Şikayetçiye çıkarılan ödeme emrinin; “A.lı Mah. 217. Sk. 1/1 Merkez/Erzincan” adresine tebliğe çıkarıldığı, tebliğ memurunca; “gösterilen adres C.M.Y.’e ait olup muhatabın her ne kadar T.C kimlik sorgulamasından bu adreste görünse de muhatap adreste tanınmıyor. Mahalle muhtarı S.K.’nun tasdikiyle iade” şerhi ile 29.09.2015 tarihinde iade edildiği, bunun üzerine tebligat zarfı üzerine "mernis adresi" olduğu yazılarak, TK'nun 21/2. maddesi gereğince muhatabın adrese dayalı nüfus kayıt sistemindeki adresine 07.10.2015 tarihinde tebligat yapıldığı, ancak tebliğ zarfının üzerine, tebligatı çıkaran mercii tarafından Yönetmeliğin 16/2. maddesi kapsamında bir şerh verilmediği anlaşılmakta olup; bu durumda, tebliğ memurunun tebliğ işlemini T.K.'nun 21/2. maddesi uyarınca yapmasının, Tebligat Kanunu ve Tebligat Yönetmelik hükümlerine aykırı olduğu, bu nedenle, sözü edilen tebligatın usulüne uygun yapıldığını söyleyebilme olanağının olmadığı-
Tebliğ imkansızlığı durumunda, "tebligatın Teb. K. mad. 21/2 uyarınca, bu adrese yapılması"na dair kayıt düşülmesi zorunlu olup; tebligatı çıkaran mercii tarafından anılan şekilde şerh verilmeden salt "mernis adresi" ibaresine dayanılarak, tebliğ memuru tarafından 21/2. maddeye göre tebliğ işlemi yapılamayacağı-
Ödeme emrinin tebliğ memurunca, muhatap borçlunun adreste bulunup bulunmadığı tespit ve tevsik edilmeksizin doğrudan aynı konutta kalan dayısına tebliğ edilmesinin usulsüz olduğu- Tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasının yasal dayanağı İİK'nun 16. maddesi olup, bu yöndeki şikayetin, aynı maddenin 1. fıkrası uyarınca takipten haberdar olunduğu tarihten itibaren 7 gün içerisinde icra mahkemesine yapılmasının zorunlu olduğu, 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince, tebliğin, usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğ işleminden haberdar olmuş ise geçerli sayılacağı, bu durumda, aksine bir belge bulunmadığı sürece, muhatabın beyan ettiği öğrenme tarihinin, tebliğ tarihi olarak kabul edileceği-
Borçlu şirkete yapılan ödeme emri tebligatının, 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 12 ve 13. maddelerine aykırı olduğu ve dolayısıyla usulsüz olduğu anlaşılmış olup, mahkemece de tebligatın usulsüzlüğü kabul edildiğine göre, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 32. maddesi gereğince tebliğ tarihinin öğrenme tarihine göre düzeltilmesi ile yetinilmesi gerekirken, HMK'nun 26. maddesine de aykırı olarak, talep olmadığı halde icra takibinin iptaline karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Mahkemece; öncelikle tebligatın usulsüz olduğuna ilişkin şikayetin incelenerek tebligatın usulsüz olduğu sonucuna varılması halinde, usulsüz tebligattan haberdar olunan tarihe göre şikayetin süresinde olması durumunda, tebligat tarihinin TK.'nun 32. maddesi uyarınca düzeltilmesi, buna göre, süresinde olması halinde borçlunun diğer itiraz ve şikayetlerinin esasının incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Gerçek kişilere, Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre tebligat yapılabilmesi için, daha önce aynı adreste kendisine usulüne uygun bir tebligatın yapılmış olmasına rağmen, muhatabın adres değişikliğini bildirmemiş olması ve adres kayıt sisteminde bir adresinin bulunmaması gerektiği- Tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatap tebliğe muttali olmuş ise geçerli sayılacağı ve muhatabın beyan ettiği tarihin tebliğ tarihi olarak kabul edileceği- Beyan edilen tarih olmadığında, takip dosyasındaki işlem tarihinin öğrenme tarihi olarak kabulü gerektiği- Mahkemece; 89/1 haciz ihbarnamesi tebliğ tarihinin, muhatabın öğrenme tarihi olarak icra müdürlüğüne başvuru tarihi olarak düzeltilmesine, buna göre, usulüne uygun olarak 89/1 haciz ihbarnamesi tebliğ edilmeden 89/2 ve 89/3 haciz ihbarnameleri çıkarılamayacağından veya çıkarılsa bile hükümsüz sayılacaklarından dolayı da sadece 89/2 ve 89/3 haciz ihbarnamelerinin iptaline karar verilmesi gerekeceği-
Borçlunun, meskeniyet şikayetine konu taşınmazın haczini öğrendiği kabul edilen ortaklığın giderilmesi davasındaki dava dilekçesinin tebliği işlemi, gerek Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre tebligat çıkartılmasının şartları oluşmadığından, gerekse, komşunun imzası alınmadığından ya da imzadan imtina ettiği hususu tebliğ mazbatasında tevsik edilmediğinden usulsüz olup, haczi öğrenme tarihine göre şikayetin süresinde olduğunun kabulü gerektiği-
Mahkemece, borçlunun tebliğ işleminin usulsüzlüğüne ilişkin şikayeti kabul edildiğine göre, Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca, tebliğ tarihinin, borçlunun beyan ettiği öğrenme tarihine göre düzeltilmesine karar verilmesi gerekeceği-
Ödeme emri ve taşınmaz bilgisi evrakı tebligatlarının incelenmesinde, haber bırakılan komşunun kim olduğuna dair hiçbir bilgi bulunmadığı, haber bırakılan komşunun ismi şerh edilmeden, tebliğ tutanaklarında “komşusu imzadan imtina etmiştir” şeklinde şerh mevcut ise de, bu şerhin, yapılan tebligatları usulüne uygun hale getirmeyeceği, söz konusu tebligatların bu hali ile 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesi ile Tebligat Yönetmeliği hükümlerine uygun yapılmadığından usulsüz olduğu-