Velayeti anneye verilen müşterek çocuğun baba ile her ayın birinci günü sabah 9:00'dan yedinci günü akşamı 17.00'ye, on beşinci günü sabah 9.00'dan yirmi ikinci günü akşam 17.00'ye kadar ve her yıl 1-31 Temmuz tarihleri arası uzun süreli kişisel ilişki kurulmasının çocuğun bedeni ve fikri gelişmesine engel olacağı gibi annenin de velayet görevini gereği gibi ifa etmesini engelleyeceği-
Ana yanında kalmasının çocuğun bedeni, fikri, ahlaki gelişmesine engel olacağı yönünde ciddi ve inandırıcı deliller bulunmadığı ve hemen meydana gelecek tehlikelerin varlığı da ispat edilmediği halde ana bakım, şefkatine muhtaç 2 yaşındaki küçüğün babanın velayetine bırakılmasının usul ve kanuna aykırı olduğu-
Maddi ve manevi tazminat takdir edilirken; hakimin, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarını, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerini, paranın alım gücünü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaati dikkate alması gerektiği- Ana yanında kalmasının çocuğun bedeni, fikri, ahlaki gelişmesine engel olacağı yönünde ciddi ve inandırıcı deliller bulunmadığı ve hemen meydana gelecek tehlikelerin varlığı da ispat edilmediği halde ana bakım, şefkatine muhtaç 9 yaşındaki küçüğün babanın velayetine bırakılmasının usul ve kanuna aykırı olduğu- 
Boşanma davası sırasında annenin "tedbir nafakası dahil nafaka istemiyorum" şeklindeki sözleri küçüklerin ergin olacağı tarihe kadar sürecek olan nafakayı kapsamaz, bu beyan davacı annenin kendisine yönelik olup boşanma hükmünün kesinleşmesinden sonra, velayet kendisine verilen tarafın ileriki yıllarda iştirak nafakası istemesine engel olmayacağı-
Mahkemece derdestlik koşullarının oluşmadığı, sonradan açılan bu davanın önceki nafakanın tezyidi davası olmasına göre, önceki davada verilen kararın kesinleşmesi beklenerek küçüğün yaşı, eğitim düzeyi ve davacı ile davalının ekonomik durumu gözetilerek hakkaniyete uygun bir nafakaya arttırılarak hükmedilmesi gerekeceği-
Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu, hiç bir geliri bulunmayan, kendisi yardıma muhtaç olduğu için mahkemece yoksulluk nafakası bağlanan, dolayısıyla ödeme gücü olmayan anne veya babanın; müşterek çocuk için nafaka ile sorumlu tutulmasının somut olaydaki deliller nazara alındığında hakkaniyet ilkelerine aykırılık teşkil edeceği-
Küçüğün nafaka ihtiyacının tarafların iradesine tabi kılınmadığı, dolayısıyla anlaşmalı boşanma davası sırasında iştirak nafakası istenmemiş olsa bile sonradan bu istemin dava konusu yapılabileceği, velayetin eşlerden birine verilmiş olmasının diğer eşin bakım borcunu ortadan kaldırmadığı gibi ana ve babanın bakım borcunun çocuklar ergin oluncaya kadar devam edeceği, bu hususu hâkimin görevi gereği kendiliğinden dikkate alması gerekeceği-
Yerleşmiş Yargıtay uygulamalarına göre küçük çocuk için velayeti kendisinde kalan tarafın nafaka talep etmeyeceğine dair beyanlarının geçerli olmadığı, ancak davacı, çocuğun eğitim masraflarını karşılamak için davalıya ait taşınmazın yarı hissesini devralıp ayrıca çocuğun eğitim harcamalarını kendisinin karşılayacağını taahhüt etmesi ise bağlayıcı olup, eğitim gideri için nafaka istenemeyeceği-
2 yıldan fazla bir zaman önce takdir edilen iştirak nafakasının, çocuğun ihtayaçlarının artması, ülke ekonomisindeki gelişmeler ve yükselen enflasyon nedeniyle paranın satın alma gücünün azalması hususları gözönünde bulundurularak TMK'nun 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak uygun bir miktarda artırılmasının gerekeceği-