Feragatin; davaya son veren taraf işlemlerinden olup, kesin hüküm sonuçlarını doğuracağı, hükmün kesinleşmesinden önceki herhangi bir aşamada davadan feragat edilebileceği, hükümden sonra ortaya çıkan ve temyiz incelemesine usulen engel oluşturan feragat hakkında karar verme yetkisinin ise hükmü veren mahkemeye ait olduğu-
Kocanın eşini hastaneye götürmeden önce eşinden aldığı ziynet eşyalarını kendi annesine verdiği ve hastaneden döndükten sonra da bu ziynetleri isteyen eşini evden kovduğu, eşinin yeniden eve gelmesine rağmen kocanın bir daha ortak konuta gelmediği ve ziynet eşyalarını da iade etmediği anlaşılmış olup, ziynetler yönünden bilirkişi incelemesi yapıtırılarak, sonucuna göre kadının ziynet alacağı davasının kabul edilmesi gerektiği- Kadın, talep ettiği iştirak ve yoksulluk nafakalarının yıllık ÜFE artış oranın uygulanması suretiyle, gelecek yıllarda ne miktarda ödeneceğinin kararlaştırılması talebinde bulunduğunda; kadının bu isteği ile ilgili olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerektiği- 
Tarafların müşterek çocuğunun yaşı dikkate alındığında, baba ile çocuk arasında babalık duygularının tatmini de dikkate alınarak yatılı kişisel ilişki kurulmasının, çocuğun sağlığını, ahlaki ve bedensel gelişimini tehlikeye düşüreceğine ilişkin bir delil bulunmadığına göre, müşterek çocuk ile baba arasında yatılı olacak şekilde kişisel ilişki kurulmamasının hatalı olduğu- Manevi tazminata hükmedilirken; tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarının, paranın alım gücünün, kişilik haklarına, özellikle aile bütünlüğüne yapılan saldırının ağırlığının, manevi tazminat isteyenin boşanmaya yol açan olaylarda ağır ya da eşit kusurlu olup olmadığının dikkate alınması gerektiği- 
Askerlik görevini yapan ve başkaca hiçbir geliri ve serveti bulunmayan davalının nafaka ile sorumlu tutulamayacağı-
Davalı babanın en azından gündelik işlere giderek geçimini sağlayabildiği hususu gözetilerek küçüğün ihtiyaçlarına ve hakkaniyet ilkesine uygun bir miktarda nafakaya hükmedilmesinin gerekeceği-
Somut olayda tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği ve özellikle ekonomik göstergelerdeki değişim ile TÜİK'in yayınladığı ÜFE artış oranı nazara alındığında takdir edilen "yoksulluk nafakası" miktarı çok olup, TMK.nun 4. maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun bulunmadığı-
Tarafların gerçekleşen bu sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, küçüğün yaşı, eğitim durumu ve özellikle ekonomik göstergelerdeki değişim ile TÜİK'in yayınladığı ÜFE artış oranı nazara alındığında yaklaşık 1,5 yıl önce hükmedilen nafakada yapılan iyileştirme miktarı fazla olup, TMK.nun 4. maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun bulunmadığı-
Gözetim, altında kişisel ilişki kurulmasının gerekçesi gösterilmeden, kişisel ilişkinin gözetimsiz sürdürülmesinin çocuğun yararına olmayacağı yönünde bir rapor da alınmadan üçüncü kişilerin yanında ve gözetiminde kişisel ilişki tesisinin doğru olmadığı- 
Tazminatlar için yasal faiz talebinde bulunulması durumunda, hüküm altına alınan tazminatlara hükmün kesinleştiği tarihten itibaren geçerli olacak şekilde yasal faiz yürütülmesine karar verilmesi gerektiği- Davacı, çocuğun velayeti ile birlikte çocuk için iştirak nafakasına hükmedilmesini ve iştirak nafakasının gelecek yıllarda artırılmasına karar verilmesini de istemiş olup, hüküm altına alınan iştirak nafakasının gelecek yıllarda ne miktar ödeneceğinin karara bağlanmamasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Bozma ilamında çocuk için hükmedilen iştirak nafakasının miktarının az olduğu belirtilip, çocuk yararına hükmedilen tedbir nafakası bozmaya konu edilmediğinden; müşterek çocuk yararına kararın kesinleşmesi tarihinden itibaren iştirak nafakasına hükmedilmesi gerekirken; iştirak nafakasının başlangıç tarihinin dava tarihi olarak belirlenmesinin doğru olmadığı- Bozma ilamında, müşterek çocuk ile baba arasında, her ayın belirli hafta sonları ve dini bayramlarda yatılı olacak şekilde kişisel ilişki kurulması gerektiği yönünden karar verilmiş ve mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş olup, çocuk ile baba arasında hafta sonları ve dini bayramlarda, yine yatılı olmayacak şekilde kişisel ilişki kurulmasının doğru olmadığı- Taraflardan her biri, ilk temyiz incelemesi aşamasında, kendi temyiz inceleme taleplerinin temyiz başvuru ve temyiz nispi harcını yatırmış ve bozma ilamında, temyiz nispi harcının istek halinde yatırana iadesine karar verilmiş olup, dosyanın Yargıtay’a gönderilmesi amacıyla yatırılan posta masrafının ise, davacı kadın tarafından yatırıldığı anlaşıldığında; posta masrafı dışında kalan temyiz başvuru ve nispi harcının, davalı kocadan tahsiline karar verilmesinin doğru olmadığı-