Tarafların üzerinde kayıtlı çocuğun soybağı reddedilmediği gibi, nüfus kaydının gerçeğe aykırı olarak oluşturulduğuna ilişkin alınmış bir hüküm de bulunmadığı, bu durumda resmi sicilin gösterdiği olgunun doğru kabul edilmesi ve boşanma halinde velayetin kanuni bir sebep bulunmadıkça eşlerden birine verilmesi gerekeceği-
Davacı kendisi ve çocuğu için nafaka istemediğini bildirmiş, sonrasında da bir nafaka isteğinde bulunmamış olup, bu beyan, beyanın ihzar edildiği tarihe kadar ki nafaka hakkından ve hükümle birlikte tayini mümkün olan yoksulluk ve iştirak nafakasından feragat anlamına geldiğinden; davacı yararına ve müşterek çocuk için dava tarihinden geçerli olacak şekilde tedbir nafakasına ve davacı yararına yoksulluk ve çocuk yararına da iştirak nafakasına hükmedilemeyeceği-
4 yaşındaki müşterek çocuğun anne yanında kalmasının çocuğun bedeni, fikri, ahlaki gelişmesine engel olacağı yönünde ciddi ve inandırıcı deliller bulunmadığı gibi, velayetin anneye verilmesi durumunda meydana gelebilecek çocuğa yönelik bir yakın tehlikenin varlığı da ispat edilmediği ve görüşüne başvurulan uzman da velayetin anneye verilmesinin çocuğun menfaatine uygun düşeceğini bildirdiği durumda; çocuğun velayetinin anneye bırakılması gerektiği-
Davacı-davalı kocanın birleşen tedbiren kişisel ilişki kurulması davası kabul edilmesine rağmen davacı-davalı koca yararına karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücreti Tarifesi gereğince maktu vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiği-
Nüfus kayıt örneğinden küçüğün tarafların müşterek çocuğu olmadığı, davalının önceki eşinden olduğu anlaşıldığından, velayetin annesi olmayan davacıya verilmesinin isabetsiz olduğu-
Mahkemece boşanma davasının kabulüne karar verilip müşterek çocuğun velayetinin anneye bırakıldığı halde küçüğün baba ile kişisel ilişkisinin düzenlenmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Davalı-karşı davacı kocanın eşine fiziksel şiddet uyguladığı, aşırı kıskançlık gösterdiği, davacı-karşı davalı kadının boşanmayı gerektirir derece bir kusurunun bulunmadığı anlaşılmış olup, boşanmaya neden olan olaylarda davalı-karşı davacı kocanın tamamen kusurlu olduğu; bu durumda, kocanın boşanma davasının kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Evlilik dışı ilişkiden doğan çocuğun kendi çocuğu olduğunu ileri sürerek soybağının kurulmasını ve çocukla arasında kişisel ilişki tesisini talep ettiğinde, davadan önce mevcut soybağı ilişkisini kaldırmaya yönelik olarak baba (koca) tarafından soybağının reddi davası açıldığı ve halen derdest olduğu durumda; mahkemece; belirtilen soybağının reddine ilişkin dava sonucunun bekletici sorun yapılması; dava reddedilip kesinleştiği taktirde, bu davanın da reddedilmesi; dava kabul edilip mevcut soybağının reddi kararı kesinleştiği taktirde ise, taraflara delillerini bildirmek için süre verilmesi, gösterdikleri takdirde toplanması ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Kişisel ilişki düzenlenirken çocuğun yaşı, ana ve babalık duygusunun tatmini, çocuğun yüksek yararı birlikte değerlendirilerek; çocuğun kişisel gelişimine en uygun düzenlemenin tercih edilmesi gerektiği-
Davacı annenin çocuklarını bırakıp bir başka erkekle beraber olduğu ve çocukların dava tarihinden bu yana ve halen babalarının yanında bulundukları, çocuklardan birinin babasıyla birlikte kalmayı arzu ettiği, davalı babanın ekonomik ve sosyal durumu dikkate alındığında çocukların her ikisinin de babaya bırakılmalarının menfaatlerine uygun olacağı anlaşıldığından; her iki çocuğun velayetinin de babaya bırakılması gerektiği-