Tarafların ortak çocuklarının kardeşlik duygusu ve paylaşımını yaşayabilmeleri için; kişisel ilişki dönemlerinde bir arada olamayacakları şekilde kişisel ilişki kurulmasının doğru olmayacağı-İdrak çağındaki müşterek çocukların kendilerini ilgilendiren konularda görüşlerinin alınması gerekeceği-
Boşanma veya ayrılık vukuunda çocuk kendisine tevdi edilmemiş tarafın gücüne göre çocuğun bakım ve eğitim giderlerine katılmakla yükümlü olacağı, müşterek çocuk lehine iştirak nafakasına hükmedilmesi gerekeceği-
Kişisel ilişki gün ve sürelerinin hükümde açıkça gösterilmesi gerekeceği-
İştirak nafakası, velâyetin değiştirilmesi davasının fer’isi niteliğinde olup, hükmedilen iştirak nafakası üzerinden ilam harcı alınamayacağı ve davacı yararına nisbi vekalet ücreti takdir edilemeyeceği-
Davacı ile davalının fiili oturma yerlerinin yakınlığı, annelik duygusunun tatmini ve çocuğun sağlıklı gelişimi ,anne şefkat, sevgi ve ilgisini yaşaması için seçenekli kişisel ilişkiye gerek bulunmayacağı, daha sık ilişki süresinin düzenlenmesi gerekeceği-
Velayete ilişkin davada hüküm sonucu belirtmeyen bir beyanla hüküm tefhim edilmişse de hakim yargılamayı sona erdirdiği oturumda hiçbir karar vermediğinden ortada hukuki varlık kazanmış bir kararın mevcut olmadığı, bu durumda yeniden yargılama yapılması gerekeceği-
Evlilik sırasında kadına takılan ziynet eşyalarının kim tarafından takılmış olursa olsun kadına bağışlanmış sayılacağı, ziynet eşyalarının bozdurularak minibüs alımında kullanıldığı davacı-karşı davalı (koca) tarafından da kabul edildiğine göre ve bunların geri istenmemek üzere kocaya verildiği iddia ve ispat edilmediğine göre davalı-karşı davacının ziynetlere ilişkin talebinin kabul edilmesi gerekeceği-
Boşanma kararıyla tesis edilen kişisel ilişkinin değiştirilmesi davasında, mahkemece davalıya dava dilekçesi tebliğ edilmeden ve duruşma açılmadan dosya üzerinde karar verilmişse de dava dilekçesi davalıya tebliğ edilmeden, açıklamada bulunma ve ispat hakkı tanınmadan hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Kısıtlananın velayet görev ve sorumluluğunu ifa edemeyeceği-
Müşterek çocuk için tedbir nafakası talep edildiği ancak lehine nafaka talep edilen küçüğün yargılama sırasında reşit olduğu anlaşıldığından; mahkemece, takdir edilen nafakanın küçüğün reşit olduğu tarihe (18 yaşına) kadar geçerli olacak şekilde hükmedilmesi gerekeceği, süreklilik arzedecek şekilde karar oluşturulması doğru değil ise de; bu hususun düzeltilmesinin yeniden yargılamayı gerektirmediği-