Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine katılma yükümlülüğü mutlak olmayıp, mali gücü varsa söz konusu olacağı; (TMK.m. 182/2) kendisi yoksul olanın iştirak nafakasından sorumlu tutulamayacağı-
Davalının talebinin savunmayı genişletme niteliğinde olduğu, usulüne uygun ıslah talebi de bulunmadığından iştirak ve yoksulluk nafakasının her yıl Tüfe-Tefe oranında artırılmasına karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Mahkemece, velayetleri anneye bırakılan çocuklarla babanın kişisel ilişkisinin "annenin can güvenliğinin tehlikede olduğu" gerekçesiyle resmi yollarla sağlanmasına karar verilse de kişisel ilişkinin “resmi” yollarla yapılmasından kastın ne olduğunun açıklanması gerekeceği-
Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre 2002 doğumlu müşterek çocuk lehine hükmolunan iştirak nafakasının (TMK md. 182) çok olduğu-
Kişisel ilişki tesisinde asıl olan çocuğun yüksek yararı olmakla birlikte analık ve babalık duygularının tatmininin de önemli olduğu-
Velayetine bırakılan müşterek çocuğun, 14.02.2005 doğumlu olup, yaşı itibarıyla anneye bağımlı olmaktan da çıktığı, haklı ve geçerli bir sebep olmaksızın kardeşlerin birbirlerinden ayrılmasının da, aile bağlarını ve kardeşlik ilişkilerini zayıflatacağı, baba yanında kalmasının çocuğun bedeni ahlaki ve fikri gelişimine engel olacağı yönünden ciddi sebep ve delillerin de bulunmadığı, bu hususlar dikkate alınarak, müşterek çocuğun velayetinin de davalı-karşı davacı (baba)'ya bırakılmasının gerekeceği-
Boşanma veya ayrılık vukuunda çocuk kendisine tevdi edilmemiş tarafın gücüne göre onun bakım ve eğitim giderlerine katılmakla yükümlü olduğu, bu hususu hakimin görevi gereği kendiliğinden dikkate almasının gerekeceği-
Zina sebebinin kanıtlanmadığı ve davalının güven sarsıcı davranışlar içerisinde girdiği anlaşıldığından, mahkemece davacı kadının evlilik birliğinin sarsılması sebebine dayalı davası hakkında deliller değerlendirilip sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği- Tarafların müşterek çocuğunun dava tarihinden önce vefat ettiği anlaşıldığından bu çocuk yönünden de tedbir ve iştirak nafakası takdir edilmesinin ve velayet düzenlemesi yapılmasının doğru görülmediği-
Tarafların ekonomik ve sosyal durumları, günün ekonomik koşulları, çocukların yaşları ve okul durumları nazara alındığında, takdir edilen nafaka miktarının makul oranda ve hakkaniyete uygun bulunduğu-
Boşanmaya sebep olan olaylarda davalı-davacı ( kadın )'ın daha ağır kusurlu olmadığı, her hangi bir geliri ve malvarlığının bulunmadığı, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği gerçekleştiğinden, davalı-davacı ( kadın ) yararına geçimi için uygun miktarda yoksulluk nafakası takdiri gerekeceği-