Boşanma veya ayrılık davası açıldığında hakimin, davanın devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına geçimine, malların yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden almak zorunda olduğu- Tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek dava tarihinden geçerli olmak üzere davalı kadın ve yanında bulunan müşterek çocuklar yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesinin gerektiği- Boşanma veya ayrılık vukuunda çocuk kendisine tevdi edilmemiş tarafın gücüne göre onun bakım ve eğitim giderlerine katılmakla yükümlü olduğundan, velayeti temyiz edene tevdi edilen müşterek çocuklar için iştirak nafakasına hükmedilmesinin gerektiği-
Velayet kendisinden alınan davalı baba ile çocuk arasında kişisel ilişki düzenlenmesi yapılmamış olmasının doğru olmadığı-
Birden fazla velayete tabi çocuğun bulunduğu ve çocukların velayetlerinin aynı veliye değil ayrı ayrı ana ve babaya verildiği durumda; kişisel ilişki dönemlerinde çocukların birarada olacak şekilde velayet düzenlemesi yapılmasının; çocukların kişisel gelişimi bakımından önemli olduğu, velayeti anneye verilen çocuklar ile babaya verilen çocuğun birbirlerini görmeyecek şekilde kişisel ilişki düzenlenmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Boşanma veya ayrılık vukuunda çocuk kendisine tevdi edilmemiş tarafın gücüne göre onun bakım ve eğitim giderlerine katılmakla yükümlü olduğu, bu hususu hakimin görevi gereği kendiliğinden dikkate almasının gerektiği, o halde velayeti temyiz edene tevdi edilen çocuk için iştirak nafakasına hükmedilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Müşterek çocuk 1.11.1992 doğumlu Şahan'ın karar tarihinde ergin olduğu halde, velayetinin anneye verilmesinin ve iştirak nafakası düzenlenmesinin doğru olmadığı-
Davalı-davacı kocanın birleşen davası reddedildiğine göre, bu davada davacı-davalı kadının yaptığı yargılama giderlerinin, davalı-davacı kocadan tahsiline karar verilmesi gerektiği- Velayeti babaya bırakılan 11 yaşındaki çocuğun idrak çağında olup, velayetinin anneye verilmesini istediği, uzman görüşünün de aynı doğrultuda bulunduğu ve görüşünün aksinin kabul edilmesini gerektirir bir durum belirlenmediğine göre; bu çocuğun velayetinin anneye verilmesi gerektiği-
Taraflar farklı şehirlerde oturmakta olup, davalı baba ile sadece yaz aylarında düzenlenen kişisel ilişkinin müşterek çocuğun yaşı gözetildiğinde yetersiz kaldığı, baba ile müşterek çocuk arasında babalık duygularını tatmin edecek ve yatılı kalacak şekilde ayın belirli hafta sonları ile yarı yıl tatilinde de kişisel ilişki tesisinin gerekeceği-
Kişisel ilişki süresinin bir bölümünü oluşturan ayın her hafta sonu küçükle baba arasında kişisel ilişki kurulmasının, anneyi hafta sonları eve bağımlı kılarak , velayet görevini gereği gibi yerine getirmesine engel olacağı gibi çocuğun sağlıklı olarak gelişimine de uygun olmayacağı, bu durumda kurulan diğer kişisel ilişki dönemleri dışında ayrıca ayın belirli haftasının hafta sonlarına denk gelecek şekilde kişisel ilişki düzenlemesi yapılmasının gerekeceği-
Kişisel ilişki düzenlemesinde çocukların bedensel ve ruhsal gelişimleri yanında, analık ve babalık duygularının tatmininin de gözönüne alınmasının gerekeceği, tarafların aynı şehirde yaşadığı, bu nedenlerle çocukların, babaları yanında yatıya da kalacağı şekilde amaca uygun kişisel ilişki kurulmasının gerekeceği-
Kişisel ilişkiye dair bu düzenleme çocuğun menfaatine uygun düşmediği taktirde, hakimin gerekli gördüğü değişikliği yapabilmesi mümkün ise de, bu değişikliğin taraflarca kabul edilip edilmediği ve taraflara uygun olup olmadığı sorulmadan, müşterek çocuk ile davacı baba arasında yazılı şekilde kişisel ilişki tesisinin doğru olmadığı-