Borçluya yapılan ödeme emri tebliğine ilişkin 21.03.2016 tarihli tebliğ mazbatasının incelenmesinde; tebliğ memuru tarafından; Tebligat Kanunu’nun 21. maddesi uyarınca tebligat yapıldığı belirtilerek, adreste yetkili kişiden sorulduğunda muhatabın şehir dışında olduğunu bildirmesi üzerine, mahalle muhtarına teslim edilerek, 2 nolu haber kağıdının kapıya yapıştırılıp komşusu S. D...’e haber verildiği açıklamasının bulunduğunun görüldüğü, tebliğ memurunun, muhatabın adresinden geçici mi yoksa sürekli mi ayrıldığını, tevziat saatlerinden sonra adresine dönüp dönmeyeceğini, dönecekse ne zaman döneceğini tevsik etmeden "şehir dışında" açıklaması ile yetinerek, muhtara tebliğ ve 2 nolu fişin kapıya yapıştırılması işlemlerini yapmak suretiyle Tebligat Kanunu’nun 21. maddesi uyarınca tebliğ işlemini tamamladığı, anılan tebligat usulsüz olduğundan, mahkemece, borçlu yönünden Tebligat Kanunu’nun 32. maddesi uyarınca borca itiraz dilekçesinde öğrenme tarihi olarak bildirilen 29.03.2016 tarihine göre tebliğ tarihinin düzeltilmesi gerekeceği-
Şirket merkezinin nakledilmesine ilişkin yönetim kurulu kararının 3. şahıslar hakkında ticaret sicil gazetesinin yayım tarihinden sonra hüküm ifade etmesi gerekir ise de;  borçlu şirketin toplantısında alınan şirket merkezinin nakledilmesine ilişkin yönetim kurulu kararının ortakları bağlayacağının kabulü gerektiği- Tebligatın usulsüz olması halinde, muhatabı tebliğinden haberdar olmuş ise muteber sayılacağı ve muhatabın beyan ettiği tarihin, tebliğ tarihi olarak kabul edileceği-
Mahkemece, usulsüz tebligat şikayetinin kabul edilerek, borçlunun tebliğe muttali olduğunu beyan ettiği tarihin tebliğ tarihi olarak tespitine karar verilmiş olup, bu tarihe göre süresinde ileri sürülen diğer itiraz ve şikayet nedenlerinin de incelenmesi gerektiği- Birleşen dosyaya ilişkin taleplerle ilgili olarak kararda hiçbir gerekçeye yer verilmemesinin de HMK'nun 297. maddesine aykırı olduğu-
Şikayetçi vekili dilekçesinde, ihaleden önce usulsüz tebliğden haberdar olunduğuna ilişkin bir beyanda bulunmadığından ve aksi yazılı delille de kanıtlanamadığından, diğer borçlunun, şikayetçi ile aynı adreste oturması ve diğer borçluya da 30.06.2015 tarihinde satış ilanının tebliğ edildiğinden bahisle, şikayetçinin ihaleden haberdar olduğu yönünde varsayıma dayalı olarak oluşturulan gerekçenin yerinde olmadığı- Taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneğinin borçluya tebliğ edilmesi gerekeceği, borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olmasının veya usulsüz tebliğ edilmesinin Dairemizin süreklilik arzeden içtihatlarına göre başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğu-
Borçlunun mernis adresi mevcut olduğundan Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesi gereğince ödeme emrinin tebliği gerekirken, Tebligat Kanunu'nun 35/2. maddesinde belirtilen şartlar oluşmadığı halde anılan maddeye göre yapılan tebligatın usulsüz olduğu- Mahkemece, Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca borçlunun takipten haberdar olduğu tarihin tesbit edilip, bu tarihe göre icra mahkemesine başvurunun, İİK'nun 16/1. maddesinde belirtilen yasal 7 günlük süre içinde olduğunun anlaşılması halinde, usulsüz tebligat şikayetinin kabulü ile ödeme emri tebliğ tarihinin, öğrenme tarihi olarak düzeltilerek, düzeltilen tarihe göre süresinde olması halinde borçlunun sair itirazlarının esasının incelenmesi gerekeceği-
Borçlu tarafından icra mahkemesine sunulan 03/06/2016 tarihli şikayet dilekçesinde, takipten haberdar olma tarihi olarak 23.05.2016 tarihinin bildirilmiş olduğu gözetildiğinde, 03/06/2016 tarihinde icra mahkemesine yapılan şikayetin, İİK’nun 16/1. maddesinde öngörülen 7 günlük şikayet süresinden sonra olduğu, o halde, mahkemece, usulsüz tebligat şikayetinin süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekeceği-
Tebligat Yönetmeliği'nin 30. maddesinde öngörülen şekilde ve maddede belirtilen kişilere sorularak imzaları da alınmak suretiyle, imzadan çekinmeleri halinde, bu husus da belirtilerek, Tebligat Yönetmeliği'nin 35. maddesi gereğince muhatabın adreste geçici olarak bulunmama sebebi ve tevziat saatlerinden sonra geleceği “tevsik edilmeden”, Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesine göre yapılan tebligat işleminin geçersiz olduğu, zira bu belgeleme işleminin, devamı işlemleri belirlemesi yanında muamelenin doğru olup olmadığına karar verilmesi yönünden yardımcı olacak ve tebliği isteyen makam ve hakimin denetimini sağlayacağı, Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesine göre yapılan tebligatlarda tebliğ tarihinin, maddenin son cümlesinde açıkça belirtildiği üzere, iki numaralı fişin, yani ihbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih olduğu, tebliğ tarihinin bu şekilde belirlenmesinin ve geçerli sayılabilmesinin, tebliğ memurunun Tebligat Kanunu ve Tebligat Yönetmeliği'nde açıklanan araştırmayı mutlaka yapmasına ve belgelemesine bağlı olduğu, tebliğ zarfının üzerine, tebligatı çıkaran mercii tarafından Yönetmeliğin 16/2. maddesi kapsamında bir şerh verilmediği anlaşılmakta olup; tebliğ memurunun tebliğ işlemini TK'nun 21/2. göre yapmasının yasa ve yönetmelik hükümlerine aykırı olduğu- Tebliğ işleminin Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesine göre değerlendirilmesi halinde de; muhatabın nerede olduğu ve beyanı alınan komşunun imzadan imtina edip etmediği belirtilmediğinden ödeme emri tebliğ işlemi usulsüz olduğundan, mahkemece, borçlunun usulsüz tebligat şikayetinin kabulü ile Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca tebliğ tarihinin düzeltilmesine karar verilmesi gerekeceği-
Borçlu vekilinin dilekçe ile icra müdürlüğüne başvurarak takip dosyasının fotokopisini talep ettiği gözetildiğinde, borçlunun icra mahkemesine yaptığı şikayetin yasal yedi günlük süreden sonra olduğu-
Şikayetçi adına ödeme emrinin; “Ayvadere Mah. Hazer Sok. No:119/2 Araklı/Trabzon” adresine tebliğe çıkarıldığı, tebliğ memurunca; “ muhatap adresten ayrıldı. Mahalle muhtarının tasdikiyle iade” şerhi ile tebliğ evrakının 01.12.2015 tarihinde iade edildiği, bunun üzerine tebligat zarfı üzerine "mernis adresi" olduğu yazılarak, TK'nun 21/2. maddesi gereğince, muhatabın adrese dayalı nüfus kayıt sistemindeki adresine, 19.01.2016 tarihinde tebligat yapıldığı, ancak tebliğ zarfının üzerine, tebligatı çıkaran mercii tarafından, Yönetmeliğin 16/2. maddesi kapsamında bir şerh verilmediği anlaşılmakta olup, bu durumda, tebliğ memurunun tebliğ işlemini T.K.'nun 21/2. maddesi uyarınca yapmasının, usule aykırı olduğu, o halde, mahkemece; usulsüz tebligat şikayetin kabulü ile 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca borçlunun bildirdiği öğrenme tarihinin, tebliğ tarihi olarak düzeltilmesi ve borçlunun diğer şikayetlerinin esasının incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Borçluya farklı tarihlerde çıkarılan her üç ödeme emri tebligatının da usul ve yasaya aykırı olarak TK 21/2'ye göre yapılmaya çalışıldığının görüldüğü, diğer bir deyişle, borçluya yapılan üç adet tebliğ işleminden de anlaşılacağı üzere, borçluya sadece mernis adresine tek bir kez ve sadece mernis adresi olmak üzere tebligat yapılmadığı, o halde mahkemece, usulsüz tebligat şikayetinin kabulü ile 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca borçlunun bildirdiği 23/04/2016 öğrenme tarihinin tebliğ tarihi olarak düzeltilmesine karar verilmesi gerekeceği-