Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu; ayrıca adına kayıtlı menkul ya da gayrimenkulu olmasa dahi; iştirak nafakasına hükmedildiği tarihten itibaren paranın alım gücünün düşmesi, çocukların bakım yükümlülüğünün devam etmesi ve çocukların ihtiyaçlarının artması nedeniyle hükmedilen iştirak nafakasının uygun bir miktarda arttırılması gerekeceği-
Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına, davacı annenin de çocuğun giderlerine katılma zorunluluğunun bulunmasına göre; özellikle de küçüğün yaşı ve ihtiyaçları nazara alındığında; takdir edilen nafakanın fahiş olduğu-
Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakimin, davanın devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, malların yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden (resen) almak zorunda olduğundan; tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek dava tarihinden geçerli olmak üzere davalı kadın ve yanındaki çocukları yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerektiği- Ana yanında kalmasının çocuğun bedeni, fikri, ahlaki gelişmesine engel olacağı yönünde ciddi ve inandırıcı deliller bulunmadığı ve hemen meydana gelecek tehlikelerin varlığı da ispat edilmediği halde ana bakım, şefkatine muhtaç 8 ve 10 yaşlarındaki küçüklerin babanın velayetine bırakılmasının usul ve kanuna aykırı olduğu-
İstek olmadan tazminata hükmedilemeyeceği- Çocuk ile kişisel ilişki tesis edilirken ayın belli hafta sonları çocuğun yatılı kalacağı şekilde düzenleme yapılmasının gerekeceği-
Ana yanında kalmasının çocuğun bedeni, fikri, ahlaki gelişmesine engel olacağı yönünde ciddi ve inandırıcı deliller bulunmadığı ve hemen meydana gelecek tehlikelerin varlığı da ispat edilmediği halde ana bakım ve şefkatine muhtaç 2004 doğumlu küçüğün Türk Medeni Kanununun 182. ve 336/2. maddeleri uyarınca babanın velayetine bırakılması doğru olmadığı gibi, küçüklerin birbirlerinden ayrılmasının da onların bedeni ve fikri gelişimine olumsuz etki yapacağı-
Velayet kendisinde olan eş çocuğa bakmayıp diğer taraf çocuğa bakıyorsa, çocuğa bakan taraf velayetin nezi davasını açmadan doğrudan iştirak nafakası talebinde bulunabileceği-
Kişisel ilişkinin düzenlenmesinde, çocukların, özellikle sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararlarının esas tutulması gerekeceği-
Çocuğun yüksek çıkarına açıkça ters düşmediği takdirde ifade ettiği görüşe gereken önem ve değer verilmesi gerekeceği; bu itibarla idrak çağında bulunan çocuğun mahkemece dinlenmesi ve tercihinin sorulması, velayete ilişkin tüm delillerin birlikte değerlendirilip sonucu uyarınca karar verilmesi gerekeceği- Kadın yararına hükmolunan maddi tazminat az olup, hakkaniyet ilkesi (TMK. mad. 4) ile BK. mad. 42 dikkate alınarak daha uygun miktarda maddi tazminat takdirinin gerektiği- Müşterek çocuk idrak çağında olup, yüksek çıkarına açıkça ters düşmediği takdirde ifade ettiği görüşe gereken önem ve değer verilmesi gerektiğinden çocuğun mahkemece dinlenmesi ve tercihinin sorulması, velayete ilişkin tüm delillerin birlikte değerlendirilip sonucu uyarınca karar verilmesinin gerektiği- Müşterek çocuk için takdir edilen nafakanın gelecek yıllarda artırılmasının karara bağlanmasına ilişkin bir talebi bulunmamasına karşın, nafakanın, gelecek yıllarda artışına karar verilmesinin hatalı olduğu-
Boşanma davası sırasında annenin, velayeti altında bulunan küçüğün menfaatine aykırı olarak ve henüz tahakkuk etmemiş iştirak nafakasından feragatinin geçersiz olacağı-
Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, malların yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden (resen) almak zorunda olduğundan; tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek dava tarihinden geçerli olmak üzere davalı yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerektiği- Ana yanında kalmasının çocuğun bedeni, fikri, ahlaki gelişmesine engel olacağı yönünde ciddi ve inandırıcı deliller bulunmadığı ve hemen meydana gelecek tehlikelerin varlığı da ispat edilmediği halde ana bakım, şefkatine muhtaç 5 yaşındaki küçüğün, babanın velayetine bırakılmasının usul ve kanuna aykırı olduğu-