Ödeme emrinin borçlunun takip talebinde belirtilen adresine çıkartıldığı, anılan tebliğ mazbatası üzerine; "adresin kapalı olması nedeniyle, yapılan araştırmada bilgisi alınan fakat ismi okunamayan kişiden sorulduğu, muhatabın bu adreste oturduğu ve şu an ..... gittiği imzadan kaçınarak sözlü beyan etmiş olup T.K. 21. mad. gereği bağlı bulunduğu mahalle muhtarının imzasına tebliğ edilerek 2 nolu form kapısına yapıştırıldı. Durumdan bilgisi alınan kişiye haber verildi." şerhi düşülmek suretiyle, 21.03.2016 tarihinde tebliğ işleminin yapıldığı anlaşıldığından,; tebliğ memurunun, muhatabın adreste bulunmama sebebini, adresinden geçici mi yoksa sürekli mi ayrıldığını, tevziat saatlerinden sonra adresine dönüp dönmeyeceğini, dönecekse ne zaman döneceğini tevsik etmeden ve bilgisine başvurulan fakat mazbata üstündeki ismi net okunamayan kişinin anılan durumdan net olarak bilgisinin olup olmadığını sorgulamadan, yapılan açıklama ile yetinerek ödeme emrini muhtara tebliğ etmiş ve 2 nolu fişin kapıya yapıştırılması ile tebliğ işlemini tamamladığı, bu durumda, anılan tebligatın usulsüz olduğu- Usulsüz tebligat şikayetinin 7 gün içinde yapılması gerektiği-
Borçluya yapılan ödeme emri tebliğine ilişkin tebligat mazbatasının incelenmesinde; ödeme emrinin; "adres tevziat saatlerinde kapalı olup, en yakın yan komşusu imzadan imtina ederek muhatabın çarşıda olduğunu beyan etti,T.K. 21.maddesine göre mahalle muhtarının imzasına tebliğ edildi,2 nolu haber kağıdı kapıya yapıştırıldı. komşusuna haber verildi." şerhi ile tebliğ edildiği, tebligatta, haber verilen komşunun ismi tesbit edilmeksizin tebliğ işleminin tamamlandığı görüldüğünden, yasa ve yönetmelik hükümleri uyarınca tebligatın usulsüz olduğu, o halde, mahkemece, usulsüz tebligat şikayetinin kabul edilerek, Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince, tebliğ tarihinin, öğrenme tarihine göre düzeltilmesine karar verilmesi gerekeceği-
Tebligat Kanunu'nun 21/1. ve Tebligat Yönetmeliği'nin 30/1. maddeleri uyarınca; yapılacak tebliğ işleminde muhatap adreste bulunmaz ise, adreste bulunmama nedeninin, Yönetmelik'te belirtilen kişilerden sorularak beyanlarının alınması, beyanda bulunan kişinin mutlaka adı ve soyadının ve sıfatının tebligat parçasına yazılması gerekeceği, aksi halde yapılan tebliğ işleminin geçersiz olacağı, somut olayda tebliğ memurunun muhataba tebliğ etmeden muhtara tebliğ ettiği ve 2 nolu fişin kapıya yapıştırılması ile tebliğ işlemini tamamladığının görüldüğü, daha sonra çıkarılan tebligatta ise, tebliği çıkaran mercice, tebligatın, TK.'nun 21/2. maddesine göre yapılması gerektiğine ilişkin şerh düşülmeksizin, adresin mernis adresi olduğu dahi yazılmadan T.K'nun 21/2. maddesine göre tebligatın yapıldığı anlaşıldığından, anılan tebligatların usulsüz olduğu, o halde mahkemece, şikayetin kabulü ile Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca, borçlunun usulsüz tebliğe muttali olduğu tarihe göre tebliğ tarihinin düzeltilmesine ve düzeltilen tebliğ tarihinden, dolayısıyla takip kesinleşmeden önce konulan hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesi gerekeceği-
Üçüncü kişiye yapılan birinci haciz ihbarnamesi tebliğ işleminde, Tebligat Yönetmeliğinin 30. maddesi uyarınca, tebliğ memuru tarafından, muhatabın adreste bulunmama sebebinin bunu bilmesi muhtemel kişilerden araştırılarak beyanlarının tebliğ mazbatasına yazılıp imzalatılmadığı, imzadan çekinmeleri halinde, bu durumun yazılarak imzalanmadığı, dolayısıyla Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesine uygun olmaması nedeniyle tebligatın usulsüz olduğu anlaşıldığından mahkemece; Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca, borçlunun bildirdiği öğrenme tarihine göre tebliğ tarihinin düzeltilmesine karar verilmesi gerektiği- Üçüncü kişinin, "üyesi olduğu kooperatifin borcundan dolayı üçüncü kişi sıfatı ile kendisine haciz ihbarnamesi gönderilemeyeceği"ne ilişkin başvurusu hakkında mahkemece, inceleme yapılarak olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekeceği-
Davalı borçlu tarafından dava dilekçesinin tebliğinden itibaren 7 günlük yasal süresi içerisinde şikayet yoluna başvurulmadığı-itirazda bulunulmadığı takdirde tebligatın usulsüzlüğünün mahkemece resen nazara alınmasının mümkün olmadığı-
Tebliğ memurunun, beyanı alınan ve haber verilen komşunun kim olduğunu belirlemediği, muhatabın adreste bulunmama sebebini, borçlunun adresinden geçici mi yoksa sürekli mi ayrıldığını, ilgili kişilerden sormak suretiyle tesbit ve tevsik etmeden "nerede olduğunun bilinmediği" açıklaması ile yetinerek, muhtara tebliğ ve 2 nolu haber kağıdının kapıya yapıştırılması ile tebliğ işlemini tamamlaması halinde, yapılan bu tebligatın, usulsüz olduğu- Borçlunun bildirdiği öğrenme tarihi esas olup, bu tarihin aksinin karşı tarafça ancak yazılı belge ile ispatlanabileceği, beyan edilen öğrenme tarihinin aksinin tanık beyanıyla ispat edilemeyeceği- Mahkemece, ikinci haciz ihbarnamesinin tebliğ işleminin usulsüz olduğuna ilişkin şikayetin kabul edilerek, tebliğ tarihinin öğrenme tarihine göre düzeltilmesine karar verilmesi gerekeceği-
Ödeme emri tebliğ işleminin, “ Adreste kimse bulunamaması üzerine, adresin kapalı olması sebebi en yakın komşu, kapıcı veya yöneticiye sorulmuş, verilen sözlü beyanda muhatabın geçici olarak çarşıya gittiğinin beyan edilmesi üzerine tebliğ imkansızlığı sebebiyle tebliğ zarfı (ismi ve yetkili olduğu mahalle net olarak okunamayan) muhtara teslim edilmiş olup, 2 nolu haber kağıdı muhatabın kapısına yapıştırılmıştır. Ayrıca en yakın komşusu F.D.'a haber verildi....” şerhi ile Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesine göre yapılmak istendiği, ancak tebliğ mazbatasında, bilgisine başvurulan kişinin kim olduğu ve sıfatı konusunda hiçbir bilginin bulunmadığı, beyanlarının tebliğ mazbatasına yazılıp imzalatılmadığı, imzadan çekinme hali var ise, bu durumun da tesbit ve tevsik edilmediği, dolayısıyla yapılan tebligatın usulsüz olduğunun anlaşıldığı, 7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun 32. maddesi gereğince tebliğin, usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılacağı-
Ödeme emri tebliğinin, ilk olarak, şikayetçi borçlunun bilinen en son adresine değil, ‘Bodrum/Muğla’ adresine yapılmak istendiği, anılan tebliğin “adres eksik ve yetersiz muhatap ismen tanınmıyor" şerhi ile bila tebliğ iade edildiğinin görüldüğü, daha sonra, borçlunun mernis adresine yapılan tebliğ işleminde; "tebliği çıkaran merci tarafından, tebligat çıkarılan adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın TK'nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması"na dair meşruhatın yazılmadığı, buna rağmen tebliğ memurunun kendiliğinden TK'nun 21/2. maddesine göre işlem yaptığı, bu durumda tebliğ işleminin usule aykırı olduğunun anlaşıldığı- Mahkemece, tebliğ işleminin usulsüz olduğu kabul edilerek, tebliğ tarihinin öğrenme tarihine göre düzeltilip işin esasına girilerek borçlunun sair şikayetlerinin incelenmesi ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Borçluya yapılan ödeme emri tebliğine ilişkin 12.05.2016 tarihli tebliğ mazbatasının incelenmesinde; tebliğ memurunun; muhatabın tevziat saatlerinde işte olduğunun, tebliğ olunacak kimsenin bulunmadığının, Cumhuriyet mahallesi muhtarı ......'a tebliğ edildiğinin, 2 nolu haber kağıdının yapıştırıldığının, güvenlik görevlisine haber verildiğinin, imzadan imtina ettiği şeklinde açıklamasının bulunduğunun görüldüğü, tebliğ memurunun, adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar heyeti veya meclisi üyeleri, kolluk amir ve memurlarından araştırarak beyanlarını tebliğ mazbatasına yazıp imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde, bu durumu yazarak imzalaması gerekirken, muhtara tebliğ ve 2 nolu fişin kapıya yapıştırılması işlemlerini yapmak suretiyle Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesi uyarınca tebliğ işlemini tamamladığı görüldüğünden, anılan tebligatın, usulsüz olduğu, mahkemece, tebligat tarihinin, Tebligat Kanunu’nun 32. maddesi uyarınca öğrenme tarihine göre düzeltilmesine ve buna göre süresinde olan kambiyo vasfına ilişkin şikayetin esasının incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece, öncelikle ödeme emri tebligatının usulsüz olduğuna yönelik şikayet açısından değerlendirme yapılarak şikayetin süresinde olduğunun ve yapılan tebligatın usulsüz olduğunun tespiti halinde, Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince, tebliğin öğrenme tarihine göre düzeltilmesi, buna göre, dilekçede ileri sürülen diğer itiraz ve şikayetlerin süresinde olması halinde, esaslarının incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-