyan edilmemesi durumunda, alacak miktarını aşmayacak şekilde haciz işlemi yapılmasına" ilişkin kararının iptaline karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece, haciz tutanağında infaz memuru olarak imzası bulunan kişinin duruşmada tanık olarak alınan beyanında özetle, müzik aleti, koşu bandı ve modülatör araç simülasyon kiti haricinde haczedilen eşyaların tamamının evde iki tane olduğunu belirtmesi üzerine, alacaklı vekilinin bu hususların haciz tutanağına yazılmaması nedeniyle tutanağın eksik düzenlendiği, haczedilen eşyaların lüzumlu eşya olup olmadığı yönünde bilirkişi incelemesi yapılması gerektiği yönünde tanık beyanına itirazda bulunduğu görüldüğünden, mahkemece mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmak sureti ile haczedilen her bir eşyanın haczinin mümkün olup olmadığı değerlendirilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-