Velayeti davalı-davacıya verilen müşterek çocuk için daha uygun miktarda bir iştirak nafakasına hükmedilmesi gerekeceği-
Anayasa'nın 23. maddesi ve çeşitli uluslararası sözleşmelerde belirtildiği üzere; ulusal güvenlik veya kamu güvenliği yararına, kamu düzeninin korunması, suçun önlenmesi, sağlığın ya da ahlakın korunması için veya başkalarının haklarının ve özgürlüklerinin korunması amacıyla, demokratik bir toplumda gerekli ve yasaya uygun kısıtlamalardan başka hiçbir kısıtlama getirilemeyeceği; ilke olarak seyahat özgürlüğünün sürekli olarak sınırlandırılması mümkün olmayacağı, bu özgürlüğün ancak, çocuğun korunması amacıyla tedbiren geçici bir süre sınırlandırılabileceği- Kişisel ilişki kurma  hakkı, anne/baba ile çocuğa belirli gün ya da saatlerde görüşme, birbirlerinden haberdar olma, birbirlerinin yaşamında olma, karşılıklı etkilenme yetkisi veren bir hak olduğu, ilişkide anne/babalık duygularının tatmini yanında çocuğun bedensel, fikri, ruhsal, eğitsel, kültürel gelişimine yönelik yararı da gözetileceği, anne/baba yararı ile çocuk yararı çatışırsa, çocuğun yararına üstünlük tanınacağı, bütün hafta sonlarını velayet kendisine verilmeyen ebeveynle geçirmesi; gerek velayete sahip taraf, gerekse çocuk için sakıncalı sonuçlar doğurabileceği, çocuğun bütün hafta sonlarını bir tarafta geçirmesi; velayeti üstlenenden uzaklaşmasına, soğumasına, karşı tarafa bağlanmasına yol açabileceği, eğitim ve terbiye ile yetiştirme görevini layıkıyla yerine getirmesi de güçleşebileceği-
Davacı kadının davası kabul edilerek velayeti davalı babada olan müşterek çocukların velayeti babadan alınarak anneye verildiğine göre, çocukların velayeti kendisinden alınmış olan taraf gücüne göre onun bakım ve eğitim giderlerine katılmakla yükümlü olup, davalının "ödeme gücünün olmadığı" gerekçesi ile iştirak nafakası isteğinin tümüyle reddinin hükmün bozulmasına neden olacağı-
Çocuğun baba yanında yatıya kalacak şekilde, davalı kocanın çalışma gün ve saatleri de dikkate alınarak kişisel ilişki tesis edilmesi gerekirken bu husus gözetilmeden yazılı şekilde kişisel ilişki tesisinin doğru olmadığı -
Davacının tedbir ve yoksulluk nafakası talepleri bulunmasına rağmen; bu talepler hakkında, tarafların ekonomik ve sosyal durumları da değerlendirilerek olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesinin usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirdiği-
Velayet hakları davalı anneye verilen müşterek çocuklar ile davacı baba arasında kurulan kişisel ilişkinin başlangıç ve bitiş saatlerinin gösterilmemesi infazda tereddüt yaratacağından hükmün bu nedenle bozulması gerekeceği-
Müşterek çocukların velayeti davalı babadan alınıp davacı anneye verildiği halde, velayet kendisine bırakılmayan davalı baba ile müşterek çocuklar arasında kişisel ilişkinin düzenlenmemiş olmasının bozmayı gerektirdiği-
Boşanma davasından feragat kesin hüküm sonucu doğurduğundan davacı kadından kaynaklanan kusurlu bir davranışın kanıtlanamadığı; yaptığı bu feragat kesin hüküm sonucunu doğurduğundan, davalı kocanın eşinin feragat tarihinden önceki kusurlu davranışlarına boşanma sebebi olarak dayanma olanağını yitirdiği, böylece davacı kadına bir kusur yüklenemeyeceği-
Velayetin değiştirilmesi istemli davada, velayeti babadan alınıp anneye verilen tarafların müşterek çocuğunun lise öğrencisi olduğu, tarafların gerçekleşen ekonomik ve sosyal durumlarına ve çocuğun bakım ve eğitim giderlerine göre, takdir edilen nafaka çocuğun ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak ve yetersiz bulunduğundan, çocuk yararına daha uygun miktarda nafaka takdiri gerektiği-